Rıza Tevfik’in 1920–1943 yılları arasında Lübnan, Kudüs, Lefkoşa, Oxford ve Londra gibi farklı şehirlerden oğlu Nazif’e gönderdiği 137 mektuptan oluşan “Sevgili Oğlum Nazif…”, hem kişisel hem de tarihsel bir tanıklık sunuyor. Kitap, edebiyat araştırmacısı Abdullah Uçman tarafından hazırlandı.
Eserde, Sevr Antlaşması’na imza atan isimlerden biri olduğu için 150’likler listesinde yer alan Rıza Tevfik’in, sürgün yıllarındaki duygularını ve oğluna aktardığı nasihatleri içeren mektuplar yer alıyor. Babasının siyasi geçmişi nedeniyle İstanbul’da birçok kapının yüzüne kapandığı Nazif’in yaşamı da bu mektuplar aracılığıyla detaylı biçimde aktarılıyor.

Mektuplarda yalnızca baba-oğul ilişkisi değil, aynı zamanda dönemin toplumsal, siyasal ve kültürel atmosferi de gözler önüne seriliyor. Rıza Tevfik’in II. Dünya Savaşı öncesi döneme, yeni dil anlayışına ve Türkiye’nin değişen kurumlarına dair görüşleri, kitabın tarihsel değerini artırıyor.
Eserdeki mektuplardan biri, Rıza Tevfik’in gurbet duygusunu şu sözlerle ortaya koyuyor:
“Yirmi Suriye lirası emekli maaşıyla Cünye’de kıt kanaat yaşamaya çalışan Rıza Tevfik mektuplarında, hiçbir zaman hâlinden şikâyet etmese de vatanından, eşinden, dostundan uzakta, yine de yalnızlık çekmektedir.”
Abdullah Uçman’ın uzun yıllara yayılan araştırmalarının ürünü olan bu çalışma, yalnızca bir baba-oğul hikâyesi değil; aynı zamanda sürgün, vicdan, aidiyet ve kültür belleği üzerine bir belge niteliği taşıyor.
Yazar Hakkında
Abdullah Uçman, 1951 yılında Edirne’de doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olduktan sonra akademik kariyerine aynı alanda devam etti. 1996’da doçent, 2002’de profesör unvanı aldı. Uçman, uzun yıllardır Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın terekesi üzerine çalışmakta ve bu alandaki belgeleri gün yüzüne çıkarmaktadır.
Araştırmacının “Muallim Nâci”, “Eşrefoğlu Rûmî”, “Rıza Tevfik’in Sanat ve Düşünce Dünyası” ve “Tanpınar’ın Edebiyat Dersleri” gibi birçok eseri bulunmaktadır.



















