Gezi Parkı eylemi
başladığı andan itibaren sinema sektörünün büyük ilgisini çekti. Sektörün
şövalyesi olarak Sırrı Süreyya kendini kepçenin önüne attığında, eylem geniş
bir tabana yayılma temayülü gösterdi.
Tabii, Sırrı Süreyya’nın eylemi, sadece sinemacı
olmasından değil, aynı zamanda millet vekili olmasından kaynaklanıyordu.
Sırrı Süreyya’dan sonra, olayın içine bodozlama dalan bir
başka sanatçı Memet Ali Alabora idi ve o da sinema sektöründendi. Attığı tweet’te
“Mesele gezipark değil arkadaş. Sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel...” diyerek
Cuma gecesinden itibaren eyleme destek verdi; daha sonra eylem alanına da
giderek görüntü verdi.
Gezi Parkı eyleminde gösterilere katılan bir başka
sinemacı Halit Ergenç idi. İlk günlerde meydanlarda ve sokaklarda eylemcilerle
beraber görülen Ergenç, söylemleriyle de Gezi Parkı eylemlerini destekledi. 1
Haziran günü Mehmet Ali Alabora,
Fırat Tanış, Rıza Kocaoğlu ile beraber,
grubun en önünde diğer sanatçılarla kolkola yürüyen Ergenç, eylemin en ateşli
destekçilerindendi.
Gezi
eylemlerini destekleyen sinemacılar sadece bunlardan ibaret değildi tabii.
Eskilerden Fatma Girik, Filiz Akın, Perihan Savaş ve Cüneyt Arkın da eylemleri
destekleyenlerdendi. Yenilerden ise İnci Türkay, Ahu Sungur, Şenay Gürler,
Soner Olgun, Hazel Çamlıdere gibi isimler Gezi eylemlerini desteklediler.
Başta tiyatro olmak üzere sahne sanatçıları
da eylemleri desteklediler. Hülya
Gülşen, Metin Bilgin, Ebru Kara, Levent Üzümcü, Ferdi Altuner, Işıl Dayıoğlu,
Leo Arnond ve Cem Baza da Gezi eylemini desteklediler.
Olayın taze olduğu günlerde, TV
programını veya konserlerini iptal edip eyleme destek olanlar da oldu. Beyazıt Öztürk programını yapmadı; Hande Yener,
Gripin, Erdal Erzincan, Yavuz Bingöl, Ahmet Aslan da benzer şekilde
davrandılar.
Sanatçılardan bazıları bizzat eyleme
katıldı; bazıları sosyal paylaşım sitelerinden destekledi; bir kısmı da
gazetelere televizyonlara demeçler verdi.
Gezi eylemlerini destekleyen
sanatçıların büyük çoğunluğunun sinema, tiyatro ve ses sanatçısı olmaları;
bununla beraber bazı televizyon programı yapanların da eyleme destek vermesi
dikkat çekici.
Dikkat edilirse eylemi destekleyen
sanatçılar, daha çok “görme”nin ve görselliğin ağır bastığı alanlardandı.
Yaşadığımız dönemin “cilâlı imaj dönemi” olması, bu tür sanatçıların öne
çıkmasına sebep olmuş gibi. Edebiyat alanından olup da destek verenler, medyada
pek görünmediler ve çok da etkili olamadılar. Gezi eylemleri için meydanlara
sokaklara düşen yazarları kimler tanıyacak da etkili olacaklar ki?... Sinema,
televizyon, tiyatro ve ses sanatçılarını tanıyan kitleler, yazarları hiç
tanımıyor demek ki.
Eylemlere öyle veya böyle destek
veren “cilâlı imaj devri” sanatçıları, bilindik cümleler dışında cümle
kuramadılar. “Kaygılılar”ın dili biraz farklı idi ama özgün değildi. Fakat hayret ettim; “kaygılılar”ın dilinde
Cumhuriyet ve laiklik elden gitmiyordu. Demek ki “kaygılılar” bile 10 yıldan
beri bir mesafe almışlar ve gündemlerini nisbeten değiştirmişler.
Gezi
eylemlerindeki en ilginç sanatçı tipi, Levent Kırca idi. Hazret, eylem
haberlerini Londra’dayken öğrenmiş ve hayâlindeki darbenin gerçekleştirildiğini
zannederek, etrafındakilere vermiş coşkuyu, vermiş coşkuyu!... Derinliksiz ve
ezberlenmiş üç-beş cümleden öte gidemeyen söylemi, bir yandan çağı
yakalayamayanların dili olarak tarihe geçerken öbür yandan bir tükenişin kaba
dili olarak da görüldü. Anlaşılan Kırca, Türkiye’yi hâlâ 1990’ların Türkiye’si
zannediyor.
Eylemlerle ilgili olarak Levent Kırca-Cem Yılmaz
çekişmesi de kayda değer. Kırca, kaba
dili ile 1990’lardan öncesini hatırlatırken, onun komedi dilini ve Gezi
eylemleriyle ilgili söylemlerini eleştiren Cem Yılmaz, cevap olmak üzere,
“Bulaşık teli ile kese yapılmaz.” diyerek hem Kırca’nın bakış açısına ve
dilindeki çarpıklığa, hem de Kırca’nın eskimişliğine ve tükenmişliğine gönderme
yaptı. Bu çekişmede de görüldü ki, Gezi eylemlerindeki çatışmanın temeli dil
farklılığıydı. Kırca eski dili kullanırken, Cem Yılmaz, yeni dili kullanıyordu.
Hasılı, işleri görüntüye dayanan sanatçılar, her ne
kadar görüntü zenginliğine sahip iseler de, Gezi eylemlerini zenginleştiren ve
söylem düzeyini yükselten bir cümle kuramadılar. Bildiğiniz gibiydiler yani:
Görüntü vardı; düşünce derinliği ve ses yoktu...
murekkephaber.com