Suat Bekik yazdıBu yıl 90. kez verilecek oscar Ödülleri için geri sayım sürüyor. Oscar Ödülleri, 4 Mart Pazar gecesi sahipleriyle buluşacak.Pek çok dalda dağıtılan ödüllerin en merak edilen dallarından bir tanesi "Yabancı Dilde En İyi Film" kategorisi. Bu yıl bu kategoride; A Fantastic Woman, In the Fade, On Body and Soul, Foxtrot, The Insult, Loveless, Felicite, The Wound ve The Square filmleri yarışacak.Peki bu filmlerden en iddialıları hangileri? Bu yıl, Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı'nı hangi film kazanır? İşte artıları ve eksileriyle Oscar'ın yabancıları:LovelessRus sinemasının en iyi yönetmenlerinden biri olan Andrey Zvyagintsev’in son filmi Cannes Film Festivali'nden Jüri özel ödülü aldı.Boşanmak üzere olan bir çiftin 12 yaşında içine kapanık çocuğu olan Alyosha, ne annesi ne de babası tarafından velayeti istenmediği için önemsiz, değersiz en önemlisi sevgisiz hissettiği evde daha fazla barınamaz ve bir gün evden kaçar. Dramatik bir şekilde iki gün geçtikten sonra yokluğu farkedilir. Bunun sebebi ebeveynlerin kendi hayatlarına ve konforlarına daha fazla önem vermeleridir.Film, çekirdek aile merkeze alınarak Sovyet rejiminin baskıcı tutumundan kurtulmuş insanların günümüz Rusyasında özgür hissetmek için ben merkezli bireysel yaşama nasıl yöneldiğini görürüz. Sevgisizliğin nedenlerine değinirken aynı zamanda bu durumun bireye, aileye ve topluma yansımalarını izleriz. Çocuğu arama çalışmalarında sevgisizliğin nedenlerine doğru kısa bir yolculuğa çıkarır bizi yönetmen. Bu bağlamda Asghar Farhadi filmlerini de anımsatır. Mutsuz birliktelikler, gergin ve huzursuz ilişkiler yaratır. Sevgisizlik film boyunca hemen her yere yayılır. Sevgi eksikliği hisseden insanların sevgiyi başka yerlerde aramalarını izleriz.KareFilm festivallerinin belki de en prestijlisi olan Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'yi kazanan Ruben Östlund filmi.Kare’de vurgusu yapılan mesele kamusal alanlarda güvenli bölgeler oluşturmak. Yaya yolunda olduğu gibi zarar görmeden güvenli adımlarla yürüyebilme hissinin benzerini başka mekanlarda da yaşatmak. İnsanların eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğu, insanların bir birine güvendiği ve yardım ettiği izole bir alan oluşturmak. Modern insan eleştirisi yapan Östlund bir önceki filminde bireyin eylemsizliğine değinirken bu filminde toplumun eylemsizliğine odaklanır. Duyarsızlaşmanın hemen her bünyeye sirayet ettiği günümüz dünyasının avrupasını mercek tutar. Müzeye birkaç milyon kron bağış yapan ancak yolda karşılaştığı para dilenen birine 1 kron vermeyen duyarsızlıkta, kendisinin dışındakileri potansiyel tehlike olarak gören güvenizlikte bireyselliğe önem veren modern toplumun bireylerini zıt olay örgüsüyle işler. İnsanı duyarlı yapan ve eyleme geçiren şey nedir? Film boyunca hiç bir karakter zor durumda olan bir diğerine yardım etmez. Yardıma ihtiyaç duyan, muhtaç olmanın ne demek olduğunu gayet iyi bilen bir dilenci dışında. Belki de insanı eyleme geçiren şey karşıdakini anlamak ve empati kurmakla ilintilidir. Karşı tarafı anlama ve yardım etme sürecindeki potansiyeli kinetiğe çevirmenin önündeki tek engel ise güven eksikliğidir. Güven sorunsalına, insanın hem karşısındakine hem de kendisine olan güven ve güvensizliğine değinen Östlund bir davete sürpriz olarak gelen goril insan olan Oleg’in göz alıcı performansıyla insanları eyleme geçirir. Bence filmin en önemli sekansı bu davetin olduğu sahne aynı zamanda Oscar’ın da habercisi.On Body and SoulMacar yönetmen İldiko Enyedi’nin Altın Ayı ödüllü hissetmekle ilgili masalsı filmi Teströl es Lelekröl.İletişim problemi olan Maria toplumdan izole bir yaşam sürer. Aynı iş yerinde çalışan, ortak yalnızlığa sahip fiziksel engelli Endre ile aynı rüyada buluşur. Maria asosyal biridir. Gün içerisinde Endre dahil hiç kimseyle sağlıklı diyalog kuramaz. Ruhlarının bir araya gelmesine tek engel bedenleridir ancak rüyada iki geyik olarak buluşur ve özgürce birlikte olurlar. Aynı masalsı rüyada buluşan iki geyik gerçek hayattaki tüm engellerden yalıtılmış ve bağlarından uzak, dingin bir şekilde konuşmalarına bile gerek kalmadan anlaşırlar. Sadece his vardır. Bedenin ruh üzerindeki sınırlayıcı etkisi ve kalıbına sığmayan, sığamayan ruhun kendine çıkış yolları arayıp bulması üzerine etkileyici bir film.A Fantastic WomanŞili’nin adayı ise Sebastian Lelio’nun filmi.Trans birey olan Marina, kendisinden yaşça büyük olan sevgilisinin ölümünden sonra bazı zorluklarla karşılaşır. Hem sevgilisin ailesiyle hem de bürokrasiyle ciddi bir psikolojik ve biyolojik mücadele verir. Farklı olana tahammülü olmayan heteronormatif çoğunluğa uymadığı için dışlanan, değersizleştirilen, ötekileştirilen biridir Marina. Azınlık olmanın getirdiği zorlukları ve Transfobinin evrenselliğini görürüz filmde.The insult Lübnan’ın adayı ise Ziad Doueiri’nin filmi Hakaret.Filistinli mülteciler yaklaşık yarım yüzyıl boyunca bir çok ülkede olduğu gibi Lübnan’da da kendilerine bir yaşam kurmaya çalışır. Yaser bu Filistinli göçmenlerden biridir ve bir gün oto tamirciliği yapan Beyrut’lu Tony ile bir sebepten gerginlik yaşar. Hakaret ve fiziksel saldırı olarak devam eden olay zinciri mahkemeye taşınır. İki kişinin arasında yaşananlar giderek büyür ve zamanla ülkenin meselesi haline gelir. İki karakter üzerinden din ve etnik kimlik çatışmasını izleriz. Filmi izlerken kişisel gözüken bazı meselelerin toplumu nasıl da ilgilendirdiğini, fay hatları gibi biriken huzursuz enerjinin hemen herkesi nasıl tedirgin ettiğini görürüz. Tek bir cümle depremler yaratabilir oysa ki tüm yaraları saracak olan da tek bir özür cümlesidir.
Sinema
Yayınlanma: 02 Mart 2018 - 22:39
Güncelleme: 02 Mart 2018 - 23:14
Oscar'ın yabancıları
"Yabancı Dilde En İyi Film" kategorisinde bu yıl; A Fantastic Woman, In the Fade, On Body and Soul, Foxtrot, The Insult, Loveless, Felicite, The Wound ve The Square filmleri yarışacak. Peki bu filmlerden en iddialıları hangileri? Bu yıl, Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı'nı hangi film kazanır?
Sinema
02 Mart 2018 - 22:39
Güncelleme: 02 Mart 2018 - 23:14
Analizleri okuduğumda ödüle en yakın THE SQUARE gibi görünüyor. Ilk fırsatta izleyeceğim. Emeğinize sağlık .