1. Bölüm
Bugün yardımcıma anlattım hayatımı, bir bir bütün olanları. Gece boyu konuştuk. Dinledi söylediklerimi itiraz etmeden. Zor be abi, zor. Saat gece üçtü, o yatmaya gitti bense pencere kenarına. Ağladım... Ne de güzel geliyordu oysa birazcık daha hızlanmak... Bu kadar mı Kaan hadi biraz canlan! Karşıdan hızla gelen arabalar, hızla dönen Dünya. Umrumda değilsiniz işte... İşte meydan okuyorum size. Karşıdan hızla gelen arabalar, hızla dönen dünya, tır sirenleri, ambulans sesleri, üç beş damla kan, yerde sessizce yatan Kaan... Hadi lütfen durma uyan! Hatırıma gelme dünya, git! Sen dönmene bak, düş yakamdan. Dalmışım işte öylece pencere kenarında. Annem uyandırdı. Uyan bakalım koca oğlan! Yürüdük sahil boyu. Umut kadar maviydi deniz, yaşamak kadar güzel, en az susmak kadar sessizdi... Rüzgarda savruldu uzun saçlarım. Yoldan hızla geçen şık giyinişli güzel kadın bana çarptı. Önemli değil. Hiç önemli değil. Güneşte yandı beyaz tenim... Seni anlattım anneme. Annem tebessüm etti. Seni hiç görmesem bile benim için değerlisin işte. Eğer dedim, günün birinde ben... Anla işte. Lütfen habersiz bırakmayın olur mu? Bana hiç gerek kalmayacak sen hep yaşayacaksın dedi annem. Tebessüm ettim. Yürüdük öylece, öyle sessizce... Akşam ameliyat vakti gelmişti. Siz uyutun bakalım ben uyumadan. Siz öldürün bakalım ben daha ölmeden. Hadi başlayın bakalım umutlar sönmeden. Ameliyat sonrası uyandığımda uzun olan saçlarım artık yerinde değildi. Annem "üzülme yenisini alırız" dedi. Güldük hep birlikte. Gözümden yaş, içimden ağlamak gelmedi; güldüm... Ablam da oradaydı. Uzaktan gelmişti en az umut kadar. O da güldü... Kendimi yorgun hissediyorum Umut, çok yorgun... Doktor geldi daha sonra ağır ağır adımlarını atarak. Herkesin aksine tebessüm etmiyordu o. Annem doktora baktı, doktor bana. Hastamızı biraz rahat bırakın dedi doktor. Şimdi herkes gitti, yarın yine gelecekler. Şuan başımda hafif bir ağrı var. Sanırım biraz uyumam gerekiyor. Uyandığımda cevabını okumak istiyorum. Umutla kalman dileğiyle...
2.Bölüm
Yaşamak kadar alışkanlık yaptı bende gönderdiğin mailleri okumak. Okumazsam çatlarım maazallah. Şimdi sen uyuyorsundur, bir göl kadar sessiz... Elimde çiçekler yanına gelmeyi isterdim. Ben geldim, işte o benim. Anla işte zor. Yağmur yağdı bügün, ıslandım, sırılsıklamdım. Biliyor musun bugün birine aşık oldum. Şu an sırılsıklamım. Seni düşündüm, gözlerini, onu düşündüm gözlerini... Onun elini tuttum masum bir çekingenlikle. Artık ondan çekinmiyordum. Biliyor musun bugün yağmur yağdı. Islandım, sırılsıklamdım. Kahverengi gözleri, gülüşü o kadar güzeldi ki... Seni görmeyi isterdim. Senin onu görmeni isterdim. Uzak, her yer çok uzak. En az sen kadar uzak ve en az ben kadar... En az seni tanıdığım gün kadar uzak.. Ben buyum işte, beni de böyle kabul et işte, işte gerçekler karşında apaçık duruyor öylece. Ben seçmedim seçimimi, ben yazmadım talihimi, belki de kader dedikleri bu işte. Her şeye rağmen ben gerçeğim işte üstelik tek değil, binlerce örneğimle. Yok edemezsin gerçekleri, gömemezsin karanlıklara, özgürlük değil benim isteğim, susmak değil benim niyetim. Tek derdim anlayın biraz, işte bu benim... Kim kime yazacak peki şimdi? İhtiyacı olan öyle mi? O halde sevdim bu işi. Zaman işte, geçti gitti öylece. Gecesiyle gündüzüyle, bir bakmışsın alışmışım sana işte. Sabah yine geç kaldım. Akif Bey gürledi, yağmur devam ediyordu bulutlar birbirine değdi gök gürledi. Akşam iş dönüşü bir yerlerde oturmak istedim. Canım birini sevmek istedi. Kalbimle birlikte etrafa bakıştık. İşte bu oydu. Kalbim durur mu heyecandan hızla çarpmaya başladı. Kan beynime daha hızlı pompalanmaya başlandı. Merhaba dedim gözlerimle. Cevap verdi gözleriyle: `Merhaba.` İşte dedim bu benim, onu kollarımın arasında sevmeliyim. Sustuk uzunca, bir şey söylemedi gözlerimiz. Bu defa dilim söz aldı, hadi dedi ona gidelim. Var mısın birlikte ölelim? Evet dedi gözleri. Ağzını açtı, dili girdi devreye: Ne bakıyorsun öyle, üstelik bunlar ne biçim kelime... Bir erkek görüntü uzakta, sus uzaklaş dedi gözleri. Onu öptü üstelik ben böylesi sevmişken kendisini. Gözlerininin söylediklerini dinledim uzaklaştım oradan uzaklara. Koskocaman caddede hayalinin elini tuttum, dudaklarından öptüm ve artık çekinmiyordum. Ve işte yarın yine sabah olacak ve yine geç kalacağım gideceğim yere. Ve belki de yarın bir başkasını seveceğim, sevgilimin hayalini cadde ortalarında öpüp koklarken. Sen o zaman uyanmış olacaksın, ben iş dönüşü yorgun. Cevabını bekleyeceğim. Umutla kal...
3. Bölüm
Ah nasıl söylesem bilmem ki? Üstelik acısı o kadar taze ki... Öyleki ağladım günlerce nasıl söylerim, kendime bile söyleyememişken gerçeği? Gitti Umut, gitti. Terketti hepimizi, kaçtı gitti buralardan. Daha gençliğinin baharını yaşayamadan. Uyanmadı Umut, uyanmadı işte. Kesilmiş saçları duruyordu yatağın kenarında, komidinin üzerinde motor resimleri, kapalıydı gözleri, nefes almıyordu artık bedeni... Ölmüştü Umut, ölmüştü.
4. Bölüm
Madem ki ihtiyacı olan yazacaktı her şeyi. Sen gitsen de ben sürekli yazacağım olan biteni. Bugün yine yağmur yağdı. Acele ile evden çıktım, unutmuşum işte şemsiye denen şeyi. Islandım, sırılsıklamdım. Gün boyu dünkü sevgilimin hayali vardı masamın kenarında. Akif Bey yine gürledi. Sustum, haklısınız dedim. Üstelik ıslanmıştım, sırılsıklamdım....