212 Photography Istanbul, 28 Eylül- 13 Ekim 2024 tarihleri arasında İstanbul’u fotoğraf ve yaratıcı disiplinlerle buluşturuyor. Festival, şehrin her iki yakasında 30 farklı mekânda gerçekleştirilecek uzun soluklu sergiler ve çeşitli etkinliklerle dikkat çekiyor. Bu yıl, multidisipliner bir program sunarak ziyaretçilere zengin bir kültürel deneyim yaşatacak.Festivalde yer alan sergilerden bir tanesi de ‘Spot Işıklarının Ardında : Müzik Dünyasının Hikayesi’ sergisi. Galata Rum Okulu’nda ebru yıldız küratörlüğünde gerçekleşen ‘Spot Işıklarının Ardında : Müzik Dünyasının Hikayesi’ sergisi, New York merkezli fotoğrafçıların müzik dünyasının ikonik isimleri ile sahne arkasında gerçekleştirdikleri fotoğraf çekimlerinden bir seçki sunuyor. 70’lerden başlayarak günümüze kadar uzanan kürasyonda David Bowie, Ramones, Kanye West, Björk, LL Cool J, Nirvana gibi müzik dünyasından efsanevi isimler yer alıyor.Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta ‘Spot Işıklarının Ardında : Müzik Dünyasının Hikayesi’ sergisinin küratörü Ebru Yıldız ile sergiyi konuştuk.“Spot Işıklarının Ardında: Müzik Dünyasının Hikâyesi” serginiz aslında farklı disiplinlerin birleşimi. Fotoğraf başta olmak üzere müzik ve hikâye anlatıcılığını da içeriyor. Bu sergiyle tam olarak neyi amaçlıyorsunuz?En başta Türkiye’ye benim için her zaman büyük ilham kaynağı olmuş ikonik fotoğrafların arkasındaki efsane fotoğrafçıları Türk fotoğrafseverlerle buluşturmak çok önemli ve gurur verici. Genel olarak müzik fotoğrafları, fotoğraf sanat dünyasında üvey evlat muamelesine maruz kaldığından 212 Photography Istanbul gibi bir festivalin içerisinde de olması çok önemli.
Led Zeppelin - Bob GruenMüziği hikâyeleştirmek ne demek?Aslında serginin ismini çok literal almamak lazım. Ama öbür yandan da müzisyenler her yeni albüm çıkardıklarında, bir şekilde müziklerinin çevresinde görsel bir dünya oluşturup bu dünyayı dinleyicilerine sunuyorlar. Hatta bazıları kişilikler/ karakterler oluşturmaya kadar gidiyorlar. Demek istediğim zaten her albüm hikayesi ile geliyor. Hepimizin müzik ile olan ilişkisi çok değişik boyutlarda ama genel olarak seyirci ve dinleyici olarak en yakınlaştığımız an, canlı müzik ortamında. O sebepten o sahnenin ötesindeki hayatlarına perde aralamanın müzikseverleri heyecanlandıracağını düşündük. Fotoğrafçıların çekim sırasındaki tecrübelerinin hikayelerini duymak da sevip hayranı olduğumuz sanatçıları biraz daha anlamamızı sağlıyor bence. Böyle bir sergi yapma fikri nasıl ortaya çıktı?Aslında bu soru 212 Photography Istanbul direktörü BanuTuncağ’a sorulması gereken bir soru. Tamamen onun fikri ama ben size ben kendimi nasıl bu işin içinde bulduğumu anlatayım: Banu bana mail atıp 2024’teki festival için müzisyen portre ve sahne arkası fotoğraflarından oluşan bir grup sergisi yapmayı planladığını söyledi. Bir parçası olup olmak istemediğimi sordu ve eğer istersem de ona önerebileceğim müzik fotoğrafçıları var mı, dedi. Maili götür görmez kafamda bir liste yapmaya başladım ve aşırı heyecanlandım. Hemen cevap yazıp beraber curate etsek ya, şeklinde bir teklifte bulundum. Açıkçası böyle bir konuda tecrübem hiç olmadığı için evet diyeceğini düşünmemiştim.
Laurie Anderson - Ebru YıldızSergide yer alan sanatçılara baktığımızda New York merkezli sanatçılar olduklarını görüyoruz. Müzik ve fotoğraf anlamında New York’un nasıl bir cazibesi var?New York'un cazibesi bence müziği de fotoğrafı da aşıyor. Benim New York ile alaka teorim şu şekilde: Kendi doğup büyüdükleri yere bir şekilde kara kuzu şeklinde kalmış olan bütün insanların birleştiği bir yer. O yüzden inanılmaz renkli bir şehir. İlginç olan şey, ne kadar absürt olursa olsun onu yapan insanları kesinlikle buluyorsun. Bence New York’u sanatçılara bu kadar çekici kılan milyon şeyden biri bu. Sergide David Bowie, Ramones, Kanye West, Björk, LL Cool J, Nirvana gibi müzik dünyasından efsanevi isimlerinin fotoğrafları yer alıyor. Bir fotoğrafçı için böylesi dev isimlerin sahne gerisindeki anlarına tanıklık etmek, dahası bunu fotoğraf yoluyla hikâyeleştirmek nasıl bir duygu?İsmini geçirmiş olduğunuz fotoğrafları ben kendim çekmedim, onlar için konuşamam. Ama ben kendi çektiğim fotoğrafları düşünecek olursam sevip saygı duyduğum sanatçıların görsel tarihine bir şekilde katkıda bulunmuş olduğum için gurur ve minnettarlık, hissettiğim en yoğun iki duygu. Orada olma şansına sahip olamamış müzikseverlere oroda olmanın nasıl bir şey olduğunu hissettirmek de ayrıca mutluluk verici.
Nirvana - Frank W. Ockenfels IIIBu iş aynı zamanda çok zor olmalı…Kesinlikle, çok zor anlar var. Ama zor olmasından daha çok eğlenceli. İnanılmaz ilginç ve tatlı insanlarla tanışıp onların müziklerine görsel boyut katmak kadar sevdiğim başka bir şey yok. Sizin bir sanatçının sahne arkasını fotoğraflarken unutamadığınız bir hikâyeniz var mı?Bu soruya her seferinde ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Kafamdan bin tane hikaye geçiyor ama aynı zamanda sanki zihnim duruyor. Şu anda aklıma gelen, Thom Yorke ile olan bir deneyim. Electric Lady Studios gibi efsanevi bir yerde onu kayıt yaparken belgelemek için çağrılmıştım. Biz hazırlıklarımızı yaparken Yorke sessizce odaya girdi. Herkese kısaca merhaba dedi, ceketini çıkardı ve piyanonun başına geçti. O an, odadaki dört kişiden biri olmak inanılmaz derecede gerçeküstüydü. Yorke şarkıyı baştan sona bir kez çaldı. Sonra piyanonun yanından kalkıp gitarını aldı ve başka bir tabureye geçerek bir şarkı daha söyledi. Ben onun ısındığını düşünüyordum ama o tekrar piyanoya geçtiğinde nereden çekim yapacağımı düşünürken kaydın bittiğini fark ettim.
Billie Eilish - Jessica LehrmanBu sergi, 212 Photography Istanbul kapsamında İstanbul’daki sanatseverler ile buluşacak. New York ve İstanbul arasında köprü kurmak size neler hissettiriyor?Gurur verici!