Sohbetle bilgiyi buluşturan podcast serisi “Ben Okurum”un yeni bölümünde Deniz Yüce Başarır ve konuğu Ayfer Tunç, Havada Bulut adlı öykü kitabından hareketle Sait Faik Abasıyanık’ın tüm eserleri arasında dolaşıyor. İkilinin sohbeti “Ben Okurum” takipçilerini 1940’ların, 1950’lerin İstanbul’una götürüyor; dinleyiciler Sait Faik ile beraber Beyoğlu sokaklarında dolaşıyor, Burgazada’nın kahvehanelerinde oturuyor, balıkçılarla muhabbet ediyor. Sait Faik öykülerinin sıcaklığını, samimiyetini hissetmek, büyüsünde kaybolmak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat sunan sohbette, her zamanki gibi öykülerden kısa bölümler de var.
“YAZMASA DELİ OLACAKMIŞ.”
Yazar Ayfer Tunç “naifçe insanlığı severek yaşamış, yazmış, dolaşmış bir adam” dediği Sait Faik Abasıyanık’ın öykücülüğünü “Bir yanıyla bizim modern öykücülüğümüzün iki kurucusundan biri, bir yanıyla da taklit edilemez bir yazar. O taklit edilemezliğini ben çok değerli buluyorum… İstediğiniz kadar rahat yazın, gevşek yazın, istediğiniz kadar benzetmeye çalışın, onunki son derece doğal olduğu için, parmak izi gibi yani, benzemiyor kimsenin yazdığı ona,” diye anlatıyor ve devam ediyor: “Sait Faik öğrenilmiş bir edebiyatın değil, kendi başına yaratacağı bir edebiyatın peşine düşüyor. Ama bunu ‘ben öyle bir edebiyat yapacağım ki, herkesten farklı olacağım’ diye yapmıyor. Yazdıklarından bize kalan en önemli şey, buna gerçekten ihtiyaç duymuş olduğu için yapmış olması. Yani gerçekten yazmasa deli olacakmış.”
Ayfer Tunç “çok tipik bir Sait Faik kitabı” dediği Havada Bulut içinse “Bildiğimiz kalıpların dışına çıkarak anlatılmış bir roman aslında,” yorumunu yapıyor. Sait Faik’i okumak için birçok sebep sayabileceğini dile getiren Tunç “İyi ki böyle bir yazarımız olmuş!” demeyi de ihmal etmiyor.
“YAZMASA DELİ OLACAKMIŞ.”
Yazar Ayfer Tunç “naifçe insanlığı severek yaşamış, yazmış, dolaşmış bir adam” dediği Sait Faik Abasıyanık’ın öykücülüğünü “Bir yanıyla bizim modern öykücülüğümüzün iki kurucusundan biri, bir yanıyla da taklit edilemez bir yazar. O taklit edilemezliğini ben çok değerli buluyorum… İstediğiniz kadar rahat yazın, gevşek yazın, istediğiniz kadar benzetmeye çalışın, onunki son derece doğal olduğu için, parmak izi gibi yani, benzemiyor kimsenin yazdığı ona,” diye anlatıyor ve devam ediyor: “Sait Faik öğrenilmiş bir edebiyatın değil, kendi başına yaratacağı bir edebiyatın peşine düşüyor. Ama bunu ‘ben öyle bir edebiyat yapacağım ki, herkesten farklı olacağım’ diye yapmıyor. Yazdıklarından bize kalan en önemli şey, buna gerçekten ihtiyaç duymuş olduğu için yapmış olması. Yani gerçekten yazmasa deli olacakmış.”
Ayfer Tunç “çok tipik bir Sait Faik kitabı” dediği Havada Bulut içinse “Bildiğimiz kalıpların dışına çıkarak anlatılmış bir roman aslında,” yorumunu yapıyor. Sait Faik’i okumak için birçok sebep sayabileceğini dile getiren Tunç “İyi ki böyle bir yazarımız olmuş!” demeyi de ihmal etmiyor.
Yazı insanı baktığına gördüğüne düşündürüp resmederken insanı, yazı alınyazımız olarak kaderimizi de değiştirir yazımız karakterize de olabilir. Bu bağlamda Sait Faik'in hikaye yazıları karikatür sanatıyla insanın ve tabi ki yazının dönüşümünde edebiyat tarihi bulmasıdır.