Geçmişinde çok sayıda reklam filmi deneyimi olan Can Ulkay'ın ikinci uzun metrajlı sinema filmi Ayla, 1950'lerde Kore Savaşı'na katılan Türk askerlerinden biri olan Astsubay Süleyman Dilbirliği ile savaşta öldürülmüş ailesinin yanında bulunan küçük bir kız çocuğu olan ismi gibi ay yüzlü Ayla'nın hikayesini beyazperdeye taşıyor.
Ayla filmi hakkında çok konuşuldu, haberi çok yapıldı, sinema sohbetlerinde bahsi çok geçti derken kendimi gişede filme bilet alırken buldum.
Salona girdiğimde kalabalık bir izleyici kitlesiyle karşılaştım. Her ne kadar bu kitle "çok iyi film ya, çok ağladım" reklamlarıyla kısmi olarak manüplasyonla doğmuş olsa da Türk izleyicisinin sinemaya ilgisini görmek beni mutlu etti. Film başlamadan çekilen selfiler, paylaşılan story’ler su gibi aktı. Bununla yetinemeyen bazıları filme ve izleyiciye saygıyı bir kenara bırakıp film devam ederken story'e devam etti, İnstagram'da canlı yayın paylaşan dahi oldu. Bunun üzerine çok şey yazılıp çizilebilir ama konumuz bu değil. Filme dönecek olursak;
Filmin hikayesi yaşanmış bir olaya dayanır.
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.