‘’Ey ömrüm; ben nice acılarımı da, sevdalarımı da gönlüme gömdüm…’’
Ömür bu!
Belli mi olur?
Kimi zaman güler yüze,
Kimi zaman küser;
Gönülden gönüle…
Kimi zaman acısıyla gelir,
Kimi zamansa sevgisiyle…
Bilemezsin!
Ömür denen gerçeğe,
Kader olup da hükmedemezsin…
Gelip de geçer yıllar,
Ardımızda kalır;
Nice yaşanmışlıklar…
Sevinci de vardır, hüznü de,
Bakarsın, yaşarsın, tadarsın;
Ömür sana ne verdiyse…
Kimisi ömre bedel
Bir hediye,
Kimisi zehirli ok gibidir,
Saplanır kalp üstüne…
Bir bulut yumağı gibidir,
Ömür denen şey..!
Siyahı da olur,
Beyazı da…
Bazen gökkuşağı gibidir,
Rengârenk…
Yeşili ayrı,
Mavisi ayrı,
Elası başka bir renk…
Her biri ayrı bir değer,
Her biri ayrı bir zevk…
Nice duygular yaşarsın;
An gelir,
Kor ateş olur,
Sevgiyi, aşkı anlatır.
An gelir,
Kömür karası gibidir,
İsi kalbine vurur…
Ey ömür;
Dinle bir bak!
Sana neler anlatacak bu gönül:
Yaşanmış her ne varsa,
Duygulara gömülür.
Ardımda kalan her iz;
Senden kalan mühürdür.
Bu ise;
Son sözümdür:
Ben hep böyle yaşadım,
Böyle bildim.
Nice acılarımı da,
Sevdalarımı da,
Gönlüme gömdüm…