Yusuf Çifci yazdı
Bir hafta sonu yatakta dönerken nicedir ertelediğim İran gezisine gitmeye karar veriyorum. Gözler mahmur, rüya ile hayal aynı anda zihnime hükmediyor. Uyandığımda maillerimde gecenin bir vakti aldığım İran biletlerini görüyorum. Ne rüya ne de hayal, apaçık gerçek. Üstelik İran’a dair zihnimde sadece medyadan duyduklarım var. Kimle gideceğim peki? Tek başıma… Ailem, arkadaşlarım kafayı yediğime dair deliller sunuyorlar. Kimseye aldırmıyorum. Nerede kalacağım peki? Hemen Couchsurfing’te oraya buraya mesajlar atıyorum. Şaşırtıcı bir şekilde dönüşler alıyorum. Tahran, İsfahan, Yezd ve Şiraz rotası çiziyorum ve her şehirde yanlarında kalacak dostlar ayarlıyorum. Diğer şehirler başka yazıların konusu, önce Yezd’den başlamalıyım.

Tahran’da, İsfahan’da aklımda sadece yezd şehri var. Bir an önce günler geçsin ve hemen Yezd’e varmalıyım diye düşünmeden edemiyorum.
İsfahan’dan yaklaşık 8 saatlik bir yolculuk sonunda varıyorum Yezd’e. Yanlış hatırlamıyorsam 160 tümen (2021 Temmuz) tutan bir yolculuk bu. Konforlu bir yolculuk mu? Pek de değil; ama bu yolun sonunda Yezd var.
Sabah 06.00 gibi otogara vardığımda önce gözlerime inanamıyorum. Burası bir otogardan ziyade saraya benziyor. Hem uyku sersemliği hem de inanamamaktan kaynaklı olarak gözlerimi ovuşturuyorum. Hayır, burası bir otogar olamaz.

İran’ın Uber’i olan Snapp uygulamasından bir araç çağırıp şehir merkezine yol alıyorum. Beni şehir merkezinde Couchsurfing’ten arkadaşım Muhammet karşılayacak. Muhammet’i beklerken etrafta açık bir kafe arıyorum ama bulmak nafile. Hiç bilmediğim bir şehirde yaklaşık bir saat yürüyorum ve en sonunda açık bir yer buluyorum. Burada kahve içerken kafede oturanların dikkatini çekmiş olmalıyım ki nereli olduğumu soruyorlar. Türkiyeli olduğumu söyleyince ilgileri daha da artıyor. Çalan şarkı hemen İbrahim Tatlıses’ten Mavi Mavi’ye dönüyor. Humeyni’ye beddua edilip konu Rıza Pehlevi ile Atatürk’ün dostluğuna geliyor. Sonra bir ah çekiliyor ama öyle böyle değil.
Yezd Nerede?
Yezd, İran’ın tam da ortasında kalan bir şehir. Etrafı çöllerle çevrili. Moğol istilasında bile Moğolların dikkatini çekmiyor ve istila sırasında farklı şehirlerde yaşayan insanlar buraya sığınıyorlar. Şehir, Sasani hükümdarı Yazdegerd’den adını alıyor. Eldeki kaynaklar şehrin en az 3000 yıllık bir geçmişi olduğunu ortaya koyuyor. Klasik İran gezi rotasında Tahran ve İsfahan’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor.

Şehir, turistik yanının dışında İran’ın tekstil merkezi olarak biliyor. Bunun haricinde Yezd seramikleri ile de ünlü bir şehir. Tabak, bardak en çok üretilen seramik ürünleri. Ayrıca İran için çok önemli olan halı ve kilim dokumacılığı da bu şehir için oldukça önemli. Tabii, bir de tatlıları var. İran’ın en önemli tatlı üretim merkezi burası. Pek çok tatlı çeşidi ile bu şehir turistlerin gönlünde taht kurmuş durumda. Her tarafta tatlıcı dükkânları var. Pasta kokuları yükseliyor şehirden. Hatta yanlış görmemişsem baklavaya benzer tatlılar bile var.
Kerpiçten Yapılmış Evler, Dar Sokaklar
Yezd’in tarihi evleri kerpiçten yapılmış. Hani yazının başında da dediğim gibi her şeyin ve her yerin kum olduğu bu şehirde kerpiçten yapılmış ve kumla bütünleşmiş evler karşılıyor sizi. Ben bu evleri Harran’daki evlere benzettim. Evlerde “badgir” adı verilen ve binlerce yıldır klima işlevi gören bir çeşit bacalar yapılmış. Bu bacalar sayesinde oldukça sıcak geçen yaz aylarında insanlar serinleme imkânı buluyorlar. Bu badgirler günümüzde hala aynı işlevde kullanılıyor. Çok sıcak bir havada bile badgirin altına geçerseniz püfür püfür esen rüzgârın teninize temas ettiğine şahit olabilirsiniz.

Ayrıca sokaklar sadece bir insanın geçebileceği genişlikte yapılmış. Bunun nedenini dostum Muhammet’e sorduğumda Muhammet bunun nedeninin kışın soğuktan korunmak olduğunu söylüyor. Bu arada yine aynı dostum sokaklara “uzlaşma” sokağı adı verildiğini ve dargın olan insanların bu tek kişilik sokakta karşı karşıya kalıp sorunlarını çözmelerinin amaçlandığını söyledi. Tabii, bu sadece bir söylenti de olabilir.
Yezd ve Zerdüştlük
İran bilindiği üzere 1979’taki İslam Devrimi’nden beridir şeriatla yönetilen bir ülke. Bunun yanında özellikle Yezd şehrinde sayıları az da olsa Zerdüşt olan insanlar bulunuyor. Zaten Yezd şehri de günümüzde Zerdüştlüğün merkezi konumunda. Peki, şeriatla yönetilen bir ülke bu inanca niçin müdahale etmiyor? İranlıların ataları Persler, İslamiyet’ten önce Zerdüştük dinini benimsedikleri için İranlılar günümüzde hala Zerdüşt olan insanlara da saygı duyuyorlar. Türkler ve Şamanizm gibi düşünebiliriz bunu. Bu arada tıpkı Şamanlar gibi Zerdüşt olan İranlıların sayısı pek de fazla değil. Buna rağmen Yezd, zerdüştlük inancının merkezî.

Zerdüştlük bundan 3500 yıl önce Zerdüşt tarafından kuruluyor. Bu din dünyanın ilk tek tanrılı dini olarak biliniyor. Bu din de tıpkı İslamiyet gibi öldükten sonra dirilme inancına sahip. Zerdüştler öldükten sonra Ahura Mazda’nın huzurunda sorguya çekileceklerine inanıyorlar.
Zerdüştler, doğal elementler olan hava, su, toprak ve ateşi kutsal olarak görürler. Bu yüzden de bu elementleri kirletmekten kaçınırlar. Bilinenin aksine Zerdüştler ateşe tapmaz, sadece ateşi yüceltir. Ateşe bir çeşit kıble görevi yüklerler. İbadetlerini ateşe karşı yaparlar. Tabii, sadece ateş değil aynı zamanda aydınlık ve Güneş de ibadet yönü olarak kullanılabilir bu dinde.
Aslında Zerdüştlük bir din olsa da Budizm gibi felsefi yönünün ağır bastığı bir inanç sistemi olarak bakmak belki bu dini anlamak için daha kolay bir yöntem olarak seçilebilir. Zerdüştlüğün özünde iyilik ve kötülüğün mücadelesi yatar.
Yezd’de 1500 Yıldır Hiç Sönmeyen Bir Ateş: yezd ateş tapınağı (Ateşgede)
Az önce de söylediğim gibi dört element Zerdüştler için çok önemli. Bu dört element içerisinde ibadet ederken kıble işlevi gören ateş en başta geliyor. Yezd şehrinde Zerdüştler için çok önemli bir yeri olan ve Zerdüştlerin Ateşgede dedikleri Ateş Tapınağı yer alıyor.

Dünya üzerinde üç büyük ateşgâh bulunuyor. Bunlardan bir diğerini geçmiş yıllarda Ali İzzet Keçeci “Zerdüştlüğün kadim tapınağı: Bakü Ateşgahı” başlığı ile Mürekkep Haber takipçileri ile paylaşmıştı.
Yezd Ateş Tapınağı’nda da diğer ateşgâhlarda olduğu binlerce yıldır sönmeyen bir ateş bulunuyor. Yezd Ateş Tapınağı’ndaki ateş MS 470 yılından beridir hiç sönmemiş. Peki, bu ateş nasıl sönmüyor? Görevli rahipler bu ateşi beslemek ve hiç sönmemesi için badem veya kayısı odunları kullanıyorlar. Bakü Ateşgahı’ndaki ateş açık bir alanda bulunurken Yezd Ateş Tapınağı’ndaki ateş açık bir alanda değil, bir camın ardında bulunuyor. Gelen ziyaretçiler ateşi camın arkasından görebiliyorlar.
Ayrıca bu ateşgâhta minik bir müze de bulunuyor. Müzede Zerdüşt’ün büyük boy tablosu ve Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan Avesta’dan ayetler duvarları süslüyor.

Yezd sessizlik kuleleri (Dakhme)
Yezd’de en merak ettiğim yerlerin başında Sessizlik Kuleleri geliyordu. Yol arkadaşım Muhammet sıcak havada yürümeyi sevmediği için kulelere tek başıma tırmanmak zorunda kaldım.

Sessizlik Kuleleri yine Zerdüşt geleneğinin bir parçası olarak ortaya çıkmış. Az önce de söylediğim gibi doğal elementler Zerdüştler için kutsal kabul edilir. Kutsal elementlerden biri olan toprak da Zerdüştler için oldukça önemlidir.

Zerdüştler, İslamiyet’te olduğu gibi ölüleri toprağa gömmezler. Bunun nedeni insan bedeni ile toprağı kirletmek istememeleridir. Peki, ölülerini ne yaparlar Zerdüştler? Zerdüştler, Sessizlik Kuleleri adı verilen ve şehir merkezinden oldukça uzakta yer alan kulelerde üstü açık bir şekilde ölülerini bırakırlar. Etrafı çöllerle çevrili ve iki kuleden oluşan bu yerde bir süre sonra akbabalar ya da diğer yırtıcı kuşlar ölüleri yemeye başlar. Kalan kemikleri ise bir görevli kulenin ortasındaki çukura süpürür.

1970 yılına kadar bu gelenek faalmiş ama son yıllarda artık Zerdüştler de ölülerini toprağa gömüyorlarmış.

Sessizlik Kuleleri birbirine paralel iki tepeye iki tane olarak inşa edilmiş. Özellikle yaz aylarında gitmişseniz tırmanmak oldukça zor. Her ikisine de çıkmak zorunda değilsiniz, çünkü her ikisi de birbirine benziyor. Şu an müze olan Sessizlik Kuleleri’ne giriş için 100 tümen alınıyor (Temmuz 2021).

Yezd Şehrinde Gezilecek Yerler
Yezd başlı başına bir müzeyi andıran bir şehir. Ne yana baksanız büyüleniyorsunuz. Klasik Yezd evleri, Yezd Ateş Tapınağı ve Sessizlik Kuleleri dışında Yezd şehrinde bence özellikle görülmesi gereken yerler şöyle:
1- Mescid-i Cuma
2- Emir Çakmak Kompleksi
3- Su Müzesi
4- Piton Müzesi
www.murekkephaber.com
Bir hafta sonu yatakta dönerken nicedir ertelediğim İran gezisine gitmeye karar veriyorum. Gözler mahmur, rüya ile hayal aynı anda zihnime hükmediyor. Uyandığımda maillerimde gecenin bir vakti aldığım İran biletlerini görüyorum. Ne rüya ne de hayal, apaçık gerçek. Üstelik İran’a dair zihnimde sadece medyadan duyduklarım var. Kimle gideceğim peki? Tek başıma… Ailem, arkadaşlarım kafayı yediğime dair deliller sunuyorlar. Kimseye aldırmıyorum. Nerede kalacağım peki? Hemen Couchsurfing’te oraya buraya mesajlar atıyorum. Şaşırtıcı bir şekilde dönüşler alıyorum. Tahran, İsfahan, Yezd ve Şiraz rotası çiziyorum ve her şehirde yanlarında kalacak dostlar ayarlıyorum. Diğer şehirler başka yazıların konusu, önce Yezd’den başlamalıyım.

Tahran’da, İsfahan’da aklımda sadece yezd şehri var. Bir an önce günler geçsin ve hemen Yezd’e varmalıyım diye düşünmeden edemiyorum.
İsfahan’dan yaklaşık 8 saatlik bir yolculuk sonunda varıyorum Yezd’e. Yanlış hatırlamıyorsam 160 tümen (2021 Temmuz) tutan bir yolculuk bu. Konforlu bir yolculuk mu? Pek de değil; ama bu yolun sonunda Yezd var.
Sabah 06.00 gibi otogara vardığımda önce gözlerime inanamıyorum. Burası bir otogardan ziyade saraya benziyor. Hem uyku sersemliği hem de inanamamaktan kaynaklı olarak gözlerimi ovuşturuyorum. Hayır, burası bir otogar olamaz.

İran’ın Uber’i olan Snapp uygulamasından bir araç çağırıp şehir merkezine yol alıyorum. Beni şehir merkezinde Couchsurfing’ten arkadaşım Muhammet karşılayacak. Muhammet’i beklerken etrafta açık bir kafe arıyorum ama bulmak nafile. Hiç bilmediğim bir şehirde yaklaşık bir saat yürüyorum ve en sonunda açık bir yer buluyorum. Burada kahve içerken kafede oturanların dikkatini çekmiş olmalıyım ki nereli olduğumu soruyorlar. Türkiyeli olduğumu söyleyince ilgileri daha da artıyor. Çalan şarkı hemen İbrahim Tatlıses’ten Mavi Mavi’ye dönüyor. Humeyni’ye beddua edilip konu Rıza Pehlevi ile Atatürk’ün dostluğuna geliyor. Sonra bir ah çekiliyor ama öyle böyle değil.
Yezd Nerede?
Yezd, İran’ın tam da ortasında kalan bir şehir. Etrafı çöllerle çevrili. Moğol istilasında bile Moğolların dikkatini çekmiyor ve istila sırasında farklı şehirlerde yaşayan insanlar buraya sığınıyorlar. Şehir, Sasani hükümdarı Yazdegerd’den adını alıyor. Eldeki kaynaklar şehrin en az 3000 yıllık bir geçmişi olduğunu ortaya koyuyor. Klasik İran gezi rotasında Tahran ve İsfahan’dan sonra üçüncü sırada yer alıyor.

Şehir, turistik yanının dışında İran’ın tekstil merkezi olarak biliyor. Bunun haricinde Yezd seramikleri ile de ünlü bir şehir. Tabak, bardak en çok üretilen seramik ürünleri. Ayrıca İran için çok önemli olan halı ve kilim dokumacılığı da bu şehir için oldukça önemli. Tabii, bir de tatlıları var. İran’ın en önemli tatlı üretim merkezi burası. Pek çok tatlı çeşidi ile bu şehir turistlerin gönlünde taht kurmuş durumda. Her tarafta tatlıcı dükkânları var. Pasta kokuları yükseliyor şehirden. Hatta yanlış görmemişsem baklavaya benzer tatlılar bile var.
Kerpiçten Yapılmış Evler, Dar Sokaklar
Yezd’in tarihi evleri kerpiçten yapılmış. Hani yazının başında da dediğim gibi her şeyin ve her yerin kum olduğu bu şehirde kerpiçten yapılmış ve kumla bütünleşmiş evler karşılıyor sizi. Ben bu evleri Harran’daki evlere benzettim. Evlerde “badgir” adı verilen ve binlerce yıldır klima işlevi gören bir çeşit bacalar yapılmış. Bu bacalar sayesinde oldukça sıcak geçen yaz aylarında insanlar serinleme imkânı buluyorlar. Bu badgirler günümüzde hala aynı işlevde kullanılıyor. Çok sıcak bir havada bile badgirin altına geçerseniz püfür püfür esen rüzgârın teninize temas ettiğine şahit olabilirsiniz.

Ayrıca sokaklar sadece bir insanın geçebileceği genişlikte yapılmış. Bunun nedenini dostum Muhammet’e sorduğumda Muhammet bunun nedeninin kışın soğuktan korunmak olduğunu söylüyor. Bu arada yine aynı dostum sokaklara “uzlaşma” sokağı adı verildiğini ve dargın olan insanların bu tek kişilik sokakta karşı karşıya kalıp sorunlarını çözmelerinin amaçlandığını söyledi. Tabii, bu sadece bir söylenti de olabilir.
Yezd ve Zerdüştlük
İran bilindiği üzere 1979’taki İslam Devrimi’nden beridir şeriatla yönetilen bir ülke. Bunun yanında özellikle Yezd şehrinde sayıları az da olsa Zerdüşt olan insanlar bulunuyor. Zaten Yezd şehri de günümüzde Zerdüştlüğün merkezi konumunda. Peki, şeriatla yönetilen bir ülke bu inanca niçin müdahale etmiyor? İranlıların ataları Persler, İslamiyet’ten önce Zerdüştük dinini benimsedikleri için İranlılar günümüzde hala Zerdüşt olan insanlara da saygı duyuyorlar. Türkler ve Şamanizm gibi düşünebiliriz bunu. Bu arada tıpkı Şamanlar gibi Zerdüşt olan İranlıların sayısı pek de fazla değil. Buna rağmen Yezd, zerdüştlük inancının merkezî.

Zerdüştlük bundan 3500 yıl önce Zerdüşt tarafından kuruluyor. Bu din dünyanın ilk tek tanrılı dini olarak biliniyor. Bu din de tıpkı İslamiyet gibi öldükten sonra dirilme inancına sahip. Zerdüştler öldükten sonra Ahura Mazda’nın huzurunda sorguya çekileceklerine inanıyorlar.
Zerdüştler, doğal elementler olan hava, su, toprak ve ateşi kutsal olarak görürler. Bu yüzden de bu elementleri kirletmekten kaçınırlar. Bilinenin aksine Zerdüştler ateşe tapmaz, sadece ateşi yüceltir. Ateşe bir çeşit kıble görevi yüklerler. İbadetlerini ateşe karşı yaparlar. Tabii, sadece ateş değil aynı zamanda aydınlık ve Güneş de ibadet yönü olarak kullanılabilir bu dinde.
Aslında Zerdüştlük bir din olsa da Budizm gibi felsefi yönünün ağır bastığı bir inanç sistemi olarak bakmak belki bu dini anlamak için daha kolay bir yöntem olarak seçilebilir. Zerdüştlüğün özünde iyilik ve kötülüğün mücadelesi yatar.
Yezd’de 1500 Yıldır Hiç Sönmeyen Bir Ateş: yezd ateş tapınağı (Ateşgede)
Az önce de söylediğim gibi dört element Zerdüştler için çok önemli. Bu dört element içerisinde ibadet ederken kıble işlevi gören ateş en başta geliyor. Yezd şehrinde Zerdüştler için çok önemli bir yeri olan ve Zerdüştlerin Ateşgede dedikleri Ateş Tapınağı yer alıyor.

Dünya üzerinde üç büyük ateşgâh bulunuyor. Bunlardan bir diğerini geçmiş yıllarda Ali İzzet Keçeci “Zerdüştlüğün kadim tapınağı: Bakü Ateşgahı” başlığı ile Mürekkep Haber takipçileri ile paylaşmıştı.
İLGİLİ HABER
Zerdüştlüğün kadim tapınağı: Bakü AteşgahıYezd Ateş Tapınağı’nda da diğer ateşgâhlarda olduğu binlerce yıldır sönmeyen bir ateş bulunuyor. Yezd Ateş Tapınağı’ndaki ateş MS 470 yılından beridir hiç sönmemiş. Peki, bu ateş nasıl sönmüyor? Görevli rahipler bu ateşi beslemek ve hiç sönmemesi için badem veya kayısı odunları kullanıyorlar. Bakü Ateşgahı’ndaki ateş açık bir alanda bulunurken Yezd Ateş Tapınağı’ndaki ateş açık bir alanda değil, bir camın ardında bulunuyor. Gelen ziyaretçiler ateşi camın arkasından görebiliyorlar.


Yezd sessizlik kuleleri (Dakhme)
Yezd’de en merak ettiğim yerlerin başında Sessizlik Kuleleri geliyordu. Yol arkadaşım Muhammet sıcak havada yürümeyi sevmediği için kulelere tek başıma tırmanmak zorunda kaldım.

Sessizlik Kuleleri yine Zerdüşt geleneğinin bir parçası olarak ortaya çıkmış. Az önce de söylediğim gibi doğal elementler Zerdüştler için kutsal kabul edilir. Kutsal elementlerden biri olan toprak da Zerdüştler için oldukça önemlidir.

Zerdüştler, İslamiyet’te olduğu gibi ölüleri toprağa gömmezler. Bunun nedeni insan bedeni ile toprağı kirletmek istememeleridir. Peki, ölülerini ne yaparlar Zerdüştler? Zerdüştler, Sessizlik Kuleleri adı verilen ve şehir merkezinden oldukça uzakta yer alan kulelerde üstü açık bir şekilde ölülerini bırakırlar. Etrafı çöllerle çevrili ve iki kuleden oluşan bu yerde bir süre sonra akbabalar ya da diğer yırtıcı kuşlar ölüleri yemeye başlar. Kalan kemikleri ise bir görevli kulenin ortasındaki çukura süpürür.

1970 yılına kadar bu gelenek faalmiş ama son yıllarda artık Zerdüştler de ölülerini toprağa gömüyorlarmış.

Sessizlik Kuleleri birbirine paralel iki tepeye iki tane olarak inşa edilmiş. Özellikle yaz aylarında gitmişseniz tırmanmak oldukça zor. Her ikisine de çıkmak zorunda değilsiniz, çünkü her ikisi de birbirine benziyor. Şu an müze olan Sessizlik Kuleleri’ne giriş için 100 tümen alınıyor (Temmuz 2021).

Yezd Şehrinde Gezilecek Yerler
Yezd başlı başına bir müzeyi andıran bir şehir. Ne yana baksanız büyüleniyorsunuz. Klasik Yezd evleri, Yezd Ateş Tapınağı ve Sessizlik Kuleleri dışında Yezd şehrinde bence özellikle görülmesi gereken yerler şöyle:
1- Mescid-i Cuma
2- Emir Çakmak Kompleksi
3- Su Müzesi
4- Piton Müzesi
www.murekkephaber.com