Röportaj: Elif SoykanBeyhan Budak, bundan tam beş yıl önce "Mutlu Evliliğin Sırları" isimli videosu ile Youtube'a merhaba dedi. Bugün 1 milyondan fazla takipçi Beyhan Budak'ın Youtube kanalına abone. Videoları milyonlarca izlenme sayısına sahip.İlköğretim ve lise eğitimini Ankara'da tamamlayan Beyhan Budak, İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra tekrar Ankara'ya döndü. Ankara'da özel bir klinikte çalışan Beyhan Budak, daha sonra Ankara Gazi Üniversitesinde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde yüksek lisans yaptı. Şu anda kurucusu olduğu Fenomen Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim merkezinde psikoterapi, psikolojik danışmanlık ve kurumlara eğitim hizmeti veriyor.İlk olarak 'Kendine İyi Davran Güzel İnsan' kitabı ile yazarlık serüveni başlayan Beyhan Budak, geçtiğimiz aylarda raflardaki yerini alan 'Senin Suçun Değil' okuru yeniden selamladı.Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta beyhan budak ile bir söyleşi gerçekleştirdik.Sizi geniş kitleler ilk olarak Youtube üzerinden tanıdı. Instagram’da da hatırı sayılır bir takipçi sayısına sahipsiniz. Kendi kliniği olan bir psikolog olarak sosyal medyada bu kimliğinizle paylaşım yapma motivasyonunuz ne oldu? Sosyal medyaya ilk girdiğinizde bu kadar büyük bir kitle tarafından takip edileceğinizi düşünmüş müydünüz?YouTube’da videolar yayınlamaya başladım ilk olarak. Amacım sadece psikoloğa gidemeyen ve psikolojik bilgilere ulaşmakta zorlanan insanlara ulaşmaktı. Benim videolara başladığım zamanda bugün anladığımız anlamda fenomenlik kavramı yoktu. Birçok insan psikoloğa gitmek konusunda çok kaygılıydı. Hala da öyle sayılabilir; bana farklı gözle bakarlar, beni yargılarlar gibi ön yargılardan dolayı insanlar yardım almaktan çekiniyorlar. Benim videolarım burada devreye girsin istedim: İnsanlar yaşadıkları problemlerde yalnız olmadıklarını bilsinler, gerektiği zamanlarda her insanın yardım almasının aynen fiziksel rahatsızlıklarda olduğu gibi çok normal olduğunu bilsinler istedim. Amacım bizim insanımızın yaşadığı sorunlara gerçekçi bir yaklaşımla yardımcı olmak.İlk olarak 'Kendine İyi Davran Güzel İnsan' kitabınız yayımlandı. Çok geniş kitlelere ulaştı. Şimdi de 'Senin Suçun Değil' kitabınız yayımlandı. Peki, yeni bir kitap yazma motivasyonunuz neydi? Daha önceden de yazan biri miydiniz?Çok eski zamanlarımdan bu yana yazma hayalim vardı. Lise dönemimde Rus edebiyatını hatmederken, zihnimin bir köşesinde hep, acaba bir gün ben de böyle yazabilir miyim sorusu vardı. Üniversite bitti, yıllar yılları kovaladı, ancak yazmam için insanları yeterince tanımam gerekiyordu. Psikoterapi seanslarına devam ederken, insan ruhunun labirentlerini keşfederken artık yazmam gerek dedim. Çünkü aynen videoları paylaşırken olduğu gibi, kitabın da psikoloğa gidemeyenler için faydası olacağına inanıyordum. Kendine İyi Davran bu bakış açısıyla ortaya çıktı. Sonraki süreçte, birçok insanın yaşadığı psikolojik problemler ve hatta geçmişte başına gelen travmalar için bile kendini suçladığını uzun zamandır fark ediyordum. Senin Suçun Değil bu noktada ortaya çıktı. Geçmişinde yaşadığın, senin kontrolünde olmayan ancak hayatını etkileyen olaylar senin suçun değil demek istedim okuyuculara.Lise dönemimde de hikayeler yazardım. Bunları kimseyle paylaşmadım, kendim için yazıyordum, benim için bir nevi terapi etkisi yapıyordu yazmak. Sonraki dönemde de kendi bloğumda deneme tarzı yazılar yayınladım bir süre.İkinci kitabınızla ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?İlginç bir şekilde okumaktan korktuğunu söyleyen birçok kişiden mesaj aldım. Tam olarak ifade edilmese de, dünyada ve bizim ülkemizde birçok insanın geçmişinde çok ciddi travmalar mevcut. Bu kitap insanlara travmaları ile yüzleşmesi için bir fırsat sunuyor, ancak bu yüzleşme aynı zamanda cesaret gerektiren bir şey. Bu kitabı okumak da bu cesareti gerektiriyor. Bir diğer geri bildirim de, bugün yaşadıkları sorunların geçmişteki kökenlerini keşfeden insanlardan. Eğer günümüzde kökenini ve anlamını keşfedemediğiniz psikolojik örüntüler mevcutsa bunların ana kaynağı çocukluk çağı yaşantılarınızda olabilir. İşte “Senin Suçun Değil” bu noktada ciddi bir farkındalık sunuyor insanlara.Kendimizi tanıma ve gerçekleştirme yolculuğumuzda en önemli yere sahip olan unsurlar nelerdir? İlk başta içinde yetiştiğimiz aile ve toplum geliyor aklımıza. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İnsan dünyaya geldiği zaman kendisi hakkında çok fazla fikre sahip değil, hatta kendisinin diğer insanlardan farkının ayrımında bile değil. Ham bir malzeme gibi geliyoruz dünyaya. İşte bu ham malzemenin nasıl işlendiği şu an nasıl birisi olduğumuzu belirleyen en önemli faktörlerden. İlk olarak bizi yetiştiren anne babamızın bize yaklaşımı nasıl birisi olduğumuz, hangi psikolojik problemleri yaşadığımız konusunda en önemli faktör. Çok iyi bir ham madde, ehil olmayan ellerde ciddi sorunlar yaşayan bir insana dönüşebiliyor. Sonraki aşamada ise ailemizin dışına çıktığımız zaman yaşadığımız olumlu ve olumsuz olaylar bizim şu an yaşadığımız sorunların belirleyicisi olabiliyor. Yetişkinlik döneminde karşılaştığımız psikolojik problemlerin önemli bir kısmı çocukluk çağı yaşantılarından kaynaklanıyor. Bu sebeple kişinin kendi sorunlarının kaynağını fark edebilme çok önemli.Hepimiz geçmişin yüklerini taşıyoruz ve gerçekten geçmişin bizi şekillendirici bir etkisi var. Kitabınızın son bölümünde geçmişin hasarlarını onarmak diye bir bölüm var. Geçmişteki tüm hasarlarımızı tam anlamıyla onarabilmemiz mümkün müdür?Biraz önce de söylediğim gibi geçmiş çok önemli. Geçmişteki olumsuz yaşantıların etkisinden tamamen kurtulmak mümkün değil maalesef. Bu durumu şöyle bir örnekle açıklayabilirim: Geçmişte geçirilen ameliyatın izinin olduğu yerde daimi bir acı var ve bu acıdan dolayı siz normalde yapabileceğiniz şeyleri bile yapamıyorsunuz. İşte geçmişin yükleri böyle bir acıya neden oluyorsa, günlük akışı bozuyorsa bu acı için yapılacak şeyler vardır. Bu acıyı hafifletmek mümkün. Ancak ameliyat izinin geçmesi mümkün değildir. Bir şey yaşanınca artık hep yaşanmış oluyor.İleride yazmaya devam edeceğinizi biliyoruz. Peki, kurgu bir eserde de sizin adınızı görebilecek miyiz? Yazar kimliğinizle ilgili gelecek hedefleriniz nelerdir?Uzun zamandır aklımda olan bir kurgu var, yavaş yavaş çalışıyorum üzerinde. Adım adım ilerlemek istiyorum yazmak konusunda. Hala kendimi yazar olarak tanımlayamıyorum; henüz zamanımın olduğunu düşünüyorum bu unvan için. Ama hayatımın geri kalanında yazmanın daimi bir mesai oluşturduğunu hissediyorum. Zamanımın yettiğince yazmak, anlatmak ve hikayeler paylaşmak istiyorum.
Röportaj
Yayınlanma: 04 Ağustos 2020 - 20:58
Beyhan Budak: Bu kitap, insanlara travmaları ile yüzleşmesi için bir fırsat sunuyor
Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta Beyhan Budak ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Röportaj
04 Ağustos 2020 - 20:58