Gerhard Lamprecht (6 Ekim 1897 - 4 Mayıs 1974) Alman yönetmen, senarist ve film tarihçisi. 1897 yılında Berlin’de dünyaya geldi ve büyüdü. Hapishanede rahip olan babasının mahkûmlara yönelik düzenlediği film gösterimlerinde izlediği filmler sinema tutkusunu uyandırırken, 9 yaşında iken toplamaya başladığı koleksiyonu bugünün Alman Sinematek’inin temelini oluşturacaktı. 12 yaşında makinist olarak çalışmaya başladı ve filmlerden kitaplara ve fotoğraflara, topladığı her nesneyle koleksiyonunu geliştirmeye devam etti. Gençliğinde Tiyatro ve Sanat Tarihi okudu. Ünlü Alman oyuncu Paul Bildt’ten drama dersleri aldı ve bazı yapımlarda Gerhard Otto adıyla oyunculuk yaptı. 1917'de Alman ordusu tarafından askere alındı. Savaşta yaralanınca yatırıldığı askeri hastanede senaryolarını yazdı. 17 yaşında kaleme aldığı “Der Weltspiegel” (1918) dönemin en ünlü yönetmenlerinden Lupu Pick tarafından filme çekildi. 1. Dünya Savaşı sona erdikten sonra Pick’in Rex Films şirketinin senaryo yazarı oldu. 1920’de ilk filmi “Es bleibt in der Familie / It Runs in the Family”i yönetti. Gerçek mekânlarda ve profesyonel olmayan oyuncuları kullanmasıyla İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin öğelerine göz kırparken, savaş öncesi ve sonrası Almanya’sının gündelik yaşamına ayna tutan filmleri, Thomas Hardy edebiyatıyla karşılaştırıldı. Yenilikçi kurgusu Hitchcock başta olmak üzere birçok sinemacıya ilhâm verdi. Hızla değişen şehir hayatındaki değişim ve sosyal adaletsizliği temel alan hikâyelerini, toplumsal eleştiriden çok bir doğa bilimci kararlığında yaptığı gözlemlerle anlattı. Kendini yalnızca bir yönetmen ya da senarist olarak değil, senkronize çalışan bir ekibin temel taşı olarak görüyordu. Yapımcılığını da üstlendiği filmlerinde sıklıkla, sinema tarihinin ilk kadın senaristlerinden Luise Heilborn-Körbitz ve görüntü yönetmeni Karl Hasselmann ile birlikte çalıştı. İlk Thomas Mann uyarlaması da olan “Buddenbrooks”u birlikte yazan ikilinin, dönemin popüler illüstrasyon sanatçılarından Heinrich Zille ile ortaklaşa yazdıkları “Berlin’in Varoşları” (1925) büyük ses getirdi. Erich Kästner’in aynı adlı çocuk kitabından Billie Wilder (Almanya’dan kaçmadan önceki adıyla Emeric Pressburger) ile birlikte yazdıkları “Emil und die Detektive / Emil and the Detectives” (1931) sesli filme geçiş filmi oldu ve adını uluslararası alanda duyurdu. Savaş sonrası, tarihe Weimar Cumhuriyeti dönemi olarak da geçen Nazi Almanyası’nda propaganda filmleri çekmeyi reddederek pek çoğu kendi yazmadığı polisiyeler, melodramlar ve “Madame Bovary” (1937), “Kumarbaz” (1938) gibi edebiyat uyarlamaları yönetti. Patlamamış bombalar ve yıkıntıları kendilerine oyun parkı edinen bir grup çocuğun hikâyesini anlattığı “Irgendwo in Berlin / Berlin’de Bir Yerde” (1946), savaştan sonra çektiği ilk film oldu. 1957’de çektiği kısa belgeseli “Menschen im Werk” (1957) ile yönetmenliği bıraktığını açıkladı ve arşivciliğe yoğunlaştı. 1962’de, bugün dünyanın en büyük film müzelerinden biri sayılan Alman Sinemateki’nin (Deutsche Kinemathek) kurulmasına öncülük etti ve yıllardır biriktirdiği muazzam koleksiyonunu kurumun temelini oluşturdu. Sinemaya katkıları nedeniyle 1967’de Alman Film Ödülleri’nde Onur Ödülü’nü aldı. Almanya’da 1903–1931 yılları arasındaki çekilmiş filmleri derlediği ve bugün de referans olmayı sürdüren 10 ciltlik çalışması “Katalogisierung der deutschen Stummfilme aus den Jahren”, 1970'de yayımlandı. 1974'te Berlin’de yaşama veda etti.
Sanatçı
12 Mart 2021 - 15:03
Gerhard Lamprecht kimdir?
Gerhard Lamprecht kimdir? İşte Gerhard Lamprecht hayatı...
Sanatçı
12 Mart 2021 - 15:03