EGO; Benden ister korkun ister saygı duyun ama lütfen özel olduğumu düşünün. Bağımlılığımız aynı, hepimiz onaylanmak isteyen KEŞleriz.
Ego bizi öz benliğimizden uzaklaştıran tüm düşünce yapılarının kaynağıdır.
Egonun düşünce yapısının kökünde "ben aciz ve yetersizim" yatar.
Bazen bunu üstü kapalı yapıyor, kendisini önce küçük görüyor sonra bu küçüklüğünü örtbas etmek için “Ben şunu yaptım, şu okullarda okudum, şöyle başarılıyım, böyle uzmanım, ben yaptım, ben başardım’’ gibi kendini öven cümleler kuruyor,
Diğeri düşünce tuzağına kapılmış ve ‘kendini küçülten düşüncelere sahiptir’ ve açıkça ifade eder; “Ben bir zavallıyım, şanssızım, hayat bana hiç gülmedi’’ gibi durumun içine girer.
Sürekli şikayet eder, hüzün ve öfke doludur.
En çok kendimizi değersiz hissettiğimiz anlarda ortaya çıkar. Bize kendimizi öyle iyi hissettirir ki bağımlılığın esiri oluruz. Kendi içinde yaşadığın en ufak bir çatışmada bir volkan gibi alevlenir seni korumak için adeta süper bir kahraman olarak ortaya çıkar. Sen kendini öyle teslim etmişsindir ki ona adeta eli, gözü, kulağı olup ona hizmet etmeye başlarsın.
Zihnimizin derinliklerinde kendimizi küçülten, gerçeği görmemizi engelleyen düşünceler olduğu müddetçe yaşamımızda ne olursa olsun bizim gerçeğimiz değişmediği için hep anı yerde sayarız. Çabalayan bir savaşçı veya boynu bükük bir kurban..
BENin merkezinde dönüp durmaktayız, amaç varolduğumuzu ispatlama çabası. Gün içinde yaptığımız olayları tek tek bakarsak, hepsinin kökeninde, sıkı sıkıya tutunduğumuz EGOmuzu güçlü tutma niyeti olduğunu farkedebiliriz. Kendimizle ilgili değilmiş gibi görünen davranışlarımızın, söylemlerimizin özünde de aslında yine ‘biz’ bulunmaktayız.
Yaşadığımız hayat en büyük öykümüzdür ve başımıza gelen olaylar bizi biz yapan gizli öğretmenlerdir. Eğer kendimizi tanıyorsak ego bizim hayatta ki en büyük eşlikçimizdir, kendi gerçeklerimizden kaçıyor, sığınacak bir paravan arıyorsak en iyi paravan EGO’dur. Çünkü ‘biz’ olmadığımız yerde bize ait her yeri kaplayan başka bir ‘biz’ oluverir.
Ego, açmak istediğimiz kapıları açtırmayan, söylemek istediğimiz sözleri söylettirmeyen, yaşam amacımıza doğru gitmemizi engelleyen bir barikattır.
Anda kalmamızı, şu an bu cümleleri tüm benliğimizle hissetmenizi engelleyendir. Ego, şu anda olmamızı, aldığımız nefesin mucizesini hissetmemizi istemez.
İnsan kaygı ve endişe zamanlarında gerçekle karşılanca tepki ve bir direnç gösterir. Kabul etmek ve yüzleşmektense olaydan kaçar. En kolayı budur çünkü, ‘Kaçış.’ Kulağa ne hoş geliyor geliyor değil mi?
Seni senden başka görecek kim var ki?
Sende ki seni senden başka kim ortaya çıkaracak , kim uğraşacak zaten bu işi yapan biri var. Kanında ılık ılık gezen , aldığın soluk kadar sana yakın olan ve seni sahtede olsa sen yapan biri.
Ruhunun en çok ‘kendi sevgine’ ihtiyacı olduğu kimin umurunda ki, sen değilsen…
Kalbinin gizli odalarını keşfe çıksan sen arayıp sen bulsan kendini, egon dahil kimseye bırakmasan tahtını tacını.
İnsanoğlu, 60 kiloluk bedenlerinin içinde ama yüzlerce tonluk ağırlıkla yaşamaktalar. Geçmişin, geleceğin kaygısı, üst komşunun tıkırtısı, patronun dırdırı yüklendikçe, bedenler taşınmaz hale gelir. Sonrada ‘’Bir bilen bana dokunsa, bir sihirli söz söylese de birden her şey değişse ‘’ arayışındayız hepimiz.
Yaşamla ve kendinle bir olamıyor , kendine fırsat tanımıyor, kendini feth edip zaferden zafere uçamıyorsan. Kimseden de bekleme bunu…
Bir sen var senden içeri, bir girebilse içeri…
Tek derdimiz olan ONAY’lanmak olursa modern çağın çığ gibi büyüyen gizli hastalığı da EGO olur.
Cevabı bir tek sen bil ve en değerli hazinen olan vicdanına sor ‘bağımlı mısın?’