Osmanlı’nın son döneminde önemli olaylara tanıklık eden Yıldız Sarayı, yaklaşık 6 yıl süren restorasyonun ardından nihayet kapılarını ziyaretçilere açtı. Yıldız Sarayı, her ne kadar III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan için yaptırılmış olsa da II. Abdülhamit ile özdeşleşen bir saray olarak karşımıza çıkıyor. Yıldız Sarayı, diğer Osmanlı kasır ve saraylarında olduğu gibi yine Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlı olarak hizmet veriyor.
19 Temmuz’da açılışı yapılan sarayı, nihayet bugün ziyaret edebildim. En son üniversite yıllarımda, yani bundan 15 yıl önce ziyaret etmiştim. O dönem, sarayın pek çok yapısı ziyarete açık değildi. Saray, ağustos ayının sonuna kadar ücretsiz olarak gezilebildiği için oldukça kalabalıktı. Hatta çoğu zaman, birçok esere sadece göz ucuyla bakıp devam etmek zorunda olduğum bir kalabalıkla karşılaştım. Her adımda onlarca fotoğraf çekenler, sosyal medya paylaşımı için gelenler, yüksek sesle konuşanlar, sıraya geçme kültürü olmayanlar… Bunlar, bugünkü gezimin talihsiz anlarıydı. Onun dışında kalanları aktarmak isterim.
Öncelikle tavsiyem ücretsiz dönemin bitişi ile sarayı gezmeniz. Hafta içi bile adım atacak yerin olmadığı bir müzeyi gezmek, pek de konforlu olmuyor; ama ille de gezmek isterseniz sabah saatlerini tercih etmelisiniz.
Gelelim saraya… Öncelikle yıldız sarayı tek bir yapıdan oluşmuyor. Aslında kompleks bir yapıdan bahsediyoruz. Bu yapılar arasında Büyük Mabeyn Kasrı, Çit Kasrı, Küçük Mabeyn Köşkü, Harem Dairesi, Kütüphane, Hamid Bahçesi gibi yapılar bulunuyor. Tabii, bütün bu yapılar ziyarete açık değil.
Restorasyon sırasında güzel bir güzergâh oluşturulmuş. Öncelikle Büyük Mabeyn Kasrı ile ziyarete başlıyorsunuz.
Devlet İşleri Buradan İdare Edilmiş: Büyük Mabeyn Kasrı
Büyük Mabeyn Kasrı, 1865 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yazlık konak olarak yaptırılmış. 3300 m² alanı kaplayan Yıldız Sarayı kompleksinin en büyük binası olarak ziyaretçileri selamlıyor. Büyük Mabeyn Köşkü, Sultan II. Abdülhamid döneminde devlet işlerinin yürütüldüğü merkezi hükümet dairesiydi.
Malta Köşkü ve Çadır Köşkü bu binanın dış bahçesinde yer alıyor. Büyük Mabeyn Köşkü, Yıldız Sarayı'nda padişahın şahsında devleti en üst düzeyde temsil eden yapıydı. Devlet başkanları ve yabancı devlet adamları gibi önemli ziyaretçilerin ağırlandığı, diplomatik ziyafetlerin yapıldığı büyük devlet salonlarıyla devletin dış dünyaya açılan penceresiydi. Tüm devlet odaları, salonları ve koridorları, Osmanlı devletinin dış yüzü olarak bu rolü yansıtacak şekilde zengin bir şekilde dekore edilmiş. Burada ağırlanan hükümdar ve devlet adamları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nin 18. Başkanı General Ulysses S. Grant, Almanya İmparatoru II. Wilhelm, Japonya Prensi Komatsu Nomiya Akihito ve eşi Prenses Yoriko ile İran Şahı Muzafferüddin yer alıyor.
Büyük Mabeyn Kasrı’nda ana salon ve bu ana salona açılan odaları görebiliyorsunuz. Yine bu odalara da girilemiyor. Kırmızı bir şeridin ardından bu şaşalı odaları görebiliyorsunuz. Ayrıca merdivenlerin çıktığı üst odalar da kapalı. Bu arada Osmanlı’nın son dönem mimari anlayışına uygun olarak Büyük Mabeyn Kasrı, neredeyse Beylerbeyi Sarayı’nın da kopyası.
Eğer ki Büyük Mabeyn Kasrı’nın gezmişseniz sırada Çit Kasrı, yani yeni adıyla Sultan II. Abdülhamit Müzesi var. Müzeye geçmeden önce sağ tarafta yer alan çeşmeyi görmenizi tavsiye ederim. Bir Trevi Çeşmesi değil ama yine de çeşmeseverlerin beklentisini karşılayacak bir yapı.
Eski Kasra Yeni Müze: Sultan II. Abdülhamit Müzesi
Sultan II. Abdülhamit Müzesi’nin mevcut binasının Sultan Abdulaziz döneminde elçilerin ağırlanması için düzenlendiği biliniyor. Restorasyon sonrası ise Sultan II. Abdülhamit Müzesi olarak faaliyetlerine yeniden başlamış. Müzede Sultan II. Abdülhamid'in hayatına ve kişiliğine dair eserler yer alıyor. Bu bölüme galoşla girebiliyorsunuz. Sebebini anlamadım ama içerisinde fotoğraf çekmek yasak. (Telefonların flaşlarıyla bir alakası olduğunu düşünmüyorum.)
Müzenin ön kapısından girip arka kapısından çıkış yapıyorsunuz. Arka kapıda sizi muhteşem vitraylar ve pek çok bitki karşılıyor. Tam o noktada ise Küçük Mabeyn Köşkü var. Belki çoğumuz Küçük Mabeyn Köşkü’nün adını hiç duymadık ama bu köşk, Osmanlı’nın son yılları ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin temellerinin atılması bakımından çok önemli.
Atatürk ile Sultan Vahdettin Burada Görüştü: Küçük Mabeyn Köşkü
Küçük Mabeyn Köşkü, 1901 yılında Sultan Abdülhamit tarafından çalışma ve dinlenme yeri olarak yaptırılmış ve daha sonraki padişahlar tarafından da kullanılmış. Bina iki katlı olarak inşa edilmiş. Binanın planı her iki katta da aynı. Alt kattaki salon zaman zaman yemek ve ziyafetler için, üst kattaki salon ise konserler için kullanılıyormuş.
Tahttan indirildiği haberi Sultan II. Abdülhamit'e bu binada bildirilmiş. Sultan Vahdeddin de Dolmabahçe Sarayı'ndaki kısa ikametgâhını Yıldız Sarayı'na taşımış ve mütareke döneminde burada birçok devlet adamı ve komutanla görüşmelerde bulunmuş.
Mustafa Kemal'in 3'üncü Ordu müfettişi olarak Samsun'a gitmeden önce 15 Mayıs 1919'da köşkün denize bakan odasında Sultan Vahdettin ile görüştüğü de biliniyor.
Bu arada alt kattaki geniş salonların birinde Abdülhamit’in tahttan indirilişi de bir fotoğraf ile gösteriliyor. Fotoğraf Halife Abdülmecid Efendi'nin emriyle çekilmiş. Sultan II. Abdülhamid'in 1909'da tahttan indirilmesine katılan heyet üyelerinin fotoğrafı daha sonra yeniden canlandırılmış. Fotoğrafta soldan sağa Koramiral Arif Hikmet Paşa, Selanik'ten Yahudi milletvekili Emanuel Karaso, Asad Toptani Paşa, Ermeni Katolik cemaatine mensup İstanbul mebusu Aram Efendi, Miralay Galip Bey yer alıyor.
Devlet İşlerinden Sıkılmışsanız Sizi Bahçeye Alalım
Yıldız Sarayı gezi güzergâhımızın bir diğer noktası ise Hamid Bahçesi. Bahçede büyük bir havuz ve bol bol ağaç bulunuyor. Havuzun üst kısmına bir kafe yapılmış, fiyatlar makul. (Soda ve su içtim, 65 TL verdim. –Temmuz 2024) Ayrıca yine bu havuzun belli yerlerine yapılmış iki tane de köprü ziyaretçileri karşılıyor. Daha fazla var mı bilmiyorum ama bir tane tavus kuşu ve iki tane de kuğu gördüm.
Bu bahçede uzunca bir süre vakit geçirdikten sonra sıradaki durağımız kütüphane.
O Ne Güzel Bir Kütüphanedir: Kütüphane-i Hümayun
Yıldız Sarayı gezimizin son durağı ise muhteşem güzellikteki kütüphane. Bu bina, Sultan II. Abdülhamid döneminde saray personelinin yemekhanesi olarak inşa edilmiş.
Kütüphanenin girişinde buraya dair şöyle bir açıklama var:
Sultan II. Abdülhamit, 33 yıl boyunca padişah, el yazmaları, matbu kitaplar, haritalar ve fotoğraflardan oluşan çok geniş bir kütüphane kurdu. Osmanlı İmparatorluğu'nun başarılarına ve zengin kültürüne ilişkin uluslararası farkındalığın geliştirilmesine büyük önem verdiğinden, ülke çapındaki şehirlerde çekilmiş binlerce fotoğraf sipariş etti. Bunlar, dikkate değer bir tarihi arşiv oluşturan albümler halinde derlendi. Sultan II. Abdülhamid'in 27 Nisan 1909'da tahttan indirilmesinin ardından Yıldız Sarayı kapatılarak kütüphanenin içindekiler kaldırıldı. Albümler, el yazmaları, kaligrafi panoları ve çeşitli antika objeler paketlenerek 14 Mart 1910'da Maarif Nezareti'ne teslim edildi. 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan kısa bir süre sonra meclis, bunların İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ne devredilmesi yönünde bir yasa çıkardı. 27 Nisan 2022 tarihinde Milli Saraylar Müdürlüğü ile İstanbul Üniversitesi arasında imzalanan 867262 numaralı protokol kapsamında kütüphane ve orijinal ahşap kitap dolapları, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi'nden Yıldız Sarayı'na taşınmıştır. Kraliyet Kütüphanesi artık yeniden kuruldu.
Kütüphanenin ardından yıldız sarayı gezimiz sona ermiş oluyor.
Aşağıda birkaç soruya cevap vermek isterim.
Yıldız Sarayı ziyaret saatleri nelerdir?
Yıldız Sarayı’nı ziyaret etmek isteyenler pazartesi hariç 09.00 – 17.00 saatleri arasında müzeyi ziyaret edebilir.
Yıldız Sarayı ücretli mi?
Yıldız Sarayı’nı 1 Eylül’e kadar ücretsiz olarak ziyaret etmek mümkün.
Yıldız Sarayı’nda Müzekart geçiyor mu?
Yıldız Sarayı 1 Eylül’e kadar ücretsiz bir şekilde hizmet verecek. 1 Eylül sonrası ise Müzekart ile gezilebilecek.