Nilgün Çelik yazdı
Michael Easter, Nevada Üniversitesinde insan davranışları üzerine araştırmalar yapan, seminerler veren Amerikalı bir profesör. İnsana neyin iyi geldiğini, nelerden uzak durmamız gerektiğini ve tam bu anda tepkilerimizin nasıl olduğunu, anlamlandıramadığımız tepkilerimizin bir açıklamasının olup olmadığının peşine düşüyor. İstatistiklere göre bu kıtlık döngüsü her 30 saniyede bir can atmaktadır. (s,145) Michael Easter’in insanoğlunun ensesinde sürekli yaşayan tehlikeyi anlamaya ve anlatmaya çalıştığı bu konu özellikle ülkemizde çok ihtiyaç duyduğumuz bir alan.
Çok fazla şeye sahip olduğumuz halde neden alışveriş yapmaya devam ediyoruz? Zaten sarhoşken neden daha da içmeye devam ediyoruz? Bizi mutsuz hissettirdiği halde neden sosyal medyada geziniyoruz? Ekranın ötesinde daha anlamlı bir hayatın bizi teğet geçtiğini fark ettiğimizde bile neden sürekli televizyon izliyoruz, neden takılıp kalıyoruz? Pişmanlık duyduğumuz halde neden aynı şeyi tekrarlamak zorunda hissediyoruz? (s,11)
İşte tüm bunların “kıtlık” duygusuyla ortaya çıktığının altını çiziyor Michael Easter, Kıtlık Beyni adlı eserinde. Kişisel gelişim kategorisinde sınıflanan kitap sadece teorik bilgilerle değil yaşanmış gerçek zamanın bir nevi güncenin araştırmalarla, akademik bilgilerle harmanlanmış hali. Michael Easter, kitabın ana temasını tüketimin kıtlık bilincinin ve kumarın merkezi Las Vegas’tan çıkarak Bağdat’ta gerçek olaylar, kişiler ve topluluklar üzerinden inceleyerek okuruna sunuyor.
Son dönemde kişisel gelişim kitapların sadece teorik bilgilerden çıkarak, kurgu ya da anı / güncelerle sunulmasının kitabı daha okunur daha gerçekçi kıldığını söylemeliyim. Kıtlık Beyni bu tür içinde önemli bir kitap.
Eser, ilgi çekici on bir bölümden oluşuyor. Kıtlık döngüsünün ne olduğu, bizi kendine nasıl bağladığı, bundan nasıl kurtulacağımızı ayrı ayrı bölümlerde anlatmış. Her bölüm ayrıntılarıyla tek tek incelemeye değer. Bu döngünün bizi nasıl ve nelerle içine aldığı ilginç. Sosyal medyanın bu konuda eline kimsenin su dökemediği gerçeği, e-postaların bile bu döngüye katkısı, finans, mobil kumar, çöpçatanlık sitelerinin ve hatta haberlerin kıtlık bilincine katkısı oldukça ilginç başlıklardan. Teknolojik ürünler, söz konusu olgudan kaçarken yeniden ve derinden saplandığımızın tespiti de bilinçli bir ekonomik sorun. Buna sadece kişilerin serbestliği değil kurumların da pazarlama yöntemlerinin etkisi yine Mıchael Easter’in tespitlerinden. Sonsöz bölümünde Şimdi Ne Yapıyoruz? diye soruyor yazar. Kıtlık döngüsünün bolluk döngüsüne nasıl çevireceğimizin altını çiziyor. Yeni yerler keşfetmenin, hobileri değiştirmenin buna katkı sunacağını, kendimizi kıtlık döngüsüne girmeden nasıl koruyacağımızı özetliyor.
“Kendimiz ve niyetlerimiz hakkında daha zor sorular sorduğumuz ve cevapların bize rehberlik etmesine izin verdiğimiz müphem bir uçuruma dalmak ilk başta rahatsız edici, sinir bozucu ve bazen de karanlık olabilir. Ancak bu belirsizliği gidermeye istekli olmak ve tüm zorluklara rağmen sebat edecek gücü bulmak hayata gerçek anlamını kazandıran şeydir.” (s,304)
Eksik Parça Yayınlarından çıkan Kıtlık Beyni, sadece merak edenleri değil akademisyenlerin de ilgilendireceği kanısındayım.