Dayanamadım, aldım. Üzümü sevmeyenimiz yoktur. Gerek tazesi, gerek kurusu bir çok yerde kullanılır. Severek yediğimiz bu meyvenin yazın ortasında çıkması beni pek şaşırttı. Büyük bir iştahla pazardan aldığım üzümün ne tadı var ne tuzu…
Pazarda rast gele gezerken gözüme takıldı bu yeşil renkli, mitolojilere konu olan efsane meyve. Pek severim kendisini. ‘1 kilo üzüm verir misin’ dedim pazarcıya. O da doğal olarak bir kilo tartıp satışını gerçekleştirdi. Eve geldim birkaç saat sonra ‘şunları bir yıkayıp güzelce yiyeyim’ dedim. Demez olaydım. Bildiğin turşu yiyorum. Üzümlükten eser kalmamış. Biraz araştırdım üzüm hangi mevsimde yenir? Diye. Meğersem üzüm, en güzel eylül ayında yenirmiş. Ağustos’un sonu , Eylül ve Ekim aylarında üzümün doğalını bulabilirmişiz. O an kafamda çark etti. Sadece üzüm değil, aslında tüm meyveleri mevsiminde, zamanında tüketmek gerek. Hem istenilen olgunluğa ve lezzete ulaşıyorlar hem de daha sağlıklı bir şekilde tüketiyorsunuz. Meyve demişken, sık sık meyve tüketenlerin beyaz şekere olan ihtiyacının da azaldığı biliniyor. Dolayısıyla kilo kontrolü sağlamak isteyenler için zamanında doğru meveyi tüketmek pek akıllıca olur.
Karpuzdan üzüme meyve cenneti bir ülkede yaşıyoruz
Şanslıyız! Çok güzel iklime ve toprağa sahip bir ülkede yaşıyoruz. Bir çok meyveye mevsiminde ulaşabiliyoruz. Zaman zaman dikkatimi de çekiyor. Artık tropik meyve yetiştiriciliğine karşı bir eğilim var sanki. Arada pazarda görüyorum: ‘yerli kivi, muz ve ananas bulunur’ diye. Hoşuma gidiyor böyle güzel tezgahlar. Bir de meyveyi tatlılarda değil de sade tüketme taraftarıyım. Özünü kaybetmeden ağıza gelen lezzet beraberinde vitaminlerini de tam almamızı sağlıyor. Hepinize bol meyveli günler…