Merve Balcıoğlu yazdıUnutulmaz eserler arasında olan Agatha Christie’nin 'Doğu Ekspresinde Cinayet' romanı geçtiğimiz günlerde film olarak izleyici karşısına çıktı.Film uyarlamalarında hayal kırıklıkları oluşabiliyor. Romandaki hikayeyi benimseyen izleyici için filmin sürpriz olması söz konusu değil. Agatha Christie, özellikle olay örgüsünü heyecan üzerine kurduğu için beklentiyi yükseltir. Tek mekan içerisinde geçen bir hikayeyi izleyiciye ritmi düşürmeden vermek bu nokta dahilinde zorlaşır. Romanı okuyanlar için filmin heyecan unsuru önemli bir anahtar noktası olmaktan çıkar.Alfred Hitchcock filmlerinden artık klasikler arasında yerini alan 'İp' iyi bir örnektir. Film tek bir oda içerisinde geçer; ancak izleyici beklentisini düşürmez. Film anlatısında bu çatışmayı kurmak önemlidir. Popüler filmler için senaryonun yapısı bellidir. Film henüz hikâyenin yapısı kurgulanırken heyecan ve seyirci ilgisi üzerine yapılanır.Branagh filmin hem yönetmenliğini üstlenirken, başroldeki dedektif rolünü de canlandırıyor. Diğer oyuncular arasında Johnny Depp, Michelle Pfeiffer, Willem Dafoe, Judi Dench ve Penelope Cruz'u görüyoruz. Oyuncu kadrosunun beklentiyi yükselttiği bilinen bir gerçektir. Roman anlatısı okuyucudaki beklentiyi çok yükselttiyse film izleyicisi aynı performansı bekliyor. Bu durum bir hayal kırıklığı olarak geri dönüyor. Johnny Depp, filmde göründüğü zaman uzun süreli bir oyunculuk ve yüksek bir algı oluşturması beklenirken bu filmde tüm oyuncular birbirine yakın mesafede görünüyor. Bu klasik bir sinema izleyicisinin oyuncular ve hikaye arasında kaybolmasına neden oluyor ve tüm bunlar doğrudan filmin başarısını etkiliyor. Sıfırdan bir üretim ve uyarlama arasında oluşan zorluk mesafesi burada başlar. Daha önceden tanıdığımız karakterleri canlanmış olarak karşımızda görmek bir risk yönetimi olarak kabul edilebilir. Film, izleyicinin kendi dünyasında yarattığı karakter zincirinin duruşu tatmin edebilir ya da tamamen hayali ziyana maruz kalmış hisseder. Ana karakterlerin kusursuz anlatımı, bugünün sineması için gerçekçilik anlayışını kaybetmiştir. Eğer söz konusu film, fantastik bir anlatı değilse hayatın içinden bazı samimiyet olgusu aranabilir.Doğu Ekspresinde Cinayet, İstanbul’dan yola çıkan ve Paris’e kadar yol alacak olan Şark Ekspresi’ndeki bir ölümün hikayesini anlatıyor. Filmin hikayesinin daha önceleri uzun yıllar yüksek başarı görmesi, izleyicide hayal kırıklığı yaratmış oldu. İyi bir hikayeden de kötü bir film uyarlaması çıkabileceğinin önemli örneklerinden biri olarak sinema dünyasında yerini almış oldu. Filmi bu noktalarda ünlü oyuncuların performansları da kurtaramadı.Pairot, karakteri abartılı ve kusursuz bir çizim örneği gibi görünüyor. Bu kadar net bir karakter yapısı, izleyiciyi olayın örgüsünden koparıyor. Olayın anlatımı yavaş ilerlerken aniden netleşiyor ve filmin dağılımı eşitliğini yitirerek, filmi beklenmedik bir zamanda bitmişlik algısı yaratıyor. Fantastik filmlerin yarattığı dünyaların arasında ortada kalmış bir film türü olarak akılda kalıyor. Burada görünen iyi hikayenin kötü bir uyarlamaya dönüştüğüdür.
Sinema
Yayınlanma: 16 Aralık 2017 - 21:57
Güncelleme: 16 Aralık 2017 - 22:00
İyi hikaye, kötü uyarlama: Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde Cinayet, İstanbul’dan yola çıkan ve Paris’e kadar yol alacak olan Şark Ekspresi’ndeki bir ölümün hikayesini anlatıyor.
Sinema
16 Aralık 2017 - 21:57
Güncelleme: 16 Aralık 2017 - 22:00
İlginizi Çekebilir