Merve Balcıoğlu yazdıHeteronormatiflik,düzcinsel bakış ile cinselliği tanımlar. Cinsel kimlik meselesi tüm dünyada yaratılan bir sorundur. Bu sorun devlet dayatmaları ve uygulamaları ile eşcinsel kimliğe sahip bireylerin hayatını içinden çıkılmaz boyutlara taşımıştır. Ülkemiz gerçeği de düzeltilemeyen bir sorun olarak aciliyetini sürdürüyor. Her yıl bir çok eşcinsel birey darbelere maruz kalıp şiddet görüyor ya da hayatına son veriyor. Yaşam alanlarına sürekli tacizde bulunan bu insanların hayatını anlatan sanat filmleri her zaman belirli bir dile sahip olup,eşcinsel hakları ve sorunlarını tartışmak zorunda kalmıştır. Tangerine filminde eşcinsel bireylerin hayatlarına, onların bakışlarından dahil olabiliyoruz. Başka insanların hayatına uzaktan bakmak yerine gündelik hayatları ve aşk acılarına şahit oluyoruz. Toplumlar olarak başaramadığımız ve kabul edemediğimiz bu bireylerin hayatlarını en normal hali ile izliyoruz.Tek bir günde geçen ve tamamı iPhone ile çekilen film, hayat kadını olarak çalışan trans bireyler Sin-Dee ile Alexandra'nın başından geçen bir dizi talihsizliği konu ediniyor. İki arkadaş Noel günü çıktıkları yolculukta kaplerini kıran erkek arkadaşı bulmak için çabalar.Sean Baker'ın yönettiği filmin başlıca rollerinde Kitana Kiki Rodriguez, Mya Taylor ve Karren Karagulian bulunuyor.
Cinsel kimlikler meselesi hassas bir konu. Bu sorun bireysel olmaktan çok politik bir sorun olarak nitelendiriliyor. Foucault’nun biyoiktidarın işleyişine dair verdiği örneklerde, eşcinselliği bir kendilik formu olarak tanımlar. 1870’ten önce hangi cinsiyetten olursa olsun veya kimle seks yaparsa yapsın, kişinin kendini eşcinsel olarak düşünmesi gerçekte mümkün değildi; çünkü eşcinsellik kategorisi henüz mevcut değildi. Böyle düşünüldüğünde şuan hala umut var.
Çok çarpıcı bir film, kesinlikle: Tangerine’dir. Çekim açılarındaki akıcılık, oyuncuların performansı gerçeğe çok yakın. Film Deauville Film Festivalinden ödül ile döndü. Yönetmen Sean Baker, filmi tamamen Iphone’lar ile çekmiş ve oyuncularının da genelini amatör isimlerden seçmiş. En önemli duruşu ise oyuncularının rol icabı değil, gerçek hayatlarında da transeksüel insanlar olması.Film birçok açıdan yenilikçi, özellikte teknik konuların bütçeyi çok zorladığı, günümüz sineması için bir devrim niteliğinde. Genç sinemacılar için, eğer iyi bir hikâyeleri varsa, umut verici bir duruşu var filmin. Eşcinsel kimliğe sahip bireylere, yeni yaşam alanı açmak yerine, kendi hayatımıza onları dâhil etmenin daha insanca bir tutum olması gerekir.Ayrı bir yere koyarak, özerkleştirmeye çalışmak bir çözüm değildir. O zaman sanatın dünyayı, tüm insanlara ve onların seçimlerine uygun olacak şekilde yayılmasına izin vermemiz gerekir. Sürekli yorucu bir dil kullanmak yerine, gerçeğe en yakın şekilde anlatılan bir eşcinsel aşk, tutku ve kıskançlık hikâyesi izlemek, mevcut duruma normal bir şekilde bakmamızı sağlıyor. Sanatın her alanında yeniliğe ihtiyaç var. Daha eşit bir dünya mümkün, her zaman, her yaşam alanında, tüm insanlar için.Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, fakat herkesin hırsını karşılamaya yetecek olanı değil.