Esma Firuze yazdı
Masamızın üzerindeki vazo, raflara dizdiğimiz biblolar, duvarlarımızı süsleyen tablolar, saç şeklimiz, kıyafetimize göre ayakkabı seçmemiz… Hepsi var oluşumuz ve var oluşumuzu anlamlandırmamızın bir parçası. İnsan sadece düşünen hayvan değil; aynı zamanda kendisini ve çevresini süsleyen hayvan. Güzellik algımız ve estetik değerlerimiz, kimliğimizi oluşturan en önemli unsurlardan. Grayson Perry de, Pera Müzesi’nde 25 Temmuz’a kadar ziyarete açık olan Küçük Farklılıklar sergisiyle Britanya’da estetik beğeni üzerine kafa yoruyor.
Göz alıcı renklerle masal ve karikatürü birleştiren bu sergi, ziyaretçilerini Tim Burton filmlerini andıran büyülü bir dünyaya çağırıyor. Seramik üzerine süslemeler ve dijital tekniklerle dokunmuş duvar halılarının rengârenk karmaşası, Britanya’nın işçi, orta ve üst sınıflarının yaşam ve yaşamı anlamlandırma tarzlarına tarihten ve Hıristiyan sanatından esinlenerek ışık tutuyor. Müzenin iki katını ayırdığı sergiye duvarlarda yine Perry tarafından üretilmiş belgeseller eşlik ediyor.
Britanya’nın farklı bölgelerinde yaşayan sosyal sınıfların estetik beğenilerini anlatan bu belgesellerden birinde, Britanya’da orta ve üst sınıfın, işçi sınıfının estetik beğenilerine burun kıvırdığı halde Afrikalı bir yerli kabilenin yaşam biçimine, aksesuarlarına ve ritüellerine derin anlamlar çıkarılabilecek bir alan gibi yaklaşmasının tuhaflığına dikkatimiz çekiliyor ve estetik beğeninin aslında dünyanın her köşesinde bir kabileye ait olmakla ilgili olduğunu ifade ediliyor. İşte tam da bu yüzden orta/üst sınıf, işçi sınıfını küçümseyerek kendi kabilesinin sınırlarını korumaya çalışıyor. Meseleyi bir sosyal gruba ait olma ama aynı zamanda da ondan kaçmaya (belki sınıf atlamaya) çalışmakla açıklayan Perry, günlük hayatımızda yer bulan estetik beğeni ve pratiklerle kimliğimizi nasıl inşa ettiğimize Britanya örneği üzerinden ayna tutuyor.
Önümüzde açılan bu perspektiften dönüp kendimize baktığımızda belirli giyim kuşam, eğlence, dekorasyon ve benzeri tarzların küçümsenmesinin ardında aslında bir anlamda bir estetik dayatma olduğunu; hâkim gruplar tarafından onaylanmayan beğenilerin çirkin addedilmesinin toplumda belli bir kabilenin üstünlüğünü temin amacı güttüğünü iddia edebiliriz. Her ne kadar burada, Britanya’daki gibi günümüzde bile katılığını nispeten koruyan sınıf ayrımlarıyla karşı karşıya olmasak da farklı kimliklerin kendini farklı şekilde ifade etmesinin estetik zenginliğimiz olduğunu gözden kaçırmamak gerek. Kendine sağlıklı bir ifade imkânı bulduğunda bu küçük farklılıklar, bir yandan görmezden gelinen sosyal sorunların gün ışığına çıkmasını sağlarken diğer yandan var oluşumuzu zenginleştirecek ve yaratıcılığımıza ilham verecek değerler olarak bizlere hizmet edecektir.
Not: Sergi hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için tıklayınız.
Pera Müzesi'nde birçok sergiye gittim. Sanata çok büyük katkıları var. Küçük Farklılıklar için de teşekkür etmek lazım Pera Müzesi'ne.