Her gidiş bir veda mıdır?
Yeniden buluşabilmek için bir umut olamaz mı?
Gitme zamanları, umudun tohumlarını ekme zamanları olamaz mı?
Vuslata ulaşanlar, aynı mı kalır yoksa gidişlerden sonra değişime uğrayarak daha mı çok yaklaşırlar ayrıldıklarına ve daha mı çok bağlılık geliştirirler acaba, buluşma vakitlerine kadar ! Her gidişin mutlaka bir buluşma vakti olduğuna inanırsak şayet.
Gitme zamanları imtihanı mıdır?
Yaradan'ın kullarına yaşattığı yoksa?
Kulların kendine ümidi, düşlerine-düşüncelerine ektiği umut tohumları ya da duygularının gerçekliğinin ispatı olabilir mi?
Ölüm de bir çeşit gidiştir; tüm aileye, tüm insanlara ve tüm cihan-ı aleme bir vedadır. Ölüm, bir vedadır bu dünya için. Geçici bir vedadır, yeniden başlayabilmek için bir noktadır şüphesiz. Her veda bir gidiştir belki ama her gidiş bir veda değildir...
Bazı gidişler, sevdiğine kavuşabilmek içindir mesela. Anne karnındaki cenin, anayurduna veda ederek, kavuşur ailesine, dünya hayatına...
Kendisini sabırla bekleyen ailesi, bebeklerinin anayurdunda yaşadığı bu vedayı, öz yuvasından ayrıldığı andaki kederi, büyük bir mutluluk ve heyecan duygularıyla yaşamıyor mu ?
Ne büyük bir çelişki oysa!
Her gidiş daima birilerine ya da bir şeylere ya da bir yerlere varıştır aslında...
Her 'Hoş çakal' sözü, yeni bir 'Hoş geldin' sözünü doğurmuyor mu ?
Her söz; doğru zamanda, doğru yer ve doğru kişilere söylendiğinde anlamlıdır. Veda geldiğinde gidiş kaçınılmazdır. Her gidiş değil midir, sözleri anlamlı kılan... Yeni bir dünyaya doğmana neden olan... Veda edilen sözlerin tanıklığı değil midir, yeni dünyanda var olabilmene sebep.
Veda, kimi zaman bir söz, bir tavır veya bir duruş olabilirken, kimi zaman bir bakış, bir sessizlik, bir duadır.
Gitme vakitlerinde direnmeyeceksin. Gitmen gerekiyorsa, gideceksin... Huzur gibi olumlu diğer duygularında bir yaşam süresi vardır; başlayan her şeyin bir bitişi olduğu gibi... Ve, biten her şeyin yeni bir dönüşüme uğrayarak başlayabilmesi gibi yeniden...
Yeni başlangıçların için izin vereceksin; ya sen veda etmeyi bileceksin ya da gidişlere izin vereceksin.
'Gidiyorum!' demekle gitmiş olmaz insan. Gidebilmesi için, kendini, bir bütün olarak(akıl-ruh-beden-gönül) götürebilmesi gerekli değil midir?
Geride bıraktığı sevgilinin bakışlarında takılı kaldıysa gönlü ya da annesinin huzurlu kollarında sarılıyken duyduğu huzuru kaldıysa ruhunda ya da ailesiyle birlikte çekilmiş mavi çerçevede görünen ve hissedilen mutluluk kaldıysa aklında yahut sevgiliye ait hatıraların diyarında gezinirken titriyorsa bedeni söyler misiniz bana, kendini tam anlamıyla götürebilir mi yeni dünyaların göbeğine!
'Gidiyorum!' derken gidebilir mi, götürebilir mi kendini tüm çıplaklığıyla öyle ulu orta... Yok, imkanı yok efendim, çünkü 'bırakıp gittiğin yüreğinse, elbet döneceksin,' diye bir söz vardır. Doğrudur; insan, sorularının cevaplarını almaya hazır değilse ya da idrak edecek gücü yahut kabullenme itiyadı yoksa, kaçar firar eder yüreğinden. Cevaplar, yüreğinde ömür boyu saklı kalacaktır oysa. Ne zaman, cevaplarını duymaya hazır olacak ya da sıkışmışlık hissiyle, yokuş yukarı rampa çıkamayacak durumdayken, bir gidiş yaşamaya karar verecek, işte o zaman, yüreğine girecek ve dış seslerin gürültülerine veda ederek, rampa çıkmaya boyun eğecektir. Yüreğiyle dost olup aklına meydan okuyarak !...Yüreğindeki cevapları idrak edip, kabullenmek için döndüğünde anlayacaktır, insanın her şeyi terk edebileceğini ya da her şeye veda edebileceğini, ancak kendi yüreğinden hiçbir zaman gidemeyeceğini... Giderse, elbet bir gün/an/zaman geri döneceğini anlayacaktır.
Her gidiş bir veda değildir her zaman.
Bazen, kendine geliştir. Kendini; tanıma yoludur, idrak edebilme yahut öğrenebilme yoludur!..
Yeniden buluşabilmek için bir umuttur bazen de. Özlem duygusunun ateşiyle nar-ı harda yanarak, yaşanmamışlıkların hayaliyle umut besleyebilmektir, ihtimaller denizinin derinliklerindeki kum taneleriyle dans edercesine. Ya da, yaşanmışlıklara duyulan özlemin inancıyla yeniden filizlendirebilmektir, solmuş gül bahçesindeki gül tanelerini...
Bazı gidişler, gerçek duyguların olgunlaşabilmesi için kaçınılmaz bir eylemdir...
Vuslata ulaşanlar aynı kalmadığı sürece, gidişler bedelidir gerçek duyguların; ibadetidir yeni başlangıçların; daha içli, daha derin, daha gerçek duyguların yaşanabilmesi umuduyla yıkanmış!
Bazı gidişler, Yaradan'ın imtihanıdır kullarına yaşattığı. Her ödülün bir bedeli vardır, her cezanın da bir bedeli olduğu gibi... Hayat gibi işte, zıtlıklarla anlamlı değil midir hayat dediğimiz döngü... 'Her zaman', 'Sürekli', 'Daima' değişmeyen tek bir duygu söyleyebilir misiniz bana ? Hangi imtihan sürekli bir zaferdir insana yahut hangisi sürekli bir yenilgidir insanoğluna!
İniş ve çıkışlarla dolu upuzun ve an kadar kısacık ömürde, gidişler çift yönlüdür ve vedalar yalan bir sözdür aslında!
Aklını başına al ey insan !
Vedası yoktur şu hayatın, gidişi vardır daima...
Sürprizleriyle, mucizeleriyle gelecek içinde saklıdır gidişler de, dönüşler de...
Her veda aslında, bir dönüştür, gidişlerin ardından gelen...
Hatırla ve asla unutma ki;
Gidişler sadece hayatın duraklarıdır; ileri-geri gidişlerden oluşur.
Ölüm ve sonrası hayatın sonsuzluğunda, her gidişin bir dönüşü oldukça; vedalar, yalanıdır bu dünyanın!
Öyleyse;
Şimdilik hoşça kalın,
Başka bir zamanda buluşmak ümidiyle, dostça kalın!..