Eğitimci, yazar Hatice Demir, çocuklar için yazdığı ilk kitabında, okurlarını bir köy meydanına, yaşlı bir akasya ağacının gölgesine konuk ediyor. Duru ve yalın anlatımıyla dikkati çeken yazar, köyün geçmişinde saklı bir hikâyeyi, çocukların sevinçli, meraklı, renkli yaşamlarına katıyor. Türlü oyunlar oynayan çocukların neşeli seslerini duyulur kılan naif roman, sevgi, anlayış, yardımlaşma gibi insanı yücelten iyi duyguların değerini fısıldıyor.Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta yazar Hatice Demir ile ilk kitabı Akasya Meydanının Çocukları'nı konuştuk.
Akasya Meydanının Çocukları ilk kitabınız. Nereden çıktı kitap yazma fikri?
Ortaokul yıllarımdan beri yazıyorum fakat bu hep kendi kendime, kendim için sürdüğüm bir eylemdi. Sonra yazdıklarımı yavaş yavaş yakın çevremle paylaşmaya başladım. Okuyanların önerileri hep yazdıklarımı yayınevlerine yollamam yönünde olunca ben de bir mail atıp yola çıktım.Bir akasya ağacından bahsediyorsunuz. Nasıl bir ağaç bu akasya ağacı?Bu akasya ağacı öncelikle yıllanmış bir ağaç, artık zayıf ve son fırtınaya dayanamıyor. Aynı zamanda vefalı bir ağaç, ona destek olup onu ayağa kaldıran kişinin iyiliğini unutmuyor, yıllarca içinde taşıyor. Tüm köylüleri kollarının altına alıp seven bir ağaç bu ağaç. Köylüler de bu sevginin farkında ki o devrildikten sonra herkes bir boşluk hissediyor.Aynı zamanda özel bir okulda yöneticilik yapıyorsunuz. Eseri yazarken çocukları gözlemleme şansınız oldu mu?Ben okulumuzda beş yıl Türkçe öğretmenliği yaptıktan sonra yöneticilik görevine başladım fakat bu değişiklik sonrasında da derslere girmeye devam ettim. Tüm günümü çocuklarla birlikte geçiriyorum ve onları yakından gözlemleme şansım oluyor. Hangi durumlarda neler yaptıklarını, neye kızdıklarını, neye sevindiklerini ya da neye heyecan duyduklarını gün boyunca izleme şansım oluyor. Bu sizin ilk kitabınız. Niçin yazarlığa çocuk kitabı ile giriş yaptınız?Aslına bakarsanız sadece yetişkinlere yönelik bir kitap yazma fikrim şimdilik yok. Çocukların dünyasını seviyorum. İçinde mutlu olduğum bir alanda kalmak istiyorum.Kitabı okurken biraz da geçmişe özlem sezdim. Yanılıyor muyum?Ben Egeliyim. Üniversite sonrası Mersin’de yaşamaya başladım. Kitabı yazdığım dönemde hala Mersin’deydim. Geçmişe özlemden ziyade doğup büyüdüğüm coğrafyaya, duyuşuna alışkın olduğum insanlara duyduğum özlem vardı. Tabii eksilse de anısı kaybolmayan sevdiklerimiz de var. Bu onlara duyulan özlem aynı zamanda. Anneannem, dedem, dayılarım mesela. Onları uzun zaman önce kaybettik fakat o köyde hatıraları çiçek açmaya devam ediyor. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?Birinci sınıfın sonuna kadar babamın öğretmenlik yaptığı köy okulunun lojmanında kaldık. O köy tıpkı kitaptaki gibi bir köydü. Okulun bahçesinde çeşitli oyunlar oynardık. Sonra babamın tayini çıktı ilçeye taşındık, taşındıktan sonra da sokaklarda oynamaya devam ettik aynı oyunları. Çocuk olmanın tüm güzelliğini yaşadım diyebilirim. Kitap benim çocukluğumdan da izler taşıyor.Aileler çocuklara kitap seçerken nelere dikkat etmeli?Kitapları çocukların seçmesi önceliğimiz olabilir. Bu benim kitabım için de geçerli. Anne babası onun yerine seçtiği için hiçbir çocuğun kitabımı okumak “zorunda” kalmasını istemem. Kitabımı eline alsın resimlerine baksın, şöyle bir karıştırsın. Ona hitap eden ya da onu meraklandıran küçücük bir şey görürse onu seçecektir zaten. Bazen bu “zorundalık”larla çocukların sevebileceği şeyleri tatsız hale getirebiliyoruz.
Benim kendi çocukluğumun popüler kitapları arasında Cin Ali bulunuyordu ve Cin Ali’nin maceraları hala aklımda. Günümüzün çocuk kitapları çocuklara yeterli etkiyi oluşturabiliyor mu?
Burada bireysel farklılıklar devreye giriyor. Ben çocukluğumdan beri iyi bir okur oldum. Her şey Heidi’yi okumamla başladı. Bende iz bırakan ilk kitap o sanırım çünkü ondan önce okuduğum hiçbir kitabı hatırlamıyorum. Sonra her kitapta onda bulduğum şeyi aramaya başladım. Sizin için iz bırakan da Cin Ali olmuş. Her çocuk için o sihirli izi bırakacak bir kitap var. Sadece çocuklara bu buluşma için zaman tanımak gerekiyor. Her kitabı her çocuğun seveceği konusundaki beklentimizi de gözden geçirmemiz gerekiyor. Bir yetişkin olarak başladığım fakat sonuna kadar okuyamadığım bazı ödüllü kitaplar var. Yazarın anlattığı dikkatimi çekmeyebiliyor ya da üslubu tatsız gelebiliyor. Fakat bu, kitabın iyi bir kitap olduğunu değiştirmiyor, sadece bana göre olmadığını gösteriyor.