Konu ile ilgili Instagram hesabından bir açıklama yayınlayan Başak Sayan, "Türkiye’deki adalet sisteminin ne durumda olduğunu zaten yazmayacağım. Herkes neyin ne olduğunun farkında. Keşke size bilirkişi raporunu okutabilseydim de anlasaydınız nasıl bir üslupla yazıldığını. Hukukilikten uzak, tamamen yanlı, sübjektif bir rapor olduğunu görecektiniz. Azra Hanım'ı yücelten, beni aşağılayan bu rapora itiraz ettik elbette. Ancak davanın uzun sürmesi ve başka nedenlerle mahkeme yeni bir bilirkişi atamadı. Mahkeme cuma günü sonuçlandı ve hakim bugüne kadar Balyoz davalarında bile görülmemiş bir manevi tazminata hükmetti. Yargıtay’ın manevi tazminat zenginleşmeye sebep olmamalıdır kararına rağmen üstelik. Gerekçeli karar açıklandığında ne olduğunu anlayacağız elbette." ifadelerini kullandı.Başak Sayan'ın açıklamasının tamamı şöyle: Her şey bundan 4 sene evvel bir sabah bir internet sitesinde "Bağlanma Korkusu" adlı okur yorumlarını okumamla başladı. Bağlanma Korkusu ve Fi arasındaki benzerlikten bahseden ve beni intihalle suçlayan bu yorumları okuyunca öfkelenip Bağlanma Korkusu’nun 2011, Fi’nin ise 2013 yılında yayınlandığını belirtip intihali benim değil karşı tarafın yapmış olabileceğini belirttim. Ardından da intihalin olup olmadığının tespitini belirlenmesi için dava açtım. Aynı anda Azra Hanım da 1,5 milyon değerinde manevi tazminat davası açtı.
Bu süreçte adalete güvenmeyi tercih edip sessiz kaldım. Ne Azra Hanım'ın dilekçesinde yazıp okuduğu ama sonradan şaibeli olduğu ortaya çıkan okullar ve eğitimi üzerinden kendisini yüceltip beni aşağılayan üslubuna sesimi çıkarttım ne de dava dilekçesine konu ettiği çarpıtılan tanışıklık hikayemize. Yayınevinde tesadüfen 5 dakikalığına karşılaşmış iki yazar olarak onu kitabı üzerinden tebrik etmemden daha doğal ne olabilirdi?Türkiye’deki adalet sisteminin ne durumda olduğunu zaten yazmayacağım. Herkes neyin ne olduğunun farkında. Keşke size bilirkişi raporunu okutabilseydim de anlasaydınız nasıl bir üslupla yazıldığını. Hukukilikten uzak, tamamen yanlı, sübjektif bir rapor olduğunu görecektiniz. Azra Hanım'ı yücelten, beni aşağılayan bu rapora itiraz ettik elbette. Ancak davanın uzun sürmesi ve başka nedenlerle mahkeme yeni bir bilirkişi atamadı. Mahkeme cuma günü sonuçlandı ve hakim bugüne kadar Balyoz davalarında bile görülmemiş bir manevi tazminata hükmetti. Yargıtay’ın manevi tazminat zenginleşmeye sebep olmamalıdır kararına rağmen üstelik. Gerekçeli karar açıklandığında ne olduğunu anlayacağız elbette.Hayatım boyunca kimseye ne iftira attım ne de bilerek kötülük yaptım. Çünkü ben ne yaparsam aynısını yaşayacağımı bilen, bunu tecrübe etmiş, idrak etmiş biriyim. Yaptığım tek şey hakkımda yazılan suçlamalara karşılık verip hakkımı aramaktı. Ama nedense hak aramak iftira ile eşdeğer tutuluyor günümüzde.Dava bir üst mahkemede devam edecek. İstinaf ve Yargıtay süreçlerinden sonra adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Tüm okurlarımı bilgilendirmek istedim.
Bu süreçte adalete güvenmeyi tercih edip sessiz kaldım. Ne Azra Hanım'ın dilekçesinde yazıp okuduğu ama sonradan şaibeli olduğu ortaya çıkan okullar ve eğitimi üzerinden kendisini yüceltip beni aşağılayan üslubuna sesimi çıkarttım ne de dava dilekçesine konu ettiği çarpıtılan tanışıklık hikayemize. Yayınevinde tesadüfen 5 dakikalığına karşılaşmış iki yazar olarak onu kitabı üzerinden tebrik etmemden daha doğal ne olabilirdi?Türkiye’deki adalet sisteminin ne durumda olduğunu zaten yazmayacağım. Herkes neyin ne olduğunun farkında. Keşke size bilirkişi raporunu okutabilseydim de anlasaydınız nasıl bir üslupla yazıldığını. Hukukilikten uzak, tamamen yanlı, sübjektif bir rapor olduğunu görecektiniz. Azra Hanım'ı yücelten, beni aşağılayan bu rapora itiraz ettik elbette. Ancak davanın uzun sürmesi ve başka nedenlerle mahkeme yeni bir bilirkişi atamadı. Mahkeme cuma günü sonuçlandı ve hakim bugüne kadar Balyoz davalarında bile görülmemiş bir manevi tazminata hükmetti. Yargıtay’ın manevi tazminat zenginleşmeye sebep olmamalıdır kararına rağmen üstelik. Gerekçeli karar açıklandığında ne olduğunu anlayacağız elbette.Hayatım boyunca kimseye ne iftira attım ne de bilerek kötülük yaptım. Çünkü ben ne yaparsam aynısını yaşayacağımı bilen, bunu tecrübe etmiş, idrak etmiş biriyim. Yaptığım tek şey hakkımda yazılan suçlamalara karşılık verip hakkımı aramaktı. Ama nedense hak aramak iftira ile eşdeğer tutuluyor günümüzde.Dava bir üst mahkemede devam edecek. İstinaf ve Yargıtay süreçlerinden sonra adaletin yerini bulacağına inanıyorum. Tüm okurlarımı bilgilendirmek istedim.