Bir varmış bir yokmuş… Hayır, aslında hiç yokmuş, olmamış. Masal işte, anlatılıp durur olur olmaz yerde. Bu da öylesi bir masal. Ama bu kez ne pireler berber ne de işin içinde develer varmış.
İnsansı bir kedi… Evet evet, konuşan türden bir kedi… Masal bu ya aşık olmuş bir köpeğin yavrusuna. İnsanlar şaşırıp kalmışlar bu işe. “Nasıl olur efendi?” demişler, bir kedi bir köpek. Galiba demişler dünyanın sonu yakındır. Nineler muskalar yapıvermişler hemencecik, okumuşlar üflemişler kediyi ve köpeği. Çare etmemiş. Kedi ille de “Şarabım” diyormuş. Sahi ya Şarap! Köpek yavrusunun adını Şarap koymuş kedi. Şarap, insanların edebiyat dedikleri dünyada aşkı temsil ediyormuş.
Şarap da kediyi seviyormuş ama ne çare ki kedi gibi konuşamıyormuş. Kediye cevabını gülerek veriyormuş. Kedi ona şarkılar söylüyormuş, şiirler, kitaplar okuyormuş. Şarap da gülüyormuş sürekli. Kırlara gidiyorlarmış Şarap gülüyormuş; ıssız bahçelerde uzanıyorlarmış Şarap gülüyormuş. Mutluymuş Şarap anlayacağınız.
Bir gün günler geçmiş, saatler geçmek bilmiyormuş. Kedi her zamanki gibi Şarap`ı bekliyormuş meşe ağacının altında. Yağmur altında ıslanmış kedi, kar da yağmış. Rüzgar tüylerini savuruyormuş. Şarap gözükmüş uzaktan fakat bu kez gülmüyormuş. Kedi anlayıvermiş neler olup bittiğini. Ağzıyla denize dökmüş ne var ne yok bütün yaşanmışlıkları.
Kedi o an bir zümrüdü anka kuşuna dönüşüvermiş. Söylendiğine göre masallar böylesi durumları kaldırabilirmiş. Hoşça kal demiş. Yükselmiş, yükselmiş, yükselmiş