Denizli’nin Buldan ilçesinde bulunan Tripolis Antik Kenti, Anadolu’nun önemli antik yerleşimlerinden biri olarak tarih sahnesindeki yerini koruyor. Yaklaşık 2 kilometrekarelik geniş bir alana yayılan kent, Lydia, Phrygia ve Karia bölgelerinin buluşma noktasında stratejik bir konumda yer alıyor. Çürüksu Vadisi’nin kuzeybatı ucundaki tepenin güney yamacında bulunan Tripolis, antik çağda hem Ege Bölgesi’ne hem de İç Anadolu ve Akdeniz’e ulaşımı sağlayan ticari yolların merkezinde konumlanmasıyla dikkat çekiyor.
Kent, Helenistik dönemde sanat ve kültürün koruyucu tanrısı Apollon’a ithafen “Apollonia” adıyla anılmış; Roma döneminde ise Marcus Antonius’a ithafen “Antoniopolis” olarak değiştirilmiş, son olarak Augustus’un hüküm sürdüğü dönemde “Tripolis” ismini almıştır. Bugün yapılan arkeolojik kazılarda, kentin Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari kalıntıları ve yapı örnekleri gün yüzüne çıkarılıyor. Depremlerle defalarca zarar gören kent, her seferinde yeniden inşa edilerek tarih boyunca yaşamaya devam etti.
Tripolis’te bugüne kadar yapılan kazılar ve yüzey araştırmaları sonucunda Agora, Mozaikli Evler, Sütunlu Cadde, Roma Hamamı, Nekropol alanları, tiyatro, tahıl ambarı gibi pek çok önemli yapının kalıntıları ortaya çıkarıldı. Kazı alanında ayrıca taş kesim atölyeleri, kutsal alanlar, anıtsal çeşmeler ve Roma dönemine ait dükkânlar bulunuyor. Bu yapılar, antik kentin ticaret ve kültür açısından ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.
Kazı çalışmaları, kentin farklı dönemlerine ait tarihi izleri detaylı biçimde gün yüzüne çıkararak, Anadolu'nun zengin kültürel mirasının anlaşılmasına büyük katkı sağlıyor. Tripolis Antik Kenti, bölgenin hem ekonomik hem de kültürel açıdan merkezi olmasının yanında, antik çağlardaki yaşam biçimleri ve şehir planlaması hakkında da benzersiz bilgiler sunuyor.