Büyük Roma İmparatorluğu; imparatorların tahta çıkış ritüelleri, haneden aileleri ve imparatorların yönetim dönemlerinde toplumsal sınıflarla olan yakınlık/uzaklığına göre diğer imparatorluktan farklı bir yönetim anlayışı sergilemektedir. Doğrudan babadan oğula geçen imparatorluk bağları olduğu gibi, kardeşten kardeşe geçen ya da aynı anda iki kardeşin yönetimine sahne olan dönemlerde yaşanmıştır. İmparatoru bir suikast ile öldüren generalin imparator olarak tahta çıkarılması örnekleri çokça olduğu gibi, bir saray yöneticisini imparator yapmak için mevcut imparatoru ortadan kaldıran ordu gelenekleri de görülmekteydi.
Roma’nın Afrika kökenli ilk imparatoru olan Septimius Severus (M.S. 145-211) hayatta iken oğlu caracalla ve Geta’yı ortak imparator ilan etmiş, (M.S.) 197 yılında oğullarını yönetime ortak yapmış ve Parth Savaşı’ndan sonra ise Caracalla’ya “Augustus” payesini vererek imparatorluğun yönetimine tamamen ortak etmişti (M.S. 198).[1] Nitekim İmparator Severus’un 211 yılında ölümü üzerine, iki kardeş ortak imparator olarak tahta çıkmış Roma İmparatoru ilan edilmişlerdi. Bu ortak imparatorluk fikri Caracalla’ya en başından beri çok cazip gelmemekteydi. Babası Septimius Severus döneminde imparatorluğun pek çok toprağını ziyaret etme şansı bulan kardeşler, Severus adına dikilen yada yapılan pek çok eserde isimleriyle beraber anılmışlardı.[2]
Caracalla (4 Nisan 186 – 8 Nisan 217) Roma İmparatorları içerisinde üzerinde en çok konuşulan ve tahliller yapılan isimlerdendir. Sakin ve örnek bir çocukluk hayatı geçiren imparatora, doğduğunda ailesi tarafından Bassianus adı verilmiş ancak ilerleyen yıllarda bir Gallia giysisi olan ve topuklara değin uzanan pelerini sürekli giymesi ile Caracalla olarak anılmaya başlanmış ve bu isimle tarihe mal olmuştur.[3]
Çocukluğunda sakin sessiz, kendi halinde, ebeveynlerine saygılı bir kişilik olarak bilinen Caracalla, naif ve vicdan sahibi biri olarak sosyal çevrelerde de methedilen bir kişi olarak bilinmiştir. Örneğin; suçluların vahşi hayvanların önüne atılarak cezalandırıldığını gördüğünde ağlar ya da gözlerini çevirirdi ve halk ondan bu nedenle çok daha fazla memnun oluyordu. Daha yedi yaşında bir çocukken oyun arkadaşlarından birinin Yahudilerin dinini kabul ettiğinden dolayı şiddetli bir şekilde kırbaçlandığını duyunca uzun süre hem çocuğun babasıyla hem de kendi babasıyla görüşmek istemedi, çünkü kırbaçlanmasından onları sorumlu tutuyordu. Ayrıca babası İmparator Severus’un rakibi Niger’e destek verdikleri için kızgın olduğu Antiokheia (Antakya) ve Byzantion (İstanbul) vatandaşlarına sahip oldukları eski haklar da onun aracılığıyla geri verildi.[4]
Çocukluğunda bu kadar masum ve insancıl olan Caracalla nasıl bir süreçten geçmişti de, tahta çıktıktan kısa bir süre sonra öz kardeşi Geta ve ailesini gözünü kırpmadan ortadan kaldırabilmişti. Caracalla’nın katliamları sadece kardeşi ve ailesi ile sınırlı kalmamış, Roma şehirlerinde kendisine destek olmayıp Geta’ya bağlılığını sunan kimi yerlere de gazabını salmıştı. Babası Septimius Severus’un imparatorluğunda nasıl bir yol izlediği ve rakiplerine nasıl davrandığı incelendiğinde, Caracalla’nın yaşadığı dönüşümde bir nebze anlaşılabilir. Dış düşmanları ve iç rakiplerine karşı göz açtırmayan yargılama yapmaksızın aileleri ile birlikte öldüren, mallarına el koyup şahsi hazinesine alan bu baskı yönetimi ile iktidarını güçlendiren bir yapı sergilemişti. Babasının yönetiminde yaşı ilerledikçe bakış açısı değişen Caracalla’nın anlaşıldığı üzere en büyük rol modeli babası Severus’tu.
İmparator Severus’un, Roma halkı ve senatosuna (SPQR) gerçekte hiç saygısı yoktu. Önceki imparatorlardan olan Traianus’tan ve kendisinden önceki diğer imparatorlardan farklı olarak, askerler dışındaki kalan tüm diğer grupların önemsenmemesi gerektiği düşüncesini açıkça ifade eden ilk Roma İmparatoru oluşu da bu tezi destekler nitelikteydi.[5] Bu düşüncesini o, Britanya’da ölmeden önce hasta yatağındayken oğulları Caracalla ve Geta ile paylaşmıştı.[6]
Naif bir çocukluktan, kanlı bir iktidara giden süreçte gücünü korumak ve imparatorluğun sınırlarını sağlıklı bir şekilde savunmak adına sürekli savaşlar ve seferlerle geçen bir hayat süren Caracalla, babasından büyük bir toprağı miras aldığı gibi şiddet ve cesaret karışımı bir iktidar anlayışını da devralmıştı. Kendisine örnek aldığı iki kişiyi öncelikle Büyük İskender akabinde babası Septimius Severus olarak her zaman söylerdi. Büyük İskender özentisi, öncelikle doğuya ve batıya hakim olma isteğinden kaynaklanıyordu, tıpkı İskender’in yaptığı gibi uzak topraklara ulaşmak ve yönetmek isteği her zaman Caracalla’nın zihnini meşgul eden bir durumdu.
Annesi ve kardeşi Geta’nın aksine, babası Severus gibi bir yoldan giden Caracalla, İskenderiye şehrinde yirmi bin insanın katledilmesinden tutun, Roma’nın eli kalem tutan şair ve yazarlarına kadar çoğu elit insanı dahi öldürtmekten geri durmamıştır.
Peki İmparator Caracalla’nın bu ruh hali tüm iktidarı boyunca böyle mi devam etmişti? Roma yurttaşlığı kanununu değiştirip, özgür olan ve imparatorluk topraklarında yaşayan herkese Roma vatandaşlığı veren, sikkelerde bulunan gümüş ayarını değiştirip askere fazladan ödeme yapanda yine Caracalla idi. Tıpkı babası gibi askere değer vermek onun gayeleri arasındaydı.
Bir lider kimliğinin de analizi olabilecek bir durumdur Caracalla’nın çocukluğu ile iktidar yılları arasında kayda değer görülen zıtlıklar. İmparatorluk topraklarını ve iktidarını ayakta tutabilmek için yaptıkları onu bu hale getirse de, atalarından ve eski imparatorlardan örnek alabileceği onlarca örnek arasında sürekli zalimliği ile tanınan imparatorları örnek alması, tıpkı babası Severus gibi bir yol izlediğini göstermekteydi.
İmparatorluğun doğu sınırlarında yer alan Edessa (Şanlıurfa) kentinden Carrhae (Harran) ketine giderken yolda tuvalet ihtiyacını gidermek amacıyla duran Caracalla bu esnada imparatorluk muhafızlarından biri tarafından öldürüldü. Muhafız alayı komutanı Macrinus (İmparator Macrinus 217-218) tarafından organize edildiği anlaşılan bu suikast sonucu hayata veda eden imparatorun yerine Macrinus imparator ilan edildi.
Çocukluğu ile iktidarı arasında 29 yıl yaşayan Caracalla, iyi ve kötü tüm şöhreti ile Roma tarihine adını yazdırdı ve ardılı Macrinus’tan sonra imparator olacak olan oğlu (evlatlığı/torunu?) Elagabalus’un da en büyük rol modeli idi.
Ölümünün 1800. Yıldönümünde (8 Nisan 217- 8 Nisan 2017) anmaya gerek duyduğumuz İmparator Caracalla, tüm Roma ahalisi ve tarih sayfalarında üzerinde durulmaya devam eden bir karakter olma özelliğini halen korumaktadır.