Anadolu tarihi ve medeniyeti hakkında hiçbir fikri olmayan ya da hiç araştırma yapmamış bir kişinin uğraması gereken ilk durak şüphesiz başkent Ankara’nın ortasında, kalenin hemen yanı başında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'dir.
Hititler, Urartular, Lidya ve Frigler başta olmak üzere Anadolu’da rengi olan tüm medeniyetlerden izler taşıyan bu müze, her bir medeniyetin eserine ayrı bir salonda hizmet vermektedir. Son yapılan restorasyon ve teşhir düzenlemesi ile Avrupa çapında ses getiren ve yılın müzesi ödülüne layık görülen bir medeniyet yuvasıdır bu değerli müze.
Gelelim başlık konumuza; Kral Midas’ı meşhur adıyla “Eşek Kulaklı Midas”ı hemen herkes duymuştur. Tanrı Pan ile Tanrı Apollon arasında bir müsabaka yaşanır. Bu müsabakada hakemlik rolü Kral Midas'a verilmiştir. Kral Midas, bu oyunu Tanrı Pan lehine kullanır ve Tanrı Apollo tarafından kendisine eşek kulakları “armağan” edilir.
Kral Midas ile ilgili diğer bir mitolojik öykü de, Tanrı Dionisos tarafından kendisine armağan edilen “elinin değdiği her şeyi altına çevirme” özelliğidir ki, ilerleyen aşamada yiyecekleri dahi altına dönüşen Midas bu durumdan kurtulmak için yine Dionisos’a başvurmuştur.
Tarihin en bilinen karakterlerinden olan Midas’ın öyküleri de bitmez, anlatıları da. Bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi Frig eserleri salonunda sergilenen kafatasına baktığımızda ne eşek kulaklarını görebiliyoruz, nede her şeyi altına çeviren o kudretini…
Bildiğiniz bir kurukafa, hani bulunduğu yer ve üzerinde yapılan çalışmalar olmasa sıradan bir insan kafatası sanacağımız tarihi bir veri. Peki Midas’ın kafatasını bu güzel müzede sergilemek ve onu görmek bize ne mesajlar veriyor?
Tarih bir yemek kitabı değildir? Bize hangi malzemeler ile nasıl bir yemek yapabileceğimizi söylemez. Sadece yemekte bulunanları ve bunun nasıl yapıldığını anlatır ve gerisini bize bırakır.* ABD’nin kudretli Dışişleri Bakanlarından Kissinger’a ait olan bu sözlerin bizlerin tarihe bakış açısında da bazı değişimler yaratması gerekir. Şöyle ki; geçmişte yaşanan hataları tekrar yaşamak kaderimiz midir? Ya da geçmişte yaşanan olayları bugüne uyarlayabilir miyiz? Kissinger’in bu sözünü burada kullanmamın sebebi tam da bundan dolayıdır. Tarihi olayları ve karakterleri bugüne uyarlamak ve o gün yaşananlar üzerinden bugüne ders çıkarmak birebir olabilecek bir durum değildir. Geçmişte yaşanan olayların sebep ve sonuçları ile bugünlerde yaşanan olayların sebep ve sonuçları bire bir aynı olmadığı için, yemek kitabında yer alan yemek tarifi ile tarih kitabında yer alan tarihi olay tarifi aynı sonucu vermez.
Kral Midas’tan ve onun kafatasından Kissinger’a nasıl geldik peki? Bir dönem elinin değdiği her şeyi altına çeviren ve tanrıların ona cezası “eşek kulakları” ile mitolojik öykülere konu olan bir kralın bugün sadece kafatasının bizlere ibret vesikası olarak gösterilmesi ciddi yansımalar yaratacak cinstendir. Anadolu’ya hakim bir noktada Gordion (Ankara yakınları) şehrinde yaşayan Midas, döneminde yaşadığı olaylar ve olgular ile tarihteki yerini almıştır.
Zenginlik, ihtiras, istediği her şeyi yapabilme özelliği bulunan bir kraldan bir kuru kafaya gelen süreçte tabii olarak yüzlerce yıl geçmiş ve onlarca olay vukuu bulmuştur. İnsanoğlu dünya üzerinde var olduğu günden bugüne tarihi anlamak ve onu okumak bir tutku haline gelse de, onu tanımlamakta pek çok farklı yol ve yöntem izlenmiştir.
Bu tutku kimi zaman Kral Midas’ın kuru kafasına bakarken, kimi zaman Kissinger’in yaptıklarını okurken kimi zamanda bir savaş anını hatırlarken ortaya çıkabilir.
Tutku, inceleme, yorumlama ve sonuç süreci her zaman aynı noktada buluşmasa da iyi bir yol göstericidir. Evet tarih bir yemek kitabı değildir, ancak Kral Midas’tan bugüne insanlar ve medeniyetler ayinesidir, kim nereden nasıl bakarsa öyle bir sonuca ulaşır yada kendince sonuçlandırır.
Soğuk bir Ankara gününde gördüğümüz Kral Midas’ın kafatası bizde; "Tarih nedir? Beden geçicidir ve yok olur ya yapılanlar? Savaşlar gerekli midir? Altın kıymetlidir peki ya yemekler de altın olursa?" gibi yankılanmalara ve yansımalara yol açtı ve halen açmaya da devam ediyor.
Diğer insanlarda neler yapar bilmem, ancak yolunuz düşerse Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde Kral Midas’ın ibretlik kuru kafasını görün ve düşünün derim.
* SÜMER Gültekin, Amerikan Dış Politikasının Kilit İsmi Kissinger, Shf:5, Artus Kitap, İstanbul 2006