Suat Ayhan yazdı“Sevgilim, ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim.Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara,Hayatımız geçiyor gözlerimiz önündenÇıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz…” (C. Süreya)Cemal Süreya, “İkinci yeni şiiri” hareketinin önde gelen usta şairlerden biri.Her mısrasında yoğun bir duyguyu işleyen, gerçek ve düşleri bir potada eritip özgün bir şiir dili kuran, her daim şiir yıllıklarında, antolojilerde yaşarlığını korumuş, Modern Türk şiiri denince ismi hemen akla gelen şair.Peki, şair kimliğinin yanında Cemal Süreya’nın düzyazılarını, bunların en güzeli olan mektuplarını okuduk mu?Aşkı en güzel bir şekilde işleyen o güzelim mektupları, “Onüç Günün Mektupları”nı…Hastanede ölümcül bir hastalığa yakalanan sevgilisine yaşam umudunu aşılayan on üç gün aralıksız yazan, derin bir kişiliğin, hümanist bir şairin duygu dolu, hüzün kokan mektuplarını…Cemal Süreya, “On Üç Günün Mektupları”nı hastanede yatan sevgilisine on üç gün aralıksız yazar. Hem de gündelik yaşamın eziyetleri içinde. Cemal Süreya’nın bu on üç aşk mektubundan birini, belki de en güzelini sizinle paylaşmak istedim. Mektubu okuyalım ve şiirimizin kilometre taşlarından Cemal Süreya’nın mektubundaki o duygu dolu dünyasına dalalım: 14 Temmuz 1972Düşünüyorum da aşk sözcüğünü de biraz eksik buluyorum şu senlen ben arasındaki ilişkiye. Daha büyük, daha sağlam bu bizimki. Aşk onun içinde sadece bir kısım galiba. Ötesinde aşkla birlikte, ama yer yer, zaman zaman onu aşan başka duygular, başka esriklikler, başka baş dönmeleri de var bizde. Seni seviyorum ve senin için her şeyim. Beni seviyorsun ve benim için her şeysin. Bir insan için şu kısa hayatta bundan daha büyük ne olabilir ki. Acaba Mecnun Leyla’yı elde edip onunla evlenseydi, Ferhat Şirin’e kavuşsaydı, aradan bu kadar yıl geçtikten sonra bizim birbirimize olduğumuz gibi tutkun olabilir miydi? Yangın olabilir miydi? Sen ne dersin buna?***Şimdi Gümrük’teyim. Saat 12.15. Nahit Eruz odasında yok. Yemeğe çıkmıştır belki de. Ben de oturdum, sana bu satırları yazıyorum orda. Karşıda bir turist vapurunun güvertesinde yolcular güneşleniyorlar. Galiba bir de yüzme havuzu var güvertede. Biz de gelecek yıl bir kampa gider bol bol denize gireriz. Memo da denize girecek daha elverişli bir yaşa gelmiş olur o zaman.***Madam, aldığım biberleri güzelce kızarttı. Optalidon ve pil de aldım. Beyaz çizgili giysin de çantamda. İçim titrer senin istediğin bir şeyi yerine getirirken. *** İçim titrerPiliçleri kestim. Hepsini temizledim. İkisini buzluğa attım. Birini bu akşam bizim hayduda yedireceğim.”Annem nerde?” diye soruyor sık sık. “Annem nerde?” “Annen hastanede, iyileşip gelecek.” “Ben gidip bütün iğneleri kırcam.” “Aferin, oğlum Nice’lerde çok uslu durdun, çok beğendim seni.” “Çok mu hoşuna gitti?” “Çok hoşuma gitti.”***Piliçlerin içlerini de kendim temizledim. Zor olmadı. Yalnız banyodaki pisliği temizlemek gerçekten zor oldu. Ama fay, omo derken, sonunda bu işin de üstesinden geldim. Piliçlerin ikisi fena değil boy posça; biri bir güvercin kadar. Onu Memo yiyecek. Piliçleri temizlerken güzel güzel bir yöntem de buldum.***Sevgilim***Hayat uzun değil sevgilim. Güzel geçirmeliyiz hayatımızı. Elif de gelmeli. Elif her şeyiyle sana benzemeli. Yaşlı günlerimizde bize bir kaşık su verir. Memo da ekmek ve tuz geçirir. Senin en çok sevdiğim yanlarından biri de, sokakta yaşlı ve anlaşmış bir çift gördüğün zaman duygulanmandır. Ne güzel duygudur o. Ben de öyleyim.Hayat için şöyle iki dize kalmış aklımda. Yabancı bir şairden: “Hayat kısadır kuzucuklarım Yine de uzundur kuzucuklarım.” Severim ben bu iki dizeyi. İsterim, sen de seversin. *** Evet, kuzucuğum, yine de uzundur hayat. *** Senede bir gün.“Senede her gün” diye okursun bu şarkının bir kısmını sen.Sana rastladığım gün susuzdum, yalnızdımBir çırpıda içtim gözlerini.***Özlem, özlem!***“Ben ta senin yanında dahi hasretem sana” (Rabia Hatun)*** Bir de şeyini severim: kızınca işe sarılırsın dört elle.***Memo. Ne güzel çocuğumuz var. Elif daha güzel olacak. Sesi de güzel olur mutlaka. Çünkü sen. Sen ne can kadınsındır sen. Kirpiklerin ucuyla şarkı söylersin. Buram buram tütersin Cemal Süreya’nın yüreğinde. Sen yanımda ol, gam kasavet çeker gider. Türkülenirim. Mutluluk gelir ılım ılım. Sevda sözlerinin bini bir para.***Arpaçay’a gidelim, Munzur dağlarına gidelim. Her yere de gidilmez ki.***Zuhal, arkadaşım!***Bencileyin garip kişi seni seviyor. Ama sen verilen yemekleri yemiyorsun yine. Yersen, “ben sana teşekkür ederim.”***Başka nasılsın (Cemal Süreya)
Edebiyat
Yayınlanma: 06 Şubat 2017 - 14:49
Güncelleme: 06 Şubat 2017 - 15:02
Cemal Süreya ve On Üç Günün Mektupları
"Şair kimliğinin yanında Cemal Süreya’nın düzyazılarını, bunların en güzeli olan mektuplarını okuduk mu? Aşkı en güzel bir şekilde işleyen o güzelim mektupları, “Onüç Günün Mektupları”nı…"
Edebiyat
06 Şubat 2017 - 14:49
Güncelleme: 06 Şubat 2017 - 15:02