“STAJYER”Nancy Meyers denilince akla romantik komedilerin gelmesi mantıklı. “What Women Want”, “Something’s Gotta Give” gibi filmlerin çağrıştırdığı bir başka şey daha var ama: Meyers romantik komediye “politik doğrucu” yaklaşıyor, belli “kadın” ve “erkek” kalıplarıyla hareket ediyor, gişede başarısız olmayı imkansız hale getiren büyük isimlerle çalışıyor.Mel Gibson, Helen Hunt, Jack Nicholson ve diğerleri. Bu kez yine duygusal açıdan sıcak, romantizmi biraz geriye alıp komediye geniş yer ayırmış bir Meyers filmi var karşımızda. Eşini kaybetmiş, emeklilikte huzur bulamamış Ben, kıyafet üzerine bir e-ticaret sitesinin “deneyimli stajyer” ilanını görünce şansını denemeye karar veriyor. Ben rolünde yine büyük bir isim, hem de en devlerinden, Robert De Niro var. Staja kabul edildiği şirketin patronu Jules rolünde ise hemen herkesle kimyası iyi tutan Anne Hathaway karşımıza çıkıyor. Tahmin edeceğiniz gibi, Ben’in modern teknolojinin işleri kolaylaştırdığı bir dünyada analog saat gibi parlamasını izliyoruz. İlk başta yadırgansa da deneyimleri sayesinde kendini kabul ettirmeyi başarıyor. Bu hikayede eksik, daha doğrusu fazla olan ise Jules’un özel hayatına ayrılan bölümler gibi sanki.Jules ve Ben arasındaki dostluğun üzerine kurulu bir hikaye olarak kalsa, daha başarılı bir iş çıkacakmış gibi görünüyor.
(2.5/5)BAZEN BİTSE DE BİTMEZ..
“45 YIL”Yurtdışındaki festivallerde aldığı övgüler nedeniyle uzun süredir radarımızda olan “45 Yıl” bu hafta itibarıyla ülkemizde ticari gösterime giriyor. Kate ve Geoff, evliliklerinin 45. yılını kutlayacaktır. Çocukları yoktur. Birbirleri vardır. Yaklaşan yıldönümü 45. yıl olunca bunu özel bir partiyle kutlamak isterler. Ancak tam o günlerde Geoff çok eskilerden gelen bir mektup alır. Eskilerdendir çünkü Geoff’un evlenmeden önceki ilk aşkı olan Katya’nın cesedi, 50 yıl sonra bulunmuştur. Geoff, melankoliyle de açıklanamayacak bir yalnızlığa kilitler kendini. Eski aşkının özlemi alevlenir. Kate ilk başta önemsemese de evliliklerinin tehlikeye girdiğini görür. Başrolde iki usta, Charlotte Rampling ve Tom Courtenay’ın döktürdüğü filmin yönetmeni ise, kurguculuk ve kısa film’den gelme Andrew Haigh. Başroldeki iki isme Berlin Film Festivali’nde ödül kazandıran bu değerli filmi, ilişkilerini sorgulamakta olan çiftlere kesinlikle önermiyoruz!..
(3.5/5)İTALYAN İŞİ SARMADIYSA..
“ADANA İŞİ”“Adana İşi”, ismiyle göndermede bulunmaya çalıştığı “The Italian Job”u anımsayacak olursak, bir soygun filmi olsa gerek. Öyle de duruyor. Ama komedi ön planda. Maksut ve Şimşek, Adana’da tesisatçılıkla geçimini sağlayan iki kafadar. Yılbaşı gecesi bir bankanın su tesisatını tamir etmeleri gerekir. Ama yanlışlıkla kasa dairesinin duvarını delerler! Kamyon dolusu parayla karşı karşıya kalırlar. Zar zor geçinen ikili, bu fırsatı tepmez. Ama kolay para, onları fena teper! Hayır gelmez o paradan. Böyle bir film işte. Yani sanırız. Ali Adnan Özgür’ün yönettiği filmin oyuncu kadrosunda Murat Akkoyunlu, Ceyda Ateş, Melih Selçuk, Erkan Can, Yılmaz Gruda, Aylin Aslım, Füsun Demirel ve Ezel Akay gibi; hiç de yabana atılmayacak isimler var. Seçim sizin ama notumuz baki. (2.0/5)BİLEN VAR MI?
“AŞK NEREDE?”Tempolu, her şeyi anlatmaya çalışmaktansa merak uyandırmayı hedefleyen, komikse komik, hınzırsa hınzır, korkutucuysa korkutucu, iyi kurgulanmış fragmanlar yapabildiğimizde, belki iyi filmler yapmaya da başlarız. “Aşk Nerede”, bir soru cümlesiyle seyircinin karşısına geldiğinden mütevellit cevabı da veriyordur, diye düşünebilirsiniz. Bir düşünelim: Yaşıtları bir bir evlenirken aradığı aşkı bir türlü bulamayan genç kadının yolu, yakışıklı taksi şoförüyle kesişir. Elektriklenmeyse elektriklenme, ama kadının aradığı aynı zamanda kariyer ise? Kadın, hoşlandığı adamın kariyerini beğenmez bir kere. Sonra.. Duygular ağır mı basar? Aşk bu mudur? Romantik komedi türünde olduğunu iddia eden filmin başrollerinde Ayça Erturan ve Faik Ergin var. Senarist-yönetmen ise Semra Dündar. Bizce filme gitmeden önce fragmanını izleyin, merak edecek bir şey kaldığını düşünüyorsunuz sizi sinema salonuna alalım.
(2.0/5)SONRA KOMİK OLAYLAR FALAN...
“YOK ARTIK”Bir yerli komedi daha. Caner Özyurtlu’nun yönettiği filmin senaryosunu, ünlü karikatürist Serkan Altuniğne yazmış. Oyuncu kadrosunda kimler yok ki? Demet Evgar, Şebnem Bozoklu, Serkan Keskin, Ceren Moray, yetenek deposu Çağlar Çorumlu. Dahası da var. Kadronun yeteneğinden şüphemiz yok ama filmin hikayesinin “Taksici Fikret, İstanbul trafiğinde bütün gün direksiyon sallarken başına ‘yok artık’ dedirten olaylar gelir” cümlesinden öteye gitmiyormuş gibi bir hali var. Ama bu kadar değildir, “yok artık” diyoruz, yani ümitliyiz
(2.5/5)KALANLAR, ÖLENLER İÇİN ŞİİR YAZARLAR...
“MADIMAK: CARİNA’NIN GÜNLÜĞÜ”Türkiye’de yakın tarihte yaşanmış acı olayların filme çekildiğine pek sık rastlamayız. Geçmişle hesaplaşma yeteneğimiz henüz emekle aşamasında. Üstelik o acı olaylara sebebiyet veren toplumsal kutuplaşmaların giderilemediği bir dünyada, bunu yapmak hakikaten zor ve cesaret işi. Bu açıdan değerli bir çalışma var karşımızda. 1993 yılında Sivas’taki o ünlü otelde onlarca insanın yakılarak öldürülmesinin arka planında cereyan eden olaylar işlenmeye çalışılmış. Kadının toplumdaki yerini araştırmak için Türkiye’ye gelen Carina da o gün o oteldedir. Film, senaryosunu Carina’nın tuttuğu günlüklere dayandırdığını söylüyor. Sadece kadının değil, din’in toplumdaki yerini de işliyor film. Aynı zamanda o gün can veren aydınların ölüme nasıl adım adım gittiklerini, ihmalleri, yükselen ateşi kimselerin görmek istemeyişini de yansıtmaya çalışıyor. Bir trajediyi bir kaç kez anlatmak gerek topluma ki hafızalarda tazeliğini koruyabilsin. Bu anlamda filmler birer belge olarak da işimize yarar. Ama ne yazık ki hangi filmin olaylara daha doğru yaklaşabildiğini anlayabilmemiz için, bu gibi olaylara ilişkin daha fazla sayıda film çekilmesi gerekiyor. Senaryosunu ve yönetmenliğini Ulaş Bahadır’ın üstlendiği filmde başrollerde Denize Ankel, Füsun Demirel, Rıza Akın, Altan Erkekli, Mustafa Alabora ve Erdal Tosun var.
(3./5)
(2.5/5)BAZEN BİTSE DE BİTMEZ..
“45 YIL”Yurtdışındaki festivallerde aldığı övgüler nedeniyle uzun süredir radarımızda olan “45 Yıl” bu hafta itibarıyla ülkemizde ticari gösterime giriyor. Kate ve Geoff, evliliklerinin 45. yılını kutlayacaktır. Çocukları yoktur. Birbirleri vardır. Yaklaşan yıldönümü 45. yıl olunca bunu özel bir partiyle kutlamak isterler. Ancak tam o günlerde Geoff çok eskilerden gelen bir mektup alır. Eskilerdendir çünkü Geoff’un evlenmeden önceki ilk aşkı olan Katya’nın cesedi, 50 yıl sonra bulunmuştur. Geoff, melankoliyle de açıklanamayacak bir yalnızlığa kilitler kendini. Eski aşkının özlemi alevlenir. Kate ilk başta önemsemese de evliliklerinin tehlikeye girdiğini görür. Başrolde iki usta, Charlotte Rampling ve Tom Courtenay’ın döktürdüğü filmin yönetmeni ise, kurguculuk ve kısa film’den gelme Andrew Haigh. Başroldeki iki isme Berlin Film Festivali’nde ödül kazandıran bu değerli filmi, ilişkilerini sorgulamakta olan çiftlere kesinlikle önermiyoruz!..
(3.5/5)İTALYAN İŞİ SARMADIYSA..
“ADANA İŞİ”“Adana İşi”, ismiyle göndermede bulunmaya çalıştığı “The Italian Job”u anımsayacak olursak, bir soygun filmi olsa gerek. Öyle de duruyor. Ama komedi ön planda. Maksut ve Şimşek, Adana’da tesisatçılıkla geçimini sağlayan iki kafadar. Yılbaşı gecesi bir bankanın su tesisatını tamir etmeleri gerekir. Ama yanlışlıkla kasa dairesinin duvarını delerler! Kamyon dolusu parayla karşı karşıya kalırlar. Zar zor geçinen ikili, bu fırsatı tepmez. Ama kolay para, onları fena teper! Hayır gelmez o paradan. Böyle bir film işte. Yani sanırız. Ali Adnan Özgür’ün yönettiği filmin oyuncu kadrosunda Murat Akkoyunlu, Ceyda Ateş, Melih Selçuk, Erkan Can, Yılmaz Gruda, Aylin Aslım, Füsun Demirel ve Ezel Akay gibi; hiç de yabana atılmayacak isimler var. Seçim sizin ama notumuz baki. (2.0/5)BİLEN VAR MI?
“AŞK NEREDE?”Tempolu, her şeyi anlatmaya çalışmaktansa merak uyandırmayı hedefleyen, komikse komik, hınzırsa hınzır, korkutucuysa korkutucu, iyi kurgulanmış fragmanlar yapabildiğimizde, belki iyi filmler yapmaya da başlarız. “Aşk Nerede”, bir soru cümlesiyle seyircinin karşısına geldiğinden mütevellit cevabı da veriyordur, diye düşünebilirsiniz. Bir düşünelim: Yaşıtları bir bir evlenirken aradığı aşkı bir türlü bulamayan genç kadının yolu, yakışıklı taksi şoförüyle kesişir. Elektriklenmeyse elektriklenme, ama kadının aradığı aynı zamanda kariyer ise? Kadın, hoşlandığı adamın kariyerini beğenmez bir kere. Sonra.. Duygular ağır mı basar? Aşk bu mudur? Romantik komedi türünde olduğunu iddia eden filmin başrollerinde Ayça Erturan ve Faik Ergin var. Senarist-yönetmen ise Semra Dündar. Bizce filme gitmeden önce fragmanını izleyin, merak edecek bir şey kaldığını düşünüyorsunuz sizi sinema salonuna alalım.
(2.0/5)SONRA KOMİK OLAYLAR FALAN...
“YOK ARTIK”Bir yerli komedi daha. Caner Özyurtlu’nun yönettiği filmin senaryosunu, ünlü karikatürist Serkan Altuniğne yazmış. Oyuncu kadrosunda kimler yok ki? Demet Evgar, Şebnem Bozoklu, Serkan Keskin, Ceren Moray, yetenek deposu Çağlar Çorumlu. Dahası da var. Kadronun yeteneğinden şüphemiz yok ama filmin hikayesinin “Taksici Fikret, İstanbul trafiğinde bütün gün direksiyon sallarken başına ‘yok artık’ dedirten olaylar gelir” cümlesinden öteye gitmiyormuş gibi bir hali var. Ama bu kadar değildir, “yok artık” diyoruz, yani ümitliyiz
(2.5/5)KALANLAR, ÖLENLER İÇİN ŞİİR YAZARLAR...
“MADIMAK: CARİNA’NIN GÜNLÜĞÜ”Türkiye’de yakın tarihte yaşanmış acı olayların filme çekildiğine pek sık rastlamayız. Geçmişle hesaplaşma yeteneğimiz henüz emekle aşamasında. Üstelik o acı olaylara sebebiyet veren toplumsal kutuplaşmaların giderilemediği bir dünyada, bunu yapmak hakikaten zor ve cesaret işi. Bu açıdan değerli bir çalışma var karşımızda. 1993 yılında Sivas’taki o ünlü otelde onlarca insanın yakılarak öldürülmesinin arka planında cereyan eden olaylar işlenmeye çalışılmış. Kadının toplumdaki yerini araştırmak için Türkiye’ye gelen Carina da o gün o oteldedir. Film, senaryosunu Carina’nın tuttuğu günlüklere dayandırdığını söylüyor. Sadece kadının değil, din’in toplumdaki yerini de işliyor film. Aynı zamanda o gün can veren aydınların ölüme nasıl adım adım gittiklerini, ihmalleri, yükselen ateşi kimselerin görmek istemeyişini de yansıtmaya çalışıyor. Bir trajediyi bir kaç kez anlatmak gerek topluma ki hafızalarda tazeliğini koruyabilsin. Bu anlamda filmler birer belge olarak da işimize yarar. Ama ne yazık ki hangi filmin olaylara daha doğru yaklaşabildiğini anlayabilmemiz için, bu gibi olaylara ilişkin daha fazla sayıda film çekilmesi gerekiyor. Senaryosunu ve yönetmenliğini Ulaş Bahadır’ın üstlendiği filmde başrollerde Denize Ankel, Füsun Demirel, Rıza Akın, Altan Erkekli, Mustafa Alabora ve Erdal Tosun var.
(3./5)