Yonca İnal’ın yazıp yönettiği ve Biraderler Yapım’ın sahnelediği "Dolap: Bir Gençlik Müzikali", gençlerin kimlik arayışını, özgünlük mücadelesini ve ergenlik dönemi sorunlarını sahneye taşıyor. Başrollerinde Ali Murat Duru, Arman Selami, Aslı Ege, Beliz Atila, Defne Alıcı, Derin Karakan, Dina Urgancılar, Duru Hoşver, Ekin Aytekin, Ela Su Bozkurt, Elif Aydoğan, Elif Engür, Emir Berk Sezek, Kaan Başar, Lal Ergül, Masal Deniz Eğilmezbaş, Melisa Kalafatoğlu, Mira Sertdemir, Mira Türkmenoğlu, Mısra Vera Bacak, Nehir Aydoğan, Nehir İbrahimoğlu, Yasemin Sayit ve Yusuf Selim Ünal gibi yetenekli isimlerin yer aldığı müzikal, dinamik yapısıyla dikkat çekiyor.
İsmet Küntay tiyatro Ödülleri’nde "Yılın En Başarılı Çocuk - Gençlik Oyunu" ödülüne layık görülen bu etkileyici yapım, müzik ve dansın enerjisini büyüme hikayesiyle birleştirerek genç izleyicilere ve ebeveynlere unutulmaz bir deneyim sunuyor.Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta Çocuk Genç Sanat Tiyatro'nun kurucususu İdil Türkmenoğlu, Dolap müzikalinin yazarı ve yönetmeni Yonca İnal ve Dolap müzikalindeki 25 genç yetenekten biri olan Duru Hoşver ile bir söyleşi gerçekleştirdik.Öncelikle İdil Hanım ile başlamak istiyorum. İdil Hanım, genel bir çerçeve çizelim. Siz Çocuk Genç Sanat Tiyatro'nun kurucususunuz. Burada neler yapıyorsunuz? Ben biraz gözlemleme fırsatı buldum, oldukça disiplinli ve enerjik bir ortam var. Çocuklar ve gençler arasında geleceğin yıldızlarını görmek mümkün. Sizden de dinlemek isterim, neler yapıyorsunuz?İdil Türkmenoğlu: Biz 7 yıl önce bir araya geldik ve Biraderler Yapım'ın çatısı altında Çocuk Genç Sanat Tiyatro'nu bir sosyal girişim olarak kurduk. Ortağım Arda Aydın ve akademik koordinatörümüz Yonca İnal da ekibimize katıldı. Amacımız, tiyatro ve yan dallarını kullanarak çocukların kişisel gelişimlerine katkı sağlamak ve onlara bir öğrenme alanı açmaktı. Hafta sonları düzenlediğimiz atölyelerle başladık. 5 yaşından 18 yaşına kadar geniş bir yaş grubuna hitap ediyoruz. Yedi yıl içinde binlerce çocuğa ulaştık ve her yıl yaklaşık 150 çocukla çeşitli atölyelerde düzenli olarak bir araya geliyoruz.Bu atölyeler sadece tiyatro ve oyunculukla sınırlı değil. Yonca’nın daha iyi anlatacağı, güçlü bir eğitim yapımız var. Zamanla çocuklarla birlikte projeler üretmeye başladık çünkü Türkiye’de genç oyuncu yetiştiren bir sistem yok. Bu alanda eğitim veren okullar ve programlar çok sınırlı.
Biz tek seferlik denemeler ya da audition dersleri sunmuyoruz. Örgün bir eğitim programı oluşturduk. Çok yetenekli çocuklar ve gençlerle tanıştık ve bu süreç içinde doğal bir talep oluştu. Çocuk Genç Sanat Tiyatro, Biraderler Yapım’ın bir fidanlığı hâline geldi. Biraderler Yapım, "Bir Yaz Gecesi Rüyası", "İlelebet: Bir Atatürk Hikâyesi" ve "Anlaşılmaz Konuşmalar" gibi büyük prodüksiyonlara imza atan yenilikçi bir yapım şirketi. Buradan yetişen çocuklar ve gençler de artık bu prodüksiyonlarda yer alıyor. Böylece repertuarımıza gençlik tiyatrosu alanında bir boşluğu dolduran "Dolap"ı ekledik. Oyunun yazarı ve yönetmeni Yonca İnal. Şu anda yeni bir proje üzerinde de çalışıyoruz.Sonuç olarak, gençlerin ve çocukların yetişkinler için oynadığı, akşamları sahnelenen, en iyi salonlarda biletleri satılan büyük bir prodüksiyon ortaya çıktı. "Dolap", Türkiye'de ve dünyada eksikliği hissedilen bir alana katkı sağlıyor. Gençlik tiyatrosu için yazılmış metinler çok az. Genellikle büyük müzikallerin gençlik versiyonları ya da çocuklar için yazılmış oyunlar var. Londra ve Amerika’da birkaç tiyatro bu alanda çalışmalar yürütüyor. Yonca, bu konuda uzman bir isim. İkinci oyunumuzu Arda Aydın yazıyor. Gençlik tiyatrosu alanında önemli bir boşluğu doldurduğumuza inanıyoruz.
Biraz "Dolap" üzerine konuşalım çünkü bu proje beni gerçekten heyecanlandırıyor. Az önce provalara da bir göz atma şansım oldu. Yonca Hanım, "Dolap" nasıl ortaya çıktı? Bunun hikâyesini biraz anlatabilir misiniz?Yonca İnal: Ben uzun yıllardır çocuklar ve gençlerle çalışıyorum. Hem Türkiye'de hem dünyada en zor iş çocukların kimlikleriniaradıkları süreçler. Dolap, distopik bir hikâye, olası bir gelecekte geçiyor ama insanlık tarihi boyunca hep o yaşlarda bir sıkışmışlık, bir kimlik arayışı vardır. Bizde de buradaki çocuklar distopik bir sistemin içinde aslında kendi kimliklerini arıyorlar ve bir çeşit eğitim sistemine, hayata, ebeveyn ilişkilerine, arkadaşlık ilişkilerine eleştiri getiren bir yerde duruyor Dolap. Hem distopik bir hikâye hem de bugünün meselelerine parmak basan bir anlatı.
Yonca İnal
Az önce provayı izlerken şunu düşündüm: Oyunculardan bir kısmı çocuk yaşta, bir kısmı da artık ilk gençliklerini yaşıyor. Bu 25 kişi harika bir disiplinle çalışıyor olmalı ki bu kadar iyibir uyum yakalanmış. Yoksa çok zor olurdu.Yonca İnal: Bunun sebebi şu: Hepsi ÇGST’nin yetiştirdiği çocuklar. Burada 5 yaşından 10 yaşlarına, 12 yaşlarına, 18 yaşlarına kadar gelen çocuklar var ve onlar zaten İdil’in de biraz evvel anlattığı gibi çok sistemli bir akademik programın içinden geçiyorlar.ÇGST, aynı zamanda yaşantı odaklı bir öğrenme platformu ve akademik programı da bu yönde ilerliyor. Dolayısıyla biz onları bolca hem kulis adabı öğrenmeye teşvik ediyoruz hem de mümkün olduğu kadar çok kamera önü deneyimi kazandırmaya çalışıyoruz. Programın içinde ve bazen uygun şartlar olursa dışarıya da işler yapıyorlar; seslendirme yapıyorlar, bir müzikal seslendirdiler mesela. Bir profesyonel iş yaptılar bundan bir iki yıl önce. Yaşam odaklı olması, sahada onlara önemli bir deneyim kazandırıyor. Akademik programın hem kuvvetli olması hem de tiyatro geleneğinin kendi içindeki disiplini burada küçücük yaşlardan itibaren öğrenmeye başlamış olmaları, aslında bizim işimizi kolaylaştırıyor. Hepsi mum gibi disiplinli diyebiliriz.
Tam bu noktada, bizzat Duru’ya sormak isterim. Duru, Dolap müzikalindeki 25 yıldızdan bir tanesi. Duru, sen projeye nasıl dâhil oldun? Aslında tiyatro zaten zor bir şey, müzikal çok daha zor. Hele Broadway tarzı, böyle kalabalık bir ekiple oynamak çok daha büyük bir meydan okuma. Gördüğüm kadarıyla hepiniz de çok başarılısınız. Sen neler hissediyorsun? Duru Hoşver: Ben 3 sene önce ÇGST’ye başladım ve bu projenin aslında başlangıcını yakaladım. Senaryoyu okuduğum günü hatırlıyorum; Yönce hoca bana atmıştı, rolümü söylemişti ve ben o kadar heyecanlanmıştım ki! Çünkü ben daha önce çok tiyatro izledim, hâlâ izliyorum, çok müzikal de izledim ama böyle bir senaryo daha önce görmemiştim. Çünkü dediğimiz gibi, ne çocuk oyunu ne de tamamen yetişkinlere hitap eden bir eser. Bence bu çok özel bir şey.“BİZ SAHNEDE SADECE OYUN OYNAMIYORUZ”Biz bu yaşları geçtiğimiz için kimlik bunalımı ve zorunluluklar noktasında belli bir farkındalık kazandık ama senin sürecin yeni başlıyor. Bu oyunda kendinle özdeşleştirdiğin noktalar oluyor mu?Duru Hoşver: Tabii ki oluyor! Bence buraya gelen ya da oynayan her genç, kendini özdeşleştireceği konuları bulabiliyor. Çünkü biz sahnede sadece bir oyun oynamıyoruz; çok fazla ders anlatıyoruz aslında. Sorumluluklarımızı, aşkı, akademik hırsları ele alıyoruz. Hepsini içinde bulunduran bir oyun. Bu yüzden herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor.
Duru Hoşver
İdil Hanım’la devam etmek isterim. Bu oyun biraz da sisteme isyan oyunu. Müziklerde de bu hissediliyor, güçlü bir isyan duyuyoruz. Ne dersiniz bu konuda? Sistem, çocukları ve gençleri çok mu zorluyor?İdil Türkmenoğlu: Aslında bireysel hak ve özgürlüklerden bahsediyoruz. İnsan Hakları Beyannamesi’nde yazan şeyler herhangi bir sistemden bağımsız olarak, herkesin eşit olduğu bir ortamı, eşit şartların sağlanmasını, ifade özgürlüğünü ve seçim özgürlüğü gibi temel koşulları kapsıyor. Ancak ne yazık ki dünyanın pek çok yerinde gençleri belirli bir yöne iten, onları sınav sistemleriyle sıkıştıran yapılar var. Bunun sağlıklı olmadığını yetişkinler olarak bizler de fazlasıyla hissediyoruz.Bu oyun, velilere ve gençlere başka seçeneklerin de olduğunu hatırlatan bir anlatıya sahip. Aslında finaldeki isyan, temel hak ve özgürlükler açısından bir başkaldırı niteliğinde. İnsanların ve hayvanların adil bir dünyada yaşaması gerektiğine vurgu yapıyor.
Herkes “sevdiği işi yapsın” söylemini sıklıkla kullanıyoruz. Başkalarının çocuklarını gördüğümüzde “Sevdiğin işi yapmalısın” deriz ama konu kendi çocuğumuz olunca “Önce sınava hazırlanmalısın, sınavı kazan, sonra istediğin işi yaparsın” diyerek onları belli bir kalıba sokarız. Bu noktada biraz acımasız değil miyiz? İdil Türkmenoğlu: Herkesin güçlü yönlerini ortaya çıkarmak çok önemli sitem içinde. Biz de ÇGST olarak her çocuğun farklı bir yeteneğini ön plana çıkarmasına imkân tanıyoruz. Onları tek bir kalıba sokmak yerine bireysel gelişimlerine odaklanıyoruz. Kuruluşumuzdan beri bu anlayışla ilerliyoruz ve mutlaka pedagojik formasyonu olan atölye yürütücüleriyle çalışıyoruz. Psikolojik danışmanlık alarak ilerlediğimiz bu süreçte, son yıllarda Üstün Dökmen Akademi de bizimle birlikte. Hatta onların oyunla ilgili hazırladığı raporda, oyunun aileler ile birlikte izlendiğinde terapötik bir etkisi olabileceği belirtiliyor.
İdil Türkmenoğlu
Tam bu noktada şunu sormak isterim: Bu oyun bir çocuk ve gençlik müzikali olarak geçiyor. Ama yalnızca aileler mi izlemeli? Örneğin ben 37 yaşındayım, çocuklarım olmadan tek başıma gelip izlesem nasıl olur?İdil Türkmenoğlu: Kesinlikle çok eğlenirsiniz! Çünkü bu, son derece keyifli bir oyun. ÇGST ve Biraderler Yapım olarak biz bir eğlence şirketiyiz ve bu alanda Türkiye’de tek olduğumuzu düşünüyoruz. Çocuk ve gençleri sahneye kazandırmak, ilginç YouTube projeleri üretmek ya da yenilikçi gösteriler yapmak bizim misyonumuz. Dolap müzikaliyle birlikte gelecek olan yeni projeler de oldukça heyecan verici. Örneğin, Mayıs ayında büyük bir lansmanla izleyiciyle buluşacak olan "Spiritua" geliyor. Sizi de mutlaka prömiyere bekliyoruz!Biz, bu alanda önemli bir uzmanlık geliştirdiğimize inanıyoruz. Hem kontrollü ve sağlıklı ilerliyoruz hem de izleyicilerimize gerçekten eğlenceli ve düşündürücü deneyimler sunuyoruz. Yalnız gelenlerin de çok mutlu ayrılacağını düşünüyoruz. Çocukları ve gençleri anlamak isteyen, hatta kendini yeniden değerlendirmek isteyen herkes için bu oyun bir ışık niteliğinde.
Hatta bir yetişkin yazar oyunu izledikten sonra şöyle demişti: “Keşke bunu 20’li yaşlarımda izleseydim. Bana çocukluğumu, gençliğimi hatırlattı; geçmişime dönüp baktım ve belki de bugün hayatımı yeniden şekillendirdim.”“DOLAP, BİR METAFOR”Tekrardan Yonca Hanım’a dönmek istiyorum. Oyunun adı "Dolap" ve bir okul koridorundaki dolapların olduğu bir bölümde geçiyor. Konusunu okuduğumda aklıma şu geldi: Dolap burada bir metafor mu?Yonca İnal: Evet, tam olarak öyle. Oyun, “Her gün bu dolapların önünde buluşuyoruz ama aslında içleri boş; tıpkı hayatlarımız gibi” diyen bir karakterin bakış açısını yansıtıyor. Eğer dolapların içinde çekmeceler olsaydı, istediğimiz zaman açıp bir şeyler alır, sonra kapatabilirdik.Bu metafor, çocukların kendi mahrem alanlarıyla ilgili bir vurgu içeriyor. Aynı zamanda onların yapmak istedikleri birçok farklı şeyi barındıran, onları koruyan ve geliştiren bir alan oluşturmayı simgeliyor.
Duru, bu müzikal, İsmet Küntay gibi çok önemli bir yerden ödül aldı. Bu ödül sana ne hissettirdi?Duru Hoşver: Ben zaten çok güzel bir ekibin ve harika bir müzikalin içinde olduğumu biliyordum. Böyle bir ödül almak beni çok mutlu etti. Dediğimiz gibi, biz oyunumuza çok güveniyoruz. Ekibimiz çok iyi ve gelen olumlu yorumlar bizi daha da motive ediyor.Peki, bu süreci yönetirken eğitim hayatın nasıl etkileniyor? Aynı zamanda farklı projelerde de yer alıyorsun. Senin için zor olmuyor mu?Duru Hoşver: Elbette zor oluyor. Şu an lise öğrencisiyim ve derslerim de oldukça önemli. Bu işi yapmayı ve daha iyi bir noktaya gelmeyi çok istiyorum ama bazen prova saatleriyle okul saatleri çakışabiliyor. Yine de tüm zorluklara rağmen bu süreç beni mutlu ediyor.İdil Hanım, oyununuz farklı şehirlerde sahnelendi ve sahnelenmeye de devam ediyor. Seyircilerin tepkileri nasıl?İdil Türkmenoğlu: Çok güzel ve bağımsız yorumlar alıyoruz. Zaten davetler kendiliğinden oluşuyor. Bilet sitelerinde izleyicilerin verdiği puanlara baktığımızda 5 üzerinden 4.9 gibi yüksek bir ortalamaya ulaştığını görüyoruz. Çok olumlu tepkiler alıyoruz. Bazen belediyeler bizi gençlerle buluşturmak için davet ediyor. Ayrıca bazı turnelerimizi destekleyen kurumlar da oldu. Oyun, iki sezonda 40’tan fazla sahnelendi ve birçok yetişkin oyununun ulaşamadığı bir performansa ulaştı. Seyirciden, okullardan ve belediyelerden yoğun bir talep var, dolayısıyla devam edeceğini düşünüyoruz.
Yonca Hanım, oyunun müziklerini Arda Aydın yaptı. Müziklerle oyunun atmosferini nasıl bütünleştirdiniz?Yonca İnal: Arda, müzikal tiyatro konusunda çok deneyimli biri. Oyunun içinde nerede, neyin, nasıl olması gerektiğini çok iyi biliyor. Benim yönettiğim ilk müzikal olduğu için onun deneyimi çok kıymetliydi. İki şarkının sözlerini ben yazdım ama diğerlerinin tümünü Arda yazdı ve her birini oyunun ruhuna çok iyi yerleştirdi. Onun doğru müdahaleleri ve müzikleri olmasaydı, bu oyunun bu kadar parlayacağını düşünmüyorum. Ekibimiz birbirini çok iyi anlıyor ve bu da süreci kolaylaştırıyor.Son olarak, oyunun gelecekteki programından bahsedelim. Nerelerde izlenebilir?İdil Türkmenoğlu: En güncel oyun tarihlerini "Dolap" oyununun Instagram sayfasında duyuruyoruz. En yakın gösterim 21 Mart’ta Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde olacak. Ayrıca Nisan ve Mayıs aylarında da tekrar sahnelenecek.