Gül Şengül
İlkay Armen ‘’Sensiz Yıllar’’ ve ‘’Sözler Yetmez’’ isimli albümlerinden sonra hazırladığı, sevilen bestecilerin en sevilen eserlerinden oluşan 80 eserlik arşiv albümünü geçtiğimiz günlerde yayımlandı.
10 bestecinin, en sevilen eserlerinden oluşan ‘’Yüzyılın Şarkıları’’ isimli projede; Zeki Müren, Neveser Kökdeş, Selahattin Pınar, Yesari Asım Arsoy, Saadettin Kaynak, Arif Sami Toker, Muzaffer İlkar, Cevdet Çağla, Şekip Ayhan Özışık ve Avni Anıl’ın eserleri yer alıyor.
Mürekkep Söyleşiler’de bu hafta İlkay Armen’le hem Yüzyılın Şarkıları albümünü hem de Türk Sanat Müziği’ni konuştuk.
Müziğe nasıl başladınız?
Notalarla ilkokul yıllarımda mandolin çalarak tanıştım, ama sesim de vardı. Annemden gelen genetik bir şey bu. Devamlı Alaturka, Türk Sanat Müziği dinliyordum. Tabii çok iyi şarkıcılardan; Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, İnci Çayırlı, Aleddin Yavaşça...
Çocukken hep radyo dinlerdik. Radyoda
da Türk Sanat Müziği çalardı, şimdiki gibi değildi radyo. O zamanlar hem
ses hem saz olsun TRT Radyosu’nun çok değerli sanatçıları vardı. Dolayısıyla
ben o radyodan çok feyz aldım. Özellikle de Zeki Müren`i hiç kaçırmadan
dinlerdim. Onun her hafta cumartesi günleri saat 09:00`daki programını mutlaka
baştan aşağı yazardım. Yarım saat program yapardı Zeki Müren. Klasik şarkılarla
başlayıp ondan sonra hafif İstanbul şarkılarıyıla bitirirdi. Onun çok iyi
diksiyonu olduğu için şarkıları tane tane okuyordu. İşte onun o gırtlak
nağmelerinden birazcık ben de aldım.
Anladığımız kadarıyla ailenizde müzikle ilgilenenler vardı?
Evet annem ilgilenmiş. Annem, gençlik yıllarında Kaptanzade Ali Rıza Bey`in talebesiymiş. Annemi yetiştirirken vefat etmiş; annem de sonra hiçbir şey yapmamış.
Ailenizin bu konuda bir yönlendirmesi oldu mu?
Ailemin aslında hiç yönlendirmesi olmadı, keşke olsaydı.
Peki anneniz?
Maalesef annem de bu konuda destek olmadı. Yani şöyle; Ailelerin bir baskısı var biliyorsunuz. Ses sanatçısı olacak, şarkıcı olacak, gazinolarda program yapacak... Aslında benim öyle bir isteğim yoktu, ben İstanbul Radyosu ses sanatçısı olmak istiyordum. Ama birçok şansızlığa uğradım.
Bu isteğiniz neden gerçekleşmedi?
Bir sınava girdim. Nedense o sınavda bana karşı cephe alındı, nedenini anlayamadım.
İki hoca bana cephe aldı. Bunlardan biri Ferit Sıdal -Allah rahmet eylesin- diğer hocanın ismini ise hatırlamıyorum.
Alaeddin Yavaşça da jürideydi. Hatta Alaeddin Yavaşça, "O kadar kötü ses dinledik, bu kadar güzel bir sesi neden almıyorsunuz?" demiş. Almıyoruz, demişler. Böyle kaprisleri oluyor işte hocaların.
Çok ağlamıştım o zaman. Radyo koridorlarında döktüğüm gözyaşlarını size anlatamam. Bu benim hala içimde hüsrandır. İstanbul Radyosuna gittiğim zaman gözlerim doluyor.
Tekrar denemediniz mi?
Denemedim, hayır.
Peki sonra?
Daha sonra Amir Ateş`in korosuna girdim. Ondan sonra da Mithat Özyılmazel`in...
Üniversite korosuna da gittim gençlik yıllarımda, çünkü beni radyoya almadılar. Ama orada ara solist olarak çıkıyordum.
Sonra Metin Özülkü ile tanıştık. Metin Bey`e, “Ben albüm yapmak istiyorum.” dedim. İki albüm yaptık ama albümlerin satışları beklediğimiz gibi olmadı. Çünkü bu albümlerin reklamları, tanıtımları yapılmadı.
İlk albümüm “Sensiz Yıllar” eşimin vefatından sonra çıktı. Bu yüzden de bu albümün adını Sensiz Yıllar koyduk. Orada güzel şarkılar var ama dediğim gibi tanıtımı yapılmadığı için işe yaramadı. Bir de “Sözler Yetmez” diye bir albüm çıkardım, bu da güzeldi.
Sonra “Yüzyılın Şarkıları” ismini verdiğimiz 80 şarkılık bu albümü yaptık. Albümün müzik yönetmenliğini Kaan Kurmuş yaptı. Albümle ilgili her türlü tanıtım organizasyonu ise Alev Kurmuş’a ait.
80 şarkılık dev bir albüm... Daha küçük albümler yapmak yerine neden 80 şarkıyı birarada okudunuz? Arşiv niteliğinde mi olsun istediniz?
Arşiv niteliğinde olsun istedim, evet. Çünkü 10 şarkı yaptık olmadı. Tanıtımı yapılmadığı zaman olmuyor. Bu daha güzel, sevdiğim besteciler, sevilen besteciler ve onların bilinen, sevilen şarkıları... O kadar güzel şarkılar var ki. Türk Sanat Müziği’nin önce sözlerini dinlemek lazım; önce müzik değil. Eğer sözlerini dinlerseniz göreceksiniz ki, müzikle söz uyumlu. Pop müziğindeki gibi "Seni sevmiyorum artık, Allah belanı versin!” Bu ne, bu şarkı mı?
Ya da evdeyken bir şarkı mırıldanacaksanız, kuzu kuzu mu, yoksa "Bir İhtimal Daha Var" mı dersiniz?
10 bestecinin eserlerini okudunuz, bu seçim çok zor olmalı sizin için. Çünkü bu alanda çok yetkin isimler var. Bu isimleri seçerken nelere dikkat ettiniz?
Aslında benim seçmek istediğim daha çok besteci var, ama seçmiş olduğumuz bu besteciler son zamanların en iyi bilinen bestecileri. Ayrıca seçmiş olduğumuz şarkılar da çok sevilen ve söylenen şarkılardan oluşuyor.
80 şarkının tamamının telif hakkı alındı değil mi?
Alındı. Biraz uzun sürüyor tabii. 80 şarkı demek, 160 kişi demek. Becteciler öldüğü için varislerine ulaşmak gerekiyor. Onların da Türkiye`de oturmayanları var. Almanya`da, İsviçre`de oturanlar var... Onları arıyorsunuz buluyorsunuz. Bazıları da çok büyük paralar istiyor. Ben 4 günde okudum şarkıları ama iki yılda zor çıktı. Çünkü bu şarkıların telif hakları var, alt yapıları var.
Facebook’u da aktif olarak kullanıyorsunuz. Ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz burada?
Biz Facebook`ta bir sayfa açtık, 200.000 kişiye yaklaşıyoruz. Her gün 5 şarkı atıyoruz, ayda 30-50 şarkı okuyorum.
Günlük olarak mı okuyorsunuz bu şarkıları?
Günlük olarak, evden okuyorum. Tabİi stüdyo havasında bir ortamda porfesyonel kayıt yapıyoruz. Saz alt yapılarını alıp okuyorum. Daha rahat oluyor, beş dakikada okuyorum. (Gülüyor)
Bu da farklı bir proje aslında.
Ben orda oyalanıyorum, methiyeler alıyorum. Bakın KONSERE Almanya`dan gelmişler; Köln`den, Bursa`dan gelenler var.
Biraz daha özel konulara girelim isterseniz. Günümüzde gençler Pop müzik kültürünün etkisi altında. Kalitesiz sözler, kalitesiz müzik altyapısı... Peki gençler sizce pop müziği neden tercih ediyor?
Gençlere biraz ağır mı geliyor, bilmiyorum. Kusura bakmayın, gençler biraz duygusuz olmuş.
Aşk yok, meşk yok, sohbet yok, hiçbir şey yok. Var mı? Vallahi eski duygu yok; kadını da öyle, erkeği de. Bir yere gittiğinizde, insanlar iki-üç tane Türk Sanat Müziği dinleyip ondan sonra oyun havasına çeviriyorlar, bu ne demek yani? Tamam, oynayın ama birazcık da müzik dinleyin. Duygu yok işte, insalarda duygu kalmamış.
Bu da müziğe yansıyor yani?
Evet yansıyor. Biz Küçükyalı`da yeni açılan Şükrü’ye gidiyoruz. Ayşe Ekiz, Mustafa Demiroğlu ve Nusret Yılmaz orada çalışıyor. Tavsiye ederim, Mustafa`yı mutlaka dinleyin. Biraz pop tarzı şarkılar söylüyor, romantik şarkılar okuyor ama harika sesi var. Onu dinliyorsun ve oyun oynamak gibi bir şeye ihtiyaç duymuyor kimse.
Sizin Türk Sanat Müziği alanında beğendiğiniz isimler kimler?
Vallahi ben herkesi beğeniyorum, bütün
sanatçıları seviyorum ama özellikle derseniz erkek isimlerden Ahmet Özhan`ı çok
beğenirim, sesini çok severim. O bana daha çok hitap eder. Bayanlardan da
Çiğdem Kırömeroğlu.
Bundan sonra İlkay Armen`i nerelerde göreceğiz? Neler yapacaksınız, yeni albümünüz henüz çıkmışken belki biraz erken bir soru olacak ama yeni albüm fikri var mı?
Yaparım benim için hiç dert değil albüm yapmak, bir günde yaparım. (Gülüyor)
Telif hakları falan var ama tabi ama bundan sonra da çok uzun sürmez, artık o yolları aştık.
Röportaj için çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim, sağolun.
murekkephaber.com