Prof. Dr. Namık AçıkgözMecidî’nin “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filminin eleştirisinde ilahiyatçılar ve bazı “İslamcılar” sınıfta kaldı.Sinema kültürü basit bir eğlenceden öte olmayan insanlar, Mecidî’yi eleştirmeye kalkıyorlar fakat hemen hepsinin eleştirisi filmde işlenen bilgilerle ilgili. Yok o öyle değil, böyleymiş… Yok Şii propagandası yapılıyormuş… Yok Hz. Muhammed Hz. İsa gibi anlatılıyormuş… Yok o mucizeler kayıtlarda yokmuş… Şunu gördüm ki, Mecidi’nin filmini seyredip eleştiri yapanların büyük çoğunluğunun bir sinema kültürü yok. Çoğu bugüne kadar hayatlarında hiçbir film eleştirisi yapmamış veya en azından hiçbir filme eleştirel olarak bakmamış insanlar. Sinemayı basit bir eğlence aracı olarak gören insanda ne eleştirisi olur değil mi?Vaaz Dili-Sinema DiliMecidî filmini siyer, fıkıh, kelam ve akaid açısından değerlendirdiğini zannedenlerin neredeyse tamamı “vaaz dili” dediğim ve 1400 yıldır hiç değişmeyen bir dil kullanmaktadır. Vaaz dili, öyle bir standart koymuştur ki kendine, mucize, keramet, menkabe, efsane, masal, destan, kıssa gibi geleneksel anlatıların bir kısmına veya tamamına karşıdır; sadece ayet ve hadis üzerinden bir din anlatması yaparlar. Ayet ve hadislerin beşerileşmesine ve yaygınlaşmasına vesile olan hikayelerin çoğunu batıl ve hurafe olarak adlandırırlar. Oysa, bu tür hikâyeler, bilginin aktarılmasında önemli rol üstlenmişlerdir. Bunları yok saymak, aktardıkları bilgi ile insan arasındaki ilişkiyi ve bilginin kalıcılığını sağlayan fonksiyonu yok etmek demektir. Böyle olunca da “salt episteme” kalır elimizde. Fonksiyonsuz, insan beynine ve ruhuna hiç etkisi olmayan “salt episteme”. Oysa bilginin insanla özdeşleşmesi için,tıpkı Kur’an’daki antropo-morfik anlatımlarda olduğu gibi, onun beşerileşmesi gerekir.Aydınlanma çağından önce bunu mucize hikâyeleri, menkabeler, masallar, destanlar, efsaneler ve kıssalar yapıyordu; sonra bunların yerini roman ve hikâyeler aldı. 19. Yüzyılın sonunda itibaren de bu bilgiler, sinema aracılığıyla aktarılır oldu. Mesele bu kadar basit!...Vaazcı zihniyetle filme bakanlar, sinema dilini bilmedikleri için filmin nasıl bir sinematoğrafik değeri olduğunu anlayamazlar; onlar ancak vaazcı zihniyetin bilgilerine uyumluluk veya uyumsuzluk açısından bakarlar filme.Şii Propagandası MeselesiEfendim, filmde Şia bakış açısı ve propagandası varmış.Valla bu filmi seyrederek mezhebini terk edip Şii olanı hiç duymadım ve duyacağımı da zannetmiyorum. Şah İsmail’den bu yana İran’ın “rejim ihraç etme” endişesinin hâlâ devam ettiğini gösterir bu tavır.Hz. Muhammed filminde Şia propagandası arayanlar, Mecidî’nin diğer filmlerinde de aramışlar mı Şia’yı? Veya bu zihniyette olanlar, diğer İran filmlerinde Şia’yı, Hanbelîlerin yaptığı filmde Hanbeliliği, Şafiilerin yaptığı filmlerde Şafiiliği aramışlar mıdır mesela?Filmin neredeyse tamamı Hz. Muhammed’in çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlatmaktayken, bazı eleştirmenler, Hz. Muhammed’e destekçi olarak niye Hz.Abbas ve Hz. Hamza’nın olduğunu ve Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in olmadığını sormaktadır. Peygamberliği filmin sonunda müjdelenen Hz. Muhammed’e, 12 yaşındayken Hz. Ömer ve Hz. Ebu Bekir destek olacak ha? Bu arkadaş, filmdeki ambargoyu, İran’a uygulanan ambargo ile birbirine benzetiyor!... Ey iz’an!... Tatile mi çıktın?...Veya Mustafa Akkad’ın filmlerinde (Çağrı ve Ömer Muhtar) Akkad’ın mezhebini sorgulamadan seyredenler, iş Mecidî’ye gelince niye mezhep propagandası endişesine kapılıyorlar anlamak mümkün değil. Siz mezhepler tarihiyle mi uğraşıyorsunuz, yoksa bir filmle mi Allah aşkına?Mucizeler ve Divan EdebiyatıBir sözde eleştiride, filmde Hz. Muhammed’in insanları sağlıklarına kavuşturma sahnelerinin Hz. İsa’yı andırdığını; bunu böyle kullanmanın yanlış olduğunu söylüyor bu ilahiyatçı arkadaş. Demek ki bu ilahiyatçı, hayatında hiç Divan şiiri okumamış. Divan şairleri, neredeyse 3-4 şiirde bir Hz. İsa’nın ölüleri diriltmesi mucizesine gönderme yaparlar ve bundan hiç rahatsız olan da yoktur. Hz. İsa’ya ait bir özelliğin Hz. Muhammed’e mâl edilmesini eleştirebilirsin ama filmde bu mucizenin işlenmesinden Hristiyanlık propagandası çıkaramazsın arkadaş!... Bu millet Hz. Muhammed’in mucizelerini en çok Muhammediye’den, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inden ve Fuzulî’nin Su Kasidesinden öğrendi. Bildiği mucizeler sadece buralarda anlatılanlardır. Siyer kitaplarında olup da bu metinlere girmeyen mucizeleri bilmez bu millet.Bari bu konulara falan girme de şiir okumadığın ortaya çıkmasın.Ha şiir demişken, Yunus Emre’ye de temas etmekte fayda var. (gerçi Yunus Emre düşmanı sıkı dindarların olduğunu da gördük.) Yunus Emre, şiirlerinde Allah’ın ayetlerinin beşerileşmesinden başka bir şey yapmamıştır. Bu beşerileşmeyi yaparken de retorikten ve şiir dilinden faydalanmıştır. Ayetlerin dediğini diyen Yunus Emre, dinin popülerleşmesine vaaz dili kullananlardan çok daha fazla hizmet etmiştir. Sinema dili de vaaz dilinden başka bir dildir ve Mecidî de bu filminde lirik bir sinema dili kullanarak, Hz. Muhammed’i anlatıyor.Hz. Muhammed’in Elinin GörünmesiBir de şu Hz. Muahmmed’in elinin ve bir ara azıcık da yüzünün görünmesinden korkanlar var. Bunlar zaten resim ve heykel konusunda da kendilerine güvenemeyecek kadar korkak insanlar. Günümüzün insanı sanki bir heykel görse onu put yapacakmış gibi bakıyorlar konuya. Veya resim düşmanlığı da aynı. Demek bunların imanı o kadar zayıf ki, bir heykel veya resim gördüklerinde hemen ona tapacaklar!... Bunlar dinin söylediği putlara karşılar ama içlerindeki putları kıramamış insanlar. Böyle insanların yaptıkları film eleştirisini ciddiye almak bile gayr-ı ciddiliktir.Entelektüel YokluğuArkadaşlar, kızmayın ama sizin dilinizle ve üslubunuzla çağın dili olan sinema dili yakalanmaz. Sizin diliniz ancak inanmayı peşinen kabul etmiş insanlara, sorgulanmayan ve içselleştirilmeyen bilgileri aktarmaya yarar.Bütün bunlardan sonra benim asıl üzüldüğüm taraf, 14 yıldır iktidarda olan Ak Parti’nin entelektüel seviyeyi arttırıcı bir sonuç alamamış olmasıdır. Sen 14 yıldır iktidarda ol ama Mecidî filmini doğru dürüst değerlendirecek bir entelektüel takımın olmasın!... Acı değil mi?Vaaz diliyle bilgi aktarmanın çağı geçmiş ama bizimkiler hâlâ vaaz diliyle sinema yapma peşinde. Olmaz birader!... Bari Necip Fazıl’ın Bir Adam Yaratmak veya Reis Bey oyunlarını içselleştirerek okuyun da, “bir başka dil” olan ve sinema diline yakın bir dil olan “tiyatro dili”nden başlayın çalışmaya.
Sinema
Yayınlanma: 14 Kasım 2016 - 10:27
Mecidî'nin filminin eleştirilerini eleştiri ve bilgi aktarım meselesi
"Mecidî’nin “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filminin eleştirisinde ilahiyatçılar ve bazı “İslamcılar” sınıfta kaldı..."
Sinema
14 Kasım 2016 - 10:27