Zaman zaman seyahat ettiğim ve kapı komşusu kadar sıkı bir dostluk kurduğum Yunanistan ve halkı benim nezdimde her zaman görülecek ve gezilip incelenecek bir konudur.
En son Atina ziyaretimde, ülkenin içinde bulunduğu durumdan, Ege sorununa, değişen Türk algısından, mültecilere kadar pek çok konuda konuşma ve araştırma şansı buldum.
Kitapevlerinden başladığım araştırmaya ve sohbete o mimarisine hayran kaldığım Parlamento Binasının hemen karşısında bir kafede Yunan arkadaş ve dostlarımla devam ettim.
Gelelim izlenimlere;
Şu sıralar Atina’daki kitapevlerinde bir eser çok fazla satılıyor: “NOIA TOYPKIA; NOIOI TOYPKOI” İngilizce karşılık olarak “Which Turkey, Which Turkish” olarak çevrilebilecek bu kitap Türkçede “Hangi Türkiye, Hangi Türk” olarak karşılık bulabilmektedir.
Eski bir Yunan büyükelçi tarafından kaleme alınan eser, Yunanca bilmememden dolayı tam olarak inceleyemesem de Yunan arkadaşlarımın çevirisi ile genel olarak, Türkiye’nin Osmanlı Devleti, Atatürk dönemi ve bugünü hakkında tespitlerde bulunuyor. Nitekim aşağıda yer alan benim çekmiş olduğum fotoğrafta da görüleceği üzere kitabın kapağı üzerinde Fatih Sultan Mehmet, Mustafa Kemal Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan’ın resimleri bulunuyor.
Yunanistan’da Türk algısı; nasıl ki bizdeki Yunan algısı değişti ise aynı ölçüde değişmiş. Eski düşmanlıkların ve kötü anıların yerini giderek tatlı ve tebessüm dolu anılar almaya başlamış.
Şu sıralar Yunan halkı Türk dizilerine merak salmış durumda. Atina sokaklarında herhangi bir dükkanda ya da sokakta halk arasında Türkiyeli olduğunuzu duysalar ilk söyledikleri ”Süleyman, Hürrem, Nigar Kalfa vb.” ifadeler, yani Yunan halkı sıkı bir Muhteşem Yüzyıl seyircisi.
Bunun nasıl olduğunu sorduğumda ise, Yunan kanallarından bazılarının pek çok Türk dizisini Yunanca alt yazı ile verdiğini söylediler.
Bir ülkenin kültürünü ve dilini yaymada en önemli ve modern aygıtlar, Müzik ve TV dizilerini tanıtmaktadır diye önemli bir tespitte bulunmuş uzmanlar. Nitekim Yunanistan’da da gördüğüm gibi TV dizileri Türkiye ve Türk algısında da önemli değişiklikler yaratmış.
Tüm bunların yanı sıra, giderek artan turizm potansiyeli ve gerek Türklerin gerekse Yunanlıların giderek sıklaşan karşılıklı ziyaretleri de bu iki ülkenin ve halkının birbirini tanıması adına önemli bir etkendir.
Gelgelim tüm bunların yanı sıra halen sıkıntı edilen konularda yok değil. Özellikle mübadeleden konu açıldığında hemen herkesin yaralı olduğu bir husus var. Kimisi Pontus bölgesinden gelmiş kimi Kapadokya’dan kimiyse Ege’den, her birinin atalarının ayrı bir hikayesi var.
Bunun yanı sıra Yunan ve Yunanistan için kullanılan; “Greece ve Grek” ifadelerinden bir hayli dertliler, Şöyle ki;
Bu isimleri kendilerine Türklerin taktığını ve bugün tüm dünyanın kendileri bu isimlerle andıklarını ifade ettiler. Halbuki işin doğrusu “Ελληνική Δημοκρατία” Yunanca aslında da olduğu gibi “Eliniki Dimokratia” yani Helen Cumhuriyeti olduğunu söylediler.
Helen, Ellas, Elada gibi isimlerin kendilerini, tarihten gelen köklerini ve milli ülkülerini tam olarak yansıttığını bu sebeple bu isimlerle anılmaktan hoşnut olduklarını belirttiler.
Ancak, dünya genelinde yerleşik ifadelerin yerine bu orijinal ifadeleri isimleri kullanmak herkesin yapabileceği bir şeyde değil.
Aslında bu “Greece, Hellas-Eleniki” sıkıntısının yanında, Büyük İskender’in kime ait olduğu sıkıntısı da var.
Büyük İskender, tarihte Makedon İmparatorudur ve Makedonyalı İskender olarak anılır ancak bu Makedon kavramı ile bugün başkenti Üsküp olan “Republic of Macedonia” birbirinin tam karşılığı değildir.
Tarihte Makedon toprakları Yunanistan sınırlarındadır ve bugünkü Yunanistan’ın Makedonya eyaleti başkenti Selanik olan bir bölgedir. Daha açık bir tabirle, her ne kadar siyasi sebeplerle Yunanistan’ın Makedonya ile olan isim kavgasına Makedonya lehinde görüş bildirsek de tarihsel gerçekler Yunan tezlerinin doğru olduğunu gösteriyor. Makedonya’nın başkenti Üsküp’te bulunan Büyük İskender heykeli ve havaalanını işin içine katarsak tartışma iyice uzar gider…
Yunanistan’ın uzun yıllardır, bugünkü Makedonya Cumhuriyeti’ni “Macedonia FYROM” yani “Former Yugoslavian Republic of Macedonia “ olarak adlandırması ve tüm dünyanın bu şekilde tanımasını istemesinin altında yatan sebepte bu.
Yunanistan içerisinde bulunduğu sıkıntıları her ne kadar kısa sürede olmasa da ilerleyen zaman zarfında atlatacak bir temele ve birikime sahip bir ülke.
Türkiye ile olan ilişkileri başta komşuluk ve turizm olmak üzere pek çok konuda ilerlemekte ve bu iki devlet ve millet birbirini daha iyi tanımaktadır.
Güzel günler görmek ve gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmak istiyorsak, birbirimizi daha iyi dinlemeli ve anlamalıyız, işte o zaman dünya daha yaşanabilir ve anlaşılabilir olacaktır.
Egenin batısına ve o topraklarda yaşayanlara en kalbi saygı ve sevgilerimle.