Farkındalık Yazarlığı Yazı ve Yazarlık Atölyesi ile tanınan Müge Arbak'ın "Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak" isimli kitabı geçtiğimiz günlerde okurla buluştu. Arbak yeni kitabında, “Hayal gücünün sırrını keşfedin ve daha iyi yazmaya başlayın!” sloganı ile yazma hayali kuranlara bir yol haritası çiziyor.
Kurmaca, yazarın hayal gücünden okurun hayal gücüne doğru yapılan bir yolculuktur, ifadelerini kullanan Arbak, yolculuğun başarılı bir şekilde tamamlanması için de yazan kişinin atması gereken adımların da olduğu gerektiğinin altını çiziyor.
Mürekkep Söyleşiler’de bu hafta Müge Arbak ile "Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak" isimli yeni kitabını konuştuk.
Yeni kitabınız “Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak” yakın bir zamanda okuyucu ile buluştu. Niçin yazdınız bu kitabı?
Kurmaca yazmaktan söz edildiğinde herkesin aklına olay örgüsü, çatışma gibi hikâye unsurlarıyla ilgili sorular gelir. Fakat çok önemli bir nokta unutulur: Hayal gücü! Çoğu kişi hayal gücünü tam kapasitede kullanabildiğine inanır ve bu nedenle eğitilmesi gerektiğini düşünmez. Dahası hayal gücü genellikle çocukluk döneminde geliştirilen ve sonra gelişimi tamamlanan bir yetenek olarak ele alınır.
Oysa özellikle kurmaca yazmak isteyenlerin hâlâ tam olarak keşfedilememiş bu yeteneği geliştirmeye devam etmeleri gerekir. Bu nedenle hayal gücü üzerine düşünmemiz, hayal gücünü geliştirmek ve kurmaca yazma sürecinde nasıl kullanabileceğimizi öğrenmemiz gerekir.
Zaten yaratıcı yazarlık ile ilgili yeni bir kitap yazmayı planlıyordum. Yaratıcı yazarlık üzerine yazdığım ilk çalışma kitabı olan "Yaratıcı Yazarlık: Yazma Hayalini Gerçekleştirmek" ile ilgili mutluluk veren okur yorumları bana kitabımın yazmak isteyenlerin hayatlarına nasıl dokunduğunu göstermişti. Hayal gücü ile yaratıcı yazma arasındaki bağlantıyı kuran kaynakların yok denecek kadar az olduğunu fark ettiğimde serinin ikinci kitabında bu önemli konunun üzerinde durmam gerektiğini hissettim. Sonuç olarak ortaya yazmak isteyenlerin yazma ve kurma becerilerini geliştirmelerine rehberlik eden iki yüz sayfalık bir çalışma kitabı çıktı.
Kitapta “yazmanın hayalini sevmek” diye bir kavramdan bahsediyorsunuz. Nedir bu kavram?
Bu ifadeyi serinin ilk kitabı "Yaratıcı Yazarlık: Yazma Hayalini Gerçekleştirmek"te kullanmıştım. Yazmanın hayalini sevmek, yazmayı düşünen çoğu kişinin içine düştüğü olumsuz bir durumu ifade ediyor. Aslında bu "Spor yapsam iyi olur" ya da "Keşke kendi işimi kursam" diye düşünen, konuşan ve bu eylemleri yaptığını hayal eden ama aslında bir türlü yapmayanların kendilerini içinde buldukları duruma benziyor. Pek çok insan yazmak üzerine konuşuyor, bir gün yazacağını hayal ediyor ama yapmıyor. Yazmak uzun, zor, bazen de çok yorucu olabilen bir süreç. Aklınızdakileri ifade edememekten, yazdıklarınızın beğenilmemesine, yazmayı ertelemenin cazibesinden mükemmel yazma çabalarına kadar sayısız engeller ve güçlüklerle dolu bir yolculuktan söz ediyoruz. Bu nedenle bunu yapmak yerine hayalini kurmak daha cazip hale geliyor.
"Yazma hayalini gerçekleştirmek" yazma yolculuğuna çıkmayı ve belli bir noktaya ulaşmayı temsil ederken "yazmanın hayalini sevmek" bunun tam zıddını, yani sürekli olduğu yerde kalma hâlini işaret ediyor. Dolayısıyla yazmanın hayalini sevme hâlinden çıkmalı ve işe koyulmalısınız. Aksi takdirde yazma hayalinizi gerçekleştirmeniz mümkün değildir.
Yazmak için yalnızca kitap okumak yeterli midir?
Hayır. Bunu önemsediğim için basit bir formül vereceğim: Yazan kişiye yazar denir. Okuyan kişiye okur denir. Yazan kişinin iyi bir okur olması beklenir ve öyle olması da gerekir fakat okuyan kişi yazmak zorunda değildir. Diğer bir deyişle yazan kişinin çok okuduğunu söyleyebiliriz fakat okuyan kişinin çok yazdığını söyleyemeyiz. Sadece okumak, yazmak için yeterli değildir. Yazmak için yazmak gerekir. Amacınız iyi bir okur olmaksa sadece okumak sizi hedefinize ulaştırır. Fakat yazmak istiyorsanız bir yandan okurken bir yandan düzenli olarak yazmanız gerekir. Yaratıcı Yazarlık: Hayal Gücüyle Yazmak'ta değindiğim gibi yazma becerinizi yazarak, kurma becerinizi hayal gücünüzü kullanarak geliştirebilirsiniz. Okumak hayal gücünü zenginleştirmenin yollarından biridir. Fakat yazmak isteyen kişi için öncelik daima yazmak olmalıdır.
“Yazma hayalini gerçekleştirmenin ve yazar olmanın temel eylemi yazmaktır.” ifadesini kullanıyorsunuz. Bu durumda yazmak, yetenekten önce gelen bir eylem mi?
Yaratıcı yazarlık alanında “yetenek” kavramına yönelik iki uç yaklaşım olduğunu gözlemliyorum. Bir tarafta yazmanın bir yetenek olduğu fikrine takılıp kalan kişiler var. Böyle düşünenler çalışmadan, sadece doğuştan sahip olduklarına inandıkları yazma yeteneğine yaslanarak edebi niteliği olan eserler üretebileceklerini düşünüyorlar. Diğer uçtakilerse birkaç deneme sonrası yazmak için yeteneklerinin olmadığına kanaat getirip bir daha bu konuyla hiç ilgilenmemeyi tercih ediyorlar. Bu iki uçta yer alanlar ironik şekilde aynı noktada buluşuyorlar: Çalışmamak! Oysa üstün yetenekli olsanız da yeteneğinizi ortaya çıkarmak için çalışmanız gerekir, kesinlikle hiç yeteneğiniz olmasa da yazabilmek için yine çalışmanız gerekir. Dolayısıyla kişinin yazma bilgisini ve becerisini geliştirmek için çalışmasını, kendini geliştirmesini yetenekten çok daha kıymetli buluyorum.
Yazar olmakla kitabı olan biri olmak aynı şey midir?
Hayır, herkesin bir kitabı olabilir ama kitabı olan herkes yazar olamaz. Çalışmaya, kendini geliştirmeye hatta kitap okumaya bile gerek duymadan çalakalem yazdığı metinleri kitap haline getiren kişilerin "kitabı olan biri" olma noktasında kaldığını düşünüyorum. Kişinin ister bir kitabı olsun ister beş kitabı olsun bu sonucu değiştirmez. Çünkü bana göre yazar olmak, her şeyden önce "ben oldum" fikrini sürekli olarak kendinden bir adım uzakta tutma çabasını gerektiriyor. Sürekli çalışarak, nasıl daha iyi yazabileceğini araştırarak, öğrenerek ilerlemek gerekli.
Peki, nedir hayal gücü? Yaratıcı yazarlık ile hayal gücü arasında nasıl bir ilişki var?
Hayal gücü yaratıcılığın ham maddesidir. Yaratıcı yazarlık dediğimiz kurmaca metinler oluşturma süreci ise hayal gücünü kullanmayla doğrudan ilişkilidir. Kurmaca yazan çoğu kişi sahip olduğu hayal gücünü üzerinde düşünmeden, otomatik diyebileceğimiz bir şekilde kullanır. Ancak hayal gücünü kullanmanın yöntemlerini keşfettiğimizde bunu farklı şekillerde kullanmak üzere çaba gösterebiliriz. Son kitabımda değindiğim önemli noktalardan biri de bu.
Yazma hayalini gerçekleştirmek için çalışan bir kurmaca fabrikasının inşa edilmesi gerektiğini belirtiyorsunuz. Nasıl bir fabrikadan bahsediyorsunuz?
Bir fabrikanın çalışması ve üretim yapması için belli bileşenlere ihtiyacı vardır. Aynı durum kurmaca yazma süreci için de geçerlidir. Nitelikli ürünler ortaya koyabilme hedefimiz varsa içimizde bir çeşit fabrika inşa etmemiz gerekiyor. Ben bunu kitabımda "çalışan bir kurmaca fabrikası inşa etmek" olarak ifade ettim. Örneğin enerjiye ulaşımı olmayan bir fabrikada üretim yapamazsınız çünkü üretimi gerçekleştirecek olan makineler çalışmaz. Aynı durum hayali kurmaca fabrikamız için de geçerlidir. Kitabı okuyanlar kurmaca fabrikasındaki enerjinin ne olduğunu ve kurmaca fabrikasındaki üretimin nasıl gerçekleştirildiğini açık bir şekilde anlayacak ve bunu yazma yolculuklarını şekillendirmek için kullanabilecekler.
Hayal gücünü sınırlayan hatalı düşünceler nelerdir?
Aslında hayal gücümüzü sınırlayabilen pek çok faktör vardır. Üstelik bunlar kişiden kişiye değişebilir. Kitapta bu faktörlerden üçünü ve bunların üstesinden gelmek için neler yapılabileceğini anlattım. Burada kitapta doğrudan paylaşmadığım farklı bir hatalı düşünce örneği verebilirim: Söz gelimi etkilenme kaygısı ve bu kaygıyla kitap okumayı tamamen bırakmak zorunda olduğunu düşünmek hayal gücünü sınırlayan ve gelişmesini durdurabilecek hatalı bir düşünce olabilir. Ancak başka yazarlardan etkilenmekten korkmaya gerek yoktur. Kitabı dikkatli bir şekilde okuyanlar etkilenme korkusunun neden yersiz olduğunu anlayacaklar.
Yazma eylemini boş zamanlara bırakmak doğru bir karar mı?
Amacınıza bağlı. Hobi düzeyinde yapılan işler boş zamanları değerlendirme amacı taşır. Elbette boş zamanlarda hobilerinizle ilgilenebilirsiniz. Diğer bir deyişle yazma işini bir hobi olarak yapmak istiyorsanız elbette boş zamanlarınızda yazabilirsiniz. Bir eser üretmek zorunda değilsiniz. Yazmak insanı rahatlatır.
Öte yandan amacınız nitelikli ürünler ortaya koymak ise boş zamanlarınızda yazmak işinize yaramaz. Hafta sonu seramik atölyesine katılıp elinde küçük bir vazo ile evine dönen kişi ile seramik sanatına yıllarını vermiş bir sanatçı arasındaki farkı düşünün. Burada yargılanacak ya da yadırganacak bir durum yok. Amacınız neyse yazmaya ayıracağınız zamanı o doğrultuda belirlemelisiniz.