Her yıl daha da büyüyerek yoluna devam eden malatya film festivali bu yıl 7. yaşını kutluyor. 9-16 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalde, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine birbirinden önemli filmler farklı kategorilerde yarışacak.Mürekkep Söyleşiler’de bu hafta Malatya Film Festivali Festival Direktörü ve Sinema Yazarı Suat Köçer ile bir söyleşi gerçekleştirdik.Uluslararası Malatya Film Festivali’nin bu yıl 7.si düzenleniyor. Festivalde bu yıl ne gibi yenilikler olacak?Çeşitli vesilelerle dile getirdiğim gibi, Malatya Uluslararası Film Festivali bu yıldan itibaren yerliliğe yaslanan anlayışıyla ulusal sinemayı önceleyen bir yol takip edecek. Bir taraftan festival geleneği olarak ulusal sinemanın örneklerini seyirciyle buluştururken diğer yandan da yerli yapımların üretimini desteklemeyi kendisine misyon edinecek. Bu yıl önemli bir yenilik olarak bu amaçla Malatya Film Platformu’nu hayata geçirdik. Platformda iki ayrı dalda birer projeye destek vereceğiz. Ertem Eğilmez Aile Filmleri Ödülü olarak, aile kavramını pozitif boyutlarıyla beyazperdeye taşıyan yapımlara 100 bin TL destek sağlayacağız. Aynı şekilde yine festival çatısı altında, TRT Yapım Desteği kapsamında jürinin seçtiği bir proje TRT Ön Alım Desteği’ni almaya hak kazanacak. Festivalimizin diğer bir önemli yeniliği de Belki Köye Bir Film Gelir isimli bölüm olacak. Bu bölümde festival programından 4 filmi, Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne ait tırlarla, Malatya’nın bazı köylerine götürerek buradaki sinemaseverlerle buluşturacağız. Yine bu yıldan başlayarak Türkiye’nin çeşitli sosyokültürel sorunlarına dair belgesellerin yapımını sağlayacağız. İlk belgeselimiz Azerbaycan’ın önemli yönetmenlerinden Elçin Musaoğlu imzasını taşıyan “Türkiye Benim de Vatanım” oldu. Belgesel, 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni Türkiye ve Azerbaycan’da yaşayan Azerbaycanlıların gözünden aktarıyor. Bu yıldan başlayarak sinema sektörünün önemli meselelerini tartışmak amacıyla kapsamlı sempozyumlar düzenleyeceğiz. 22-23 Eylül’de Malatya’da gerçekleştirdiğimiz “Türk Sineması’nda Yerel Kodlar” başlıklı ilk sempozyumda sinemamızın 100 yıllık tarihinde yerellik ve yerlilik bağlamında bakış attık. Uluslararası Kısa Film Yarışması, kısa filmlerin büyük salonlarda gösterimi, ödüllerdeki bazı artırımlar ve başka yeniliklerimizle, Malatya Uluslararası Film Festivali’ni daha ileri noktalara götürmenin çabası içinde olacağız."SİNEMAMIZIN KİMLİK SORUNUNU YERLİLİK KAVRAMI ETRAFINDA TARTIŞMAYA AÇTIK" Festival kasım ayında fakat, eylül ayında festivalle ilgili bir sempozyum gerçekleştirdiniz. Sempozyum hakkında bilgi verebilir misiniz?Festivaller filmlerin seyirciyle buluşması, sektörün kaynaşması, ödül ve yarışmalarla motivasyon aracı olması bakımından sinema sektörü için hayati öneme sahip ortamlardır. Bununla birlikte festivallerin sinemanın düşünsel boyutuyla ilgili de bir şeylerin konuşulduğu, tartışıldığı, istişare edildiği ortamlar olması gerektiğine inanıyorum. Bu anlayışla festival kapsamında bir sempozyum düzenlemeye karar verdik. Bu sene festivalin yerliliğe yaslanan bir anlayışla yoluna devam etmesi sebebiyle meseleye de en başından başlayalım istedik. Temel meselemiz olan sinemamızın kimlik sorunu yerlilik kavramı etrafında tartışmaya açtık.
Geçtiğimiz yıl düzenlenmesi planlanan 6. Malatya Film Festivali ertelenmiş ve yine bu erteleme sebebiyle de onur ödülleri sahiplerine teslim edilememişti. O ödüller bu yıl takdim edilecek mi?Evet, elbette. Bu yıl ‘Onur Ödülleri’ni sinemamıza büyük emek vermiş, birbirinden değerli üç ustaya takdim edeceğiz. Onur ödülü sahiplerimiz, rol aldığı pek çok önemli filmle hafızalara kazınan, usta oyuncu Halil Ergün, seslendirdiği unutulmaz şarkılarla Yeşilçam’a renk katan Belkıs Özener, kendine has duruşu ve filmleriyle Türk sinemasında derin izler bırakan yönetmen Mesut Uçakan. Biliyorsunuz Halil Ergün ve Belkıs Özener’in ödülleri geçen yılki erteleme sebebiyle verilememişti. Bu vesileyle biraz gecikmeli de olsa iki ustamıza ödüllerini takdim etmiş olacağız."TÜRKİYE VE GÜNEY KORE İLİŞKİLERİNİN BAŞLAMASININ 60. YILI ONURUNA ÖZEL BİR SEÇKİ HAZIRLADIK"Festivalin yarışma dışı bölümlerinden bir tanesi de “Dostluğun 60 Yılı” isimli Güney Kore- Türkiye dostluğunu ele alan bölüm. İzleyiciler bu bölümde hangi filmleri izleyebilecek?Malumunuz, 1950’de Kuzey Kore birliklerinin, Kore yarımadasının tamamına Komünizmi kabul ettirmek için Güney Kore’ye saldırmasıyla başlayan Kore Savaşı, Güney Kore-Türkiye dostluğunun da temellerini oluşturuyor. Kore Savaşı’na ilk birlik gönderen ülkelerden biri olan Türkiye, Ekim 1950’den Ağustos 1954’e kadar Kore’de kaldı ve Güney Kore ile aynı cephede yer alarak bu iki ülke arasındaki dostluğu başlatmış oldu. Biz de 7. Malatya Uluslararası Film Festivali için Türkiye ve Güney Kore ilişkilerinin başlamasının 60. yılı onuruna özel bir seçki hazırladık. Sinemaseverler “Dostluğun 60 Yılı” başlıklı bu bölümde Güney Kore sinemasının ustalarından Hong Sang-soo’yu 2017’nin en gözde yönetmeni kılan On the Beach at Night Alone ve The Day After isimli filmlerin yanında, önümüzdeki günlerde açıklayacağımız iki özgün Güney Kore yapımını daha seyretme fırsatı bulacak. Ayrıca Güney Koreli bazı yönetmen ve oyuncuları da Malatya’da ağırlayacağız.
