Bir Taşra Köpeği’nin adsız kahramanı, bir sahil kentinde hayatını sürdürebilmek için tuvalet bekçiliğinden gazete muhabirliğine çeşitli işlere girip çıkarak, her biri bir öncekine benzeyen günlerini taşralı yarı aydınların hırslarla, küçük hesaplarla, ördükleri dünyasında geçirmektedir. Bu taşra kentinde günler birbirinin aynısıdır. Bu tekdüzelik bir zaman sonra kendine has bir taşra sıkıntısı ve gülünç hayatlar ortaya çıkarır. Okumuşuyla, okumamışıyla insanlar, hep bir adım ileriye gitme hayaliyle yaşarlarken, en ciddi konularda, hatta doğruları söylerlerken bile komik duruma düşmekten kurtulamazlar.
Komik oldukları için mi konuşmaktadırlar, yoksa konuştukça mı komik duruma düşmektedirler; bir süre sonra bu da taşradaki her şey gibi belirsizleşir. Taşrada bir şeylere heves etmenin, en baştan yenilmek ve komik duruma düşmek ile bağıntısı nedir?Kahraman, kentin caddelerinde kaçınılmaz ölümünü bekleyen köpek gibi taşranın yazgısını yaşamaktadır. Karakterlerinin her birinin düşlerle, sözcüklerle aşmaya çalıştığı taşra duvarı ancak ölümle aşılabilecek gibidir.
Komik oldukları için mi konuşmaktadırlar, yoksa konuştukça mı komik duruma düşmektedirler; bir süre sonra bu da taşradaki her şey gibi belirsizleşir. Taşrada bir şeylere heves etmenin, en baştan yenilmek ve komik duruma düşmek ile bağıntısı nedir?Kahraman, kentin caddelerinde kaçınılmaz ölümünü bekleyen köpek gibi taşranın yazgısını yaşamaktadır. Karakterlerinin her birinin düşlerle, sözcüklerle aşmaya çalıştığı taşra duvarı ancak ölümle aşılabilecek gibidir.