Deli Dumrul, Güngör Dilmen’in yazdığı, Sabri Özmener’in yönettiği bir tiyatro oyunu.
Oyunun başlangıcı ile son sahnesi arasındaki uyum, oyuna bütünlük katmış. Görsel efektler ile birlikte ses efektlerinin olması, oyuna ahenk katmış. Başrol oyuncularından Deli Dumrul ve Elif’in ilişkileri en baştan en sonra etkileyici anlatılmış.
Oyunu etkili yapan özelliklerden bazıları şunlardır:
Günlük hayatımızda, “Delidir, ne yapsa yeridir” gibi delinin ayrıcalıklı olduğunu anlatan sözlerimizin gerçekliği, oyunda komik bir şekilde aktarılmış. "Deli"leri her ne kadar küçümseyip beğenmesek de, çoğunun aslında hikmetli sözleri olduğunun farkına sonradan varılabiliyor. Gerçekte onların doğal insan reaksiyonları verdiğini sonradan anlıyoruz. Nasıl anlıyoruz? Bizler de farklı konularda benzer reaksiyonları verdiğimizi fark ettiğimizde anlıyoruz.
Köprüden geçmenin 30 akçe, köprüden geçmeyenlerin 40 akçe vermesi mantıklı olmamasına rağmen, halk bunu kabul etti. 30 akçe verip köprüden geçerek yollarına devam ettiler. Dumrul’un köylüleri ikna etmesi ve köylülerin razı gelmesi tuhaftı. Ancak bir delinin bunu yaptırabilecek kadar iletişime sahip olması düşündürücüydü. Yani, köylüler Deli Dumrul’a deli deyip geçmedi. Dumrul’un mantıksız düşündüğü konusunda kendisine açıklama yapılmadı. Dumrul’un köylülerden para alma konusunda ısrarcı olmasının sebebini hiç düşünmediler. Deli Dumrul’du ya o. Deliydi çünkü… Bu durumda Deli Dumrul gerçekte kurnaz bir insan olmuyor mu? Çünkü, Dumrul sebep sonuç ilişkilerini iyi kurabilen biri. Düşünebilme becerisi iyi gelişmiş birine ne kadar deli denilebilir bu durumda?
Dumrul’un Azrail ile olan sahnesi ütopikti. Ama, insanın nasıl çıkarını gözeten bir canlı olduğunu açıklayıcı detaylar başarılıydı. Mesele, insanın kendi çıkarı için başka insanları ikna etmek değil; çünkü insan, zalim ve zorba olduğundan çıkarına ters bir durumda yan çizmesi doğal!
Deli Dumrul ve Elif’in farkında olmadan Allah’ı ikna etmeyi başarmıştı. Bu sahne bize, neyi neden yaptığımızın farkındalığıyla davranırsak, Allah’ı ikna edebileceğimizi düşündürdü… Yani Elif’in cananı için canından vazgeçmesinin sebeplerini, Allah’a anlatan konuşması, O’na hoş geldi. Etkileyici ve duygusal bir sahneydi. Öte yandan, Dumrul’un anne ve babası oğullarına kendi canlarını vermeyi reddettiler. Hayat güzel, yaşamak güzel ve can tatlıydı…
Ütopik sahneler, oyuna soyut anlam kattığı için güzel ve farklıydı. İnsanın, davranışlarının altında gizlenen soyut gerçekleri seyretmekten keyif aldım. Oyun, herkes tarafından anlaşılabilen ve insanın gerçeğine aykırı sahne olmaması açısından etkileyiciydi.
Oyun genel olarak, duygu ve düşüncelerimizin manevi yönünü besleyici nitelikte bir performansttı. Emeği geçen herkese teşekkürler.