Röportaj: Ömür BayramoğluÖmür Bayramoğlu "Mürekkep kısa film Söyleşileri" başlığı ile uzun bir yolculuğa çıkıyor. Toplam 15 bölüm sürecek röportaj serisinde Bayramoğlu, son dönemin ödüllü ve dikkat çeken kısa filmlerini merceğe alacak. Filmlerin yönetmenleri, yapımcıları, oyuncuları bu röportaj serisinde Mürekkep Haber takipçileri ile buluşacak.Mürekkep Kısa Film Söyleşileri'nin on ikinci konuğu yönetmen Burak Kum. Evden Uzak, Kim, Amin, Nevermind, Hallucination isimli kısa filmleri ile dikkat çeken Kum, bugüne kadar katıldığı pek çok festivalde adından övgüyle bahsedilen bir isim. Kum ayrıca 2013 yapımı Nönetçi isimli belgeselin de yönetmen koltuğunda oturuyor.Mürekkep Kısa Film Söyleşileri'nde bu hafta Burak Kum ile bir söyleşi gerçekleştirdik.İlk kısa filminiz “Yolcu”yu 2010 yılında çektiniz. Kısa film çekme, bu sektöre girme kararını nasıl aldınız?Kamu Yönetimi Bölümü’nde okurken bir yönetmen ismi çok geldi kulağıma; Ahmet Uluçay diye. Merak ettim önce çektiği filmi izledim, sonra Uluçay hakkında bir belgesel izledim. O imkânsız şartlarda bir şeyler yapmayı başarmış çok iyi bir yönetmendi, örnekti. Bizim jenerasyonumuz da böyle bana göre. Uluçay çok zor şartlarda sinema aşkı ile başlamış ve zor şartlarda bir film bitirebilmiş biriydi. İlham oldu diyelim Ahmet Uluçay’ın kararlılığı, mücadelesi. Benim de sinemada anlatmak istediğim hikayeler, senaryolar vardı. Bu ikisi örtüşünce zaman perdesini çektim aradan. Sonra o yola girdim.Anlatacak hikâyelerim vardı dediniz. Bunun temeli neydi?Hikâyeleri devamlı düşünüyordum. Okul kantininde arkadaşlarıma anlatıyordum. Belki zorla, belki severek dinliyorlardı ama ben severek heyecanla anlatıyordum. Sonra hikâye nasıl anlatılır, çekilir ustalardan dersler alarak öğrenme süreci başladı Nasıl bir süreçti bu öğrenme süreci?O, uzun ve zahmetli bir süreçti. Hani bir mabedin kapısında keşişler içeriye girmek için bekler ya öyle bir sabır. İşi öğrenebilmek adına mesleğin çok farklı alanlarında çalıştım, sesçilik yaptım mesela. Kademe kademe ilerliyorsunuz. İlk filmimi 2010’da çektim ama 2003’te karar vermiştim çekmeye.İlk kısa filminizi çekerken yaşadığınız zorluklar nelerdi?Ben şuna inanıyorum, “Şartlarım iyi olduğunda film yapacağım, istediğim oyuncu, istediğim senaryo, istediğim kamera, teknik ekipman olunca çekeceğim.” dediğinizde o iş yürümez. Öyle ütopik bir dünya yok... İmkânlarımız ile isteklerimizin bir dengesi olmalı. Elde ne var? Evet, bir arkadaşımdan alabileceğim kamera var. Aynı sinemaya tutkun, senin gibi oyuncu arkadaşların var. Ses alabileceğin aparat var mı? Benim yoktu. Ses alamadım, ama pes etmedim. Sessiz çektik sonra ses efekti ekledim. Anlatı yolunu o anda öyle yapmalıydık. Ses alamıyoruz, bu filmi çekemeyeceğiz demedik. Ses alamıyorsak senaryomuzu ona göre uyarladık. Şu anda çok mutluyum o işten mesela.Daha sonraki dönemlerde şartlarda neler değişti?Daha sonraki seneler de şöyle oldu. Mesleğe girince şartlar biraz değişti, olgunlaştı. Şöyle ki; daha kolay ekipman bulur hale geliyorsunuz. Seneler içinde kendinizi geliştiriyorsunuz, o büyük avantaj sağlıyor. Ama dönüp baktığımda o zorluklara, bazı zorluklar aynı biçimde devam ediyor. Mesela pandemi sürecinde oyuncu bulamadım ama vazgeçmedim, annem ve babamla çalıştım.Aslında yapmak istemekle alakalı değil mi, sorunlar bir şekilde halledilebiliyor? Hallediliyor ama o tapınakta, kapıda bir süre beklemek sıkı sıkıya çalışmak gerekiyor. Onu yaşamadan, mesela ben çok görüyorum, nasıl yapıyorlar şaşırıyorum. Adam, herhangi bir şey çekiyor. Unvanı hemen yönetmen oluyor sosyal medyada, arkadaş çevresinde. İlginç buluyorum. Sonrası da olmuyor zaten. “ON TANE KISA FİLMİM VAR”“Yolcu” kısa filminizden sonraki çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz?On tane kadar kısa filmim var. Bunlardan iki tanesi Türkiye’de henüz gösterilmedi. Festival gösterimi bekliyor. “Nöbetçi” isimli belgesel film yönetmenliğiniz var. Belgesel yönetmenliği ve kısa film yönetmenliğinin farkları nelerdir? Yönetmenliği böyle kategorilere ayırabilir miyiz?Meslek tanımı olarak ayrım yapmayı doğru bulmuyorum. Yaklaşımları birbirinden faklı, prensipleri değişiklik gösteren iki kategori. Aslında kişinin ilgi alanı, yöneldiği profesyonel alanı belirliyor. Şöyle ki, kısa film çekerken prodüksiyon aşamasında çok büyük uğraş içindeyken belgeselde bu uğraşınız daha rahat geçebilir. Belgeselde görüntüleri ayıklama süreci uzun sürerken kısa filmde bu aşama genellikle daha kısa olur. Aslında belgesel, belgesel içinde çektiğiniz kişileri yönlendirmeye çok müsait bir alan değil. Amacımız; şimdiye ve geleceğe, daha önce filme alınmamış bir belge bırakmak olmalı. Belgenin içini boşaltmak ya da değiştirmek olmamalı; hele bir de görsel kaygılarla yapılınca o işte tam bir felaket. Kısa film için bu tamamen farklı. Yönetmen her şeye müdahil olmalı. İkisi arasında uçurum derecesinde fark var bu anlamda. Yönetmen yönetmendir. Sinemacı diyelim… Sinemacı sinemacıdır. Her alanda kendini var etmeye çalışır. O yüzden de kısaca tanımları spesifikleştirmek yerine daha tümel tanımlar koymayı doğru buluyorum. Prensipleri tamamen faklı iki alan.“Evden Uzak”, “Kibritçi Kız”dan uyarladığınız filminiz. Filmlerinizin, senaryolarınızın çıkış noktasını öğrenebilir miyiz? “Evden Uzak” özel bir proje benim için. Şöyle ki uzun metraj projemin yapılabilirliğini test yaptığım bir proje. Bir uyarlama senaryosu yazdım. O senaryoyu bu teknikte, bu görsel tarzda yapmak istiyordum. Ama benim önce bir kısa filmle, daha minimal, bütçesini karşılayabileceğim bir durumda denemem gerekiyordu. “Kibritçi Kız” öyle çıktı. Şunu söylemeden geçmeyeyim; kameranız olmayabilir, teknik şartlarınız olmayabilir ama ekip birinci şart. Ekibinizin olmadığında hiçbir şey olmuyor. “Evden Uzak” tamamen ekip işi. Ekiple voltran oluşturuyorsunuz. Ekip, film yapma gücünüz oluyor. Etrafınızda doğru insan buluyorsanız, onlar size yönetmen diyorsa- yönetmen unvanı öyle gelmeli bence- ancak o zaman güzel işler çıkıyor ve birlikte güzel şeyler başarabiliyorsunuz.Ekip demişken, kısa film veya uzun metrajda ekip oluşturmada farklar oluyor mu?Bence kısa filmle uzun metraj arasındaki farklardan biri şu; kısa filmde daha minimal bir bütçe ile çalışıyorsunuz genel olarak. Yurtdışından bağımsız olarak bunu söylüyorum. Kısa film bütçeleri, Kültür Bakanlığının da ön gördüğü referansla söyleyebilirim; kısa filme 20 bin gibi bir bütçe çıkarıyorsa uzun metraja, altı yüz bin, yedi yüz bin gibi veya iki milyon bütçe çıkıyor. Buradan şeyi anlayabiliyoruz aslında, ekibin ne kadar geniş, büyük olacağını belirleyen durum tamamen ekonomik şartlar oluyor. Yoksa gönül ister ki bütün kısa filmlerde tüm ekip çalışabilelim.“KISA FİLM ÇOK DAHA ÖZGÜR BİR ALAN”Kısa film, uzun metraj için bir basamak olabilir mi, ne düşünüyorsunuz bu konuda?Kısa film şöyle bir alan aslında, kendini deneme, anlatmak istediğini anlatma özgürlüğünü bulabildiğin bir alan. Çünkü çoğunlukla diyebilirim, Türkiye’de kısa film festivalleri yapılıyor ama bilet satışlı bir gösterim çok az. O yüzden ana akım sinemadan bağımsız olarak yönetmenler kendilerini, hikâyeciliğini denemek ister. Onu ana akımda bulamadıkları için kısa film onlar için çok daha özgür bir alan. Film yapımcılarının da onları keşfetmeleri için bir fırsat bence. Mesela “Testere” filmi kısa filmdi, daha sonra uzun metraj olarak çekildi. Ben de keza uzun metraj yolculuğunda olan bir filmimi denemek adına böyle bir karar aldım. Ancak bundan bağımsız olarak birçok film çekmişimdir hiç uzun metrajı düşünmeden. Tamamen katı cümle kurmak da yanlış. Yöntemlerden biri… Şunu diyebiliriz, bir yönetmen anlatmak istediği hikayesini orada çok özgürce anlatma imkanına sahip. Kısa film, prensiplerinden bahsedeceksek, konu itibari ile alanı, bütçesi itibari ile yaygınlığı itibari ile daha spesifik bir alana hitap ediyor.Oyuncu seçiminde iş kısa film olunca zorluk çıkıyor mu?Bazı oyuncular var ki çok sıcak bakıyor, bazı oyuncularsa yanaşmıyor. Bazıları canı gönülden, bazılarının aklının ucundan geçmiyor. Bu biraz da oyuncunun karakteri ile ilgili. Acı bir şey söyleyeyim. Festivaller filmin seçilmesi kararında ünlü oyuncuya pozitif bir ön yargı ile yaklaşıyor. Ünlü oyuncu, filme ilgiyi artırıyor. Bunun da festivalin büyümesi açısından önemli bir rol oynadığı düşünülüyor. Kültür Bakanlığından destek alan bir filme oyuncu da daha sıcak bakabiliyor. Sponsor bulunca da oyuncuyu ikna kolay oluyor. Bir diğeri ise, elinizdeki iyi senaryonuzu, oyuncuya iyi aktarabilirseniz vakit buldukları ölçüde sorun çözülüyor. Kısa film çekerken oyuncu ile bazı problemler yaşanabiliyor, şöyle ki, senaryo çok kısa bir metin olduğu için karakterin öncesini ve sonrasını anlatmak bir zaman işi oluyor benim içinKısa filmin meslek hayatınızda nasıl bir yeri var? Kısa film benim nefes alma biçimim. Kendi hayatımı idame ettirmek için reklam ve animasyon işleri yapıyorum, onlardan da zevk alıyorum. Ancak kendimde kısa film yapma mecburiyeti hissediyorum. Buna şöyle örnek verebilirim: Dalıyorsunuz denize sonra çıkıp nefes almak istiyorsunuz. Dalma anı gibi yaptığınız işler… kısa filmler olmasa boğulur giderdim.“KISA FİLM FESTİVALLERİNDE YÖNETİM SORUNU VAR”Kısa film festivalleri sizce yeterli mi, kısa filmlerin tanıtımı ve devamı için? Aslında festivaller yeterli. Bence sayıları fazla bile. Aslında festival değil festivalde yönetim sorunu var. Bazı jüriler film dünyasından çok uzak. Sette nefes solumamış, hikayeciliğin ne demek olduğunu bilmeyen insanlar. Bu da ülke sinema sanatının gelişmesinin önündeki en büyük engel. Festivallerin, jürilerin küçük bir kısmını ayırarak söylüyorum bunu.Senaryolarınızın çıkış noktaları neler oluyor?“Evden Uzakta” filmimde uyarlama yaptım, yeni kısa filmim “AbsürdAdam”ı, Camus’un Sisifos Söyleni’nden esinlendim. Bende bir fikrin çekilebilmesine karar verme süreci, kalbimin sesi ile başlar. Kalbimin sesi müziğe dönüşür. İşte bu düşünce ve bu his, onun oluşturduğu armoni etrafında şekillenir. Sonra sinopsis ve senaryo gelir. Ona uygun yapım koşulları ile de şekillenir.Son olarak sevdiğiniz yazarlar, yönetmenler kimler, meslek hayatınızda size etki eden yapıtlar var mı?Aslında çok var ama şöyle bir durumda var. Kafamda bir liste yapıyorum. Bir gün çok sevdiğim bir yönetmeni ertesi gün tamamen unutabiliyorum. Yani kafamızda kurduğumuz listelere inanmıyorum.
Röportaj
Yayınlanma: 24 Aralık 2020 - 22:37
Mürekkep Kısa Film Söyleşileri: Burak Kum
Mürekkep Kısa Film Söyleşileri'nde bu hafta Burak Kum ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Röportaj
24 Aralık 2020 - 22:37