Röportaj: Yusuf ÇifciEditörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği, Günışığı Kitaplığı'nın Köprü Kitaplar koleksiyonunun 27. kitabını, 1980 sonrası şiirimizin en önemli isimlerinden haydar ergülen yazdı.Usta şair, babasıyla anılarını lirik bir dille anlatırken Türkiye’nin son 60 yılına ilişkin çok renkli, çok katmanlı bir izlek yaratıyor. Onu derinden etkileyen sıra dışı insanların, kitapların, mekânların, düşüncelerin, hayallerin dünyasında dolanırken, sözcüklerin ve şiirin büyüleyici evrenine davet ediyor. Şairlerden yazarlara, sanatçılardan düşünce insanlarına kadar yakın tarihimizde iz bırakan anlamlı bir anılar ve duygular bütününe okurlarını da ortak ediyor.Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta Haydar Ergülen ile yeni kitabı "Şu Benim Mavi Babam"ı konuştuk. Kitapta "Çocuklar için şiir yazmak büyükler için yazmaktan üç kat zordur." diyorsunuz. Niçin böyle düşünüyorsunuz?İlk çocuk kitabım Nar Alfabesi’ni üç kez yazdım da ondan! Bazılarına iki, bazılarına dört, bana da üç kat zor geliyor. Çok kolay yazanlar da vardır, deneyim farkı elbette. Belki de geç yaşta yazdığım içindir. 15-16 yaşımdan bu yana, demek ki 50 yıldır, şiir, deneme ve öykünmeler yazarım, Nar Alfabesi’ni yazdığımda 53-54 yaşımdaydım, belki 30’lu yaşlarda yazsaydım alışırdım kolay ve daha çok yazmaya. Diyeceğim çocuk edebiyatında daha yeniyim, çoluk çocuk sayılırım!Öneri ve eleştirileri dikkate alıp kitabın sonraki başlılarında gereken düzeltmeleri yapacağım, diyorsunuz. Aslında okuyucunun da esere dahil olduğu interaktif bir kitap "Şu Benim Mavi Babam". Yanılıyor muyum? Ayrıca "Kitapta gönlüme babamı anlatma hevesi düştü." diyorsunuz. Nereden çıktı bu heves?Yazılarda, denemelerde değil sadece, şiirlerde de düzeltme yaparım okura da sorup! Mavi Babam da öyle, babam da öyle isterdi zaten, onarıcıydı, hayatı, ilişkileri, dünyayı, kalbimizi onarmaktan, yanaydı. Oto tamircisi ve kaportacıydı desem daha iyi anlaşılır bu dediğim. Babam kel olduğu için, kelliği sevinçle taşıyan ruhu açık, kafası açık bir adam olduğu için, kitapta da yazdığım gibi ‘kelaynak’lardan sayılır. Azalanlardan yani. Hem babam olduğu hem de dünya böyle mavi adamlarla ve kadınlarla dolu olsa ne iyi, ne yaşanası bir yer olur diye düşündüğüm için yazdım. Hevesim dünyayı güzelleştirmeye, insanların iyiliğini çoğaltmaya, ülkemizi aydınlık, masmavi, özgür bir coğrafya yapmaya yönelik her türlü çabayı göstermektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir...Ne demek mavi baba?Bencil değil özgeci, muktedirden değil mazlumdan yana, ırk, din, mezhep gibi kavramların fanatiği değil yeryüzü yurttaşı olan, çocuklar kadar hayvanları da, hayvanlar kadar insanları da seven, önce siz diyen, küsmeyi bilmeyen, dünyayı düşlediği gibi gören ve öyle yaşamak yaşatmak isteyen, doğa felsefesiyle davranan, geçiciliğin farkında olan, incinse de incitmeyen, ne kindar ne dindar olan, ‘enelhak’ diyen, daha ne desin, öyle mavi bir adam işte, mavi baba.Yalnızca mavi mi babalar? Başka renkleri yok mu?Olmaz mı? “İnsan kısım kısım yer damar damar/İnsan sevdiğinde kemlik mi arar?” dediği gibi türkünün, kemlik, kötülük demek bu arada, babalar da renk renk, bazıları da rengahenk! Kahverengisi var, hakisi var, grisi, yeşili, laciverdi, kırmızısı, sarısı, turuncusu, her rengi var, melezleri de var tabii her renkten biraz olmak üzere. Kitapta biraz söz ettim bundan, babamın sanayi çarşısından arkadaşı köfteci Mehmet amca kırmızı bir baba olmalı sözgelimi..."TÜRKİYE ESKİŞEHİR OLSUN"Babanıza söyleme şansınız oldu mu onun renginin mavi olduğunu?Onun için birkaç yazı yazmıştım, onları okudu tabii gazetelerde, dergilerde, o zaman biraz mahcup mavi olmuştu, anımsıyorum. En büyük üzüntüm bu kitabı çok geç yazmış olmam, babamı yitireli tam 20 yıl oluyor. Keşke o varken yazabilseydim!İnsanın mavi bir babası olursa çocukluğu ne olur?Çok renkli olur! Çok sevinçli olur, dopdolu olur, unutulmaz olur, özlenir...Kitapta arka planda da Eskişehir’i anlatıyorsunuz. Eskişehir sizin için ne anlam ifade ediyor?“Türkiye, Eskişehir olsun!” diyecek kadar çok şeyi, her şeyi. İnsan gibi yaşamayı, kadınların, genç kızların özgürlüğünü, farklılıklara saygıyı, birlikte yaşama kültürünü, göçmen kültürünün her kente gerekli olduğunu, yetinmeyi, içinden nehir geçen şehirlerin yalın ve doğal güzelliğini, kardeşliği, aileyi, çocukluğu, gençliği ve tabii Eskişehirspor’umuzu!Mavi biraz da şiirin rengi, diyorsunuz. Niçin böyle düşünüyorsunuz? Mavi yalnızca mavi değildir benim için. Her renkten biraz almış, mavi olmuştur. Yalnızca renklerden mi almıştır, hayır! Şiirden, sözcüklerden, iyilikten, şefkatten, adaletten, merhametten, aşktan...Ee şiir de bunlardan başka nedir zaten, mavidir, şiirdir, iyidir...www.murekkephaber.com
Röportaj
Yayınlanma: 07 Ocak 2023 - 09:51
Güncelleme: 07 Ocak 2023 - 10:25
Haydar Ergülen: Bazı babalar renk renk, bazıları da rengahenk
Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta Haydar Ergülen ile yeni kitabı "Şu Benim Mavi Babam"ı konuştuk.
Röportaj
07 Ocak 2023 - 09:51
Güncelleme: 07 Ocak 2023 - 10:25