Ne çok söylerdik bu şarkıyı...
Tınısı hala kulağımda, artık 'o köy' kadar uzak olan çok şey var bize.
'Gitmesek de, görmesek de bizim' dediğimiz, diyebileceğimiz ne köyümüz kaldı ne kasabamız. Asıl mevzu; görmediğimiz köyü özleyecek, sevecek 'BİZ' kaldı mı?
Özümüzden, hakiki muhabbetten 'büyük kopuş' yaşıyoruz. Farkında bile olmadan en hakiki muhabbetlerimiz verimli bir toprağın yok oluşu gibi erozyona uğruyor ve biz de en sadık seyircisi olarak izliyoruz. Hatta belki seyirci bile kalamıyoruz olaylara, korku filmi izlerken yaptığımız gibi gözümüzü kapatıyoruz.
Gözü kapatınca kulakta, ruhta duymayacak sanki(!)
Duyarsız olmak asli bir görev oldu sanki, söz vermek sıradanlaştı. Evet'lerimiz çoğaldı. İçi, 'çığlık çığlığa HAYIR dolu EVET'lerimiz'...
Bizi bizden çıkarınca ne kalır geriye? Biz olmayan biz...
'İnsanın başkalarına söyledikleri, kendi duymak istedikleridir. Yazdıkları, okumak istedikleridir. Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir' der çok sevdiğim bir sözde.
Bir Alak'tan yaratılan biz, o muhabbetli sevgi dünyasından dünya hayatına süzülen nadide ruhlarımız 'dünya' , 'evren' dediğimiz yere sığamaz olduk. Çapı 1 metre dahi olmayan anne karnına sığan o koca yürekler, göz alabildiğine gökyüzü ve yeryüzüne sığamaz olduk. Ruhlarımız birbirine ağır gelmeye başladı. Muhabbet yuvası olan Cennet'in bir numunesi olan olan evlerimizde çatışma diz boyu.
Anne, kendi canından süzülen o nadide ruha hakim değil.
Erkek koruyup kollamak için emanet edilenin farkında değil.
Kadın her yerde olma çabasından kendinden bihaber ve uzak.
Modern hayata uyum çabası adeta sevgi kanallarını tıkamış durumda.
Bir evin havalandırma sistemi olan kadın, dumanaltı olmuş....
Kadının dönüşmesi aileyi, ailenin dönüşmesi toplumu etkiler.
Biz bize emanet edilen duygulara sahip çıktığımız kadar 'BİZ' olur ve o B-İ-Z'e etrafımızdakileri toplayabiliriz.
Kopuşa seyirci kalmayalım!
Ruhumuzun en nadide latif duygularını bir daha gelmemek üzere 'gidip de gelmeme kutusuna' göndermeyelim.
Uyanalım, farkında olalım. Sahip çıkılmayan her değer, her güzellik için....
Sevgimizi açıkça ifade edelim, kendimizle birlikte en yakınlarımızdan başlayarak.
Sudan sebeplerle yitiriyoruz büyüklerin en önem verdiği 'su kadar aziz ol evladım' dediği su kadar aziz şeyleri çoğu zaman. Koşulsuz sevmek gibi.
Bir çocuğun yüzündeki gülümseme gibi...
Güven gibi.