Röportaj: Yusuf Çifci
Türkiye'de çocuk edebiyatı, uzun uzun tartışılan bir konu. İyi bir çocuk kitabı nasıl olmalı? Çocuk kitabı seçerken nelere dikkat edilmeli? Yazarların ve yayınevlerinin sorumlulukları neler?.. Sorular uzadıkça uzuyor. Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının “Çocuk Dostu Kitap” listesi ve son dönemde bazı kitapların "sakıncalı" ilan edilmesi de tartışmaları iyice alevlendirmiş durumda.
"Türkiye'de Çocuk Edebiyatı" başlıklı yeni röportaj serimizde hem çocuk edebiyatının önemli yazarlarıyla hem de sektörün temsicileriyle bu sorulara cevap arıyoruz.
İlk durağımız Günışığı Kitaplığı, ilk konuğumuz ise hem yetişkinlere hem de çocuklara yazmış olduğu öyküler ile dikkat çeken Ahmet Büke. Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta Oğuz Atay Öykü Ödülü, Sait Faik Hikâye Armağanı ve Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği’nin (ÇGYD) 2013 Yılın Gençlik Romanı Ödülü’nü kazananan ahmet büke ile Türkiye'de çocuk edebiyatını konuştuk.
Niçin çocuk kitapları yazıyorsunuz?
Öncelikle okuru olduğum için. Yetişkin edebiyatını yetişkinler okur ama çocuk edebiyatının okurları hem çocuklar hem de yetişkinlerdir. Her yaşta okunur. İyi çocuk edebiyatı örnekleri aslında yaşsızdır diyebiliriz. Ayrıca bir yazar olarak kendimi zorlamayı ve konfor alanımdan çıkmayı severim. Çocuk edebiyatını denemek benim için meydan okumaydı. Ve elbette kızım için de yazdım. Onunla aramızda edebiyat üzerinden bir bağ da kurulsun istedim.
İyi bir çocuk kitabının olmazsa olmazları nelerdir?
Bu çok uzayacak ve herkes için tartışmalı bir konu. Ama iyi bir edebiyat için ne gerekliyse bu alan için de öyle bir temele ihtiyaç var kuşkusuz. Mesela olmazsa olmaz, mutlaka iyi ve anlatmaya değer bir hikâyeniz olmalı elinizde. Temiz bir Türkçe ile anlatmalısınız. Elbette çocuk dünyasına yönelik yazdığınızı aklınızın en önemli köşesine yerleştirmeniz gerekiyor. Ama bunlardan öte, çocuk edebiyatı konusunda uzmanlaşmış, işini iyi yapan, Türk ve dünya edebiyatına hâkim yayınevleri ve onların yetişmiş kadrolarıyla çalışmak çok önemli. Bu alanda yazar egosu pek sökmez. Çok hassas bir ipte yürüyorsunuz. Bu işi iyi bilenlerin desteği olmazsa olmaz.
Çocuklara mı yoksa yetişkinlere mi yazmak daha zor?
Yazmak çok kolay bir eylem. Bu kadar iyi örneğin olduğu bir dünyada onlara yaklaşmak, kalıcı eserler üretmek çok çok zordur ama.
Türkiye’de çocuk edebiyatına yeterli özen gösteriliyor mu?
Türkiye'de en az çeyrek yüzyıldır herhangi bir alana gereken önem gösterilmiyor. Ama büyük bir ülkeyiz ve yetişmiş, nitelikli, çalışkan, iyi niyetli insanlarımız sanılandan fazla. Endişe ettiğimiz her alanda gelecekte kesinlikle daha iyi noktada olacağız.
"İYİ YAYINEVLERİ TAKİP EDİLMELİ"
Günümüzde okuma alışkanlığı kazanmak çok daha zorlaştı. Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak için neler yapılmalı?
Büyüklerin okuma alışkanlığını kaybettiği bir ortamda çocukları tartışmanın çok anlamı yok. Çocuğum okumuyor diyen anne babaların çoğunun kitap kurdu olduğunu pek sanmıyorum. Öte yandan bu kadar uyaranın olduğu bir dünyada okumak gibi yalnızlık içinde sürdürülen bir eylemin işi çok kolay değil. Ama bu konuda yazarlar şöyle bir hedef koymalı bence: Çok daha iyi yazmalıyım ki o uyaranlara rağmen çocuklar okusun. Yeterince iyi eserin üretilmediği bir ortamda yetişkin ya da çocuk okurluğunun düşüklüğüne ağlayıp durmak faydasızdır.
Aileler çocuklara kitap seçerken nelere dikkat etmeli?
İyi yayınevlerini takip etmelerini öneririm.
Türkiye ve dünya edebiyatını karşılaştırdığımızda ne gibi farklar var?
Daha kötü değiliz ama yerimiz burası da değil.
Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı “Çocuk Dostu Kitap” listesi adı altında bazı kitapları çocuk dostu olarak belirledi. Bu liste hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence kamunun yapması gereken şey gölge etmemek. Yayın, yayıncılık ve yazarlık evrenindeki ekonomik, siyasi ve idari engelleri, zorlamaları ve yasaklamaları kaldırsalar sistem kendi içinde sağlıklı akar.
Son dönemde Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Çıtır Çıtır Felsefe serisi örneğinde olduğu gibi bazı kitapları “sakıncalı” olarak ilan etti. Bakanlığın amacı gerçekten de çocukları korumak mı?
Bir önceki yanıtımı tekrar edeyim. Ayrıca çocukları korumak için aklımıza ilk gelen şey yasaklamaksa işimiz var demektir. Bir grubun, bir yöneticinin, bir bürokratın hoşuna gitmeyen kitapların kaderi yasaklanmak olur. Eğer iyi, nitelikli yayıncılar, yazarlar desteklenirse; aile ve öğretmenler iyi birer okur olarak kendilerini yetiştirirlerse kötü kitapların, niteliği düşük ürünlerin zaten yaşamasına imkân kalmaz.
Benim kendi çocukluğumun popüler kitapları arasında Cin Ali bulunuyordu ve Cin Ali’nin maceraları hâlâ aklımda. Günümüzün çocuk kitapları çocuklara yeterli etkiyi oluşturabiliyor mu?
Bu soruyu çocuklara sormak gerek. Biz yetişkinler çok müdahale ediyoruz bu alana. Belki de onlar için bizim çocukluğumuzdaki fanatik popülerlik yok. Ya da daha farklı ve daha uçucu olarak var.