Merve Balcıoğlu yazdıKadın haklarının tartışmalı olduğu bu günlerde, geçmiş günlerin kadınlarından Simone de Beauvoir'u unutmak mümkün değildir. Yalnız bir kadın olarak varolmak dışında düşünce dünyasında yerini almış olan Beauvoir sıkça Sartre ile birlikte anılır. Felsefe dünyasında kendine bir yer edinebilme hikayesinde Sartre isminin kendisine büyük bir destek olduğu biliniyor. Uzun yıllar birlikte yaşamalarına rağmen, toplumun uygun gördüğü ilişki modellerinden özellikle uzak durmuşlardır. Beauvoir, kadının toplumun içerisindeki yeri hesaba katılınca sadece kariyeri ile değil, yaşam koşullarını kendi belirleme isteği ile de çok önemli kadınlar arasındadır. Özgürlüğü, birey olarak maddi imkanların kadının kendine bağlı olması gerektiğini savunmuştur."Bir gün annemin bulaşıklarına yardım ediyordum. Annem tabakları yıkıyor, ben kuruluyordum. Mutfağın penceresinden, itfaiye barakaları ile başka evlerin mutfakları görünüyordu. Bu mutfaklarda da başka kadınlar, tavalar ovuyor, tencereleri parlatıyor, tabakları yıkıyor, sebze ayıklıyorlardı. Her gün öğle yemeği; akşam yemeği; her gün bulaşık; her gün temizlik; saatler boyu uzayan bir hiçlik; hiçlikten öte bir yere ulaşmayan bir sonsuzluk. Ben böyle yaşayabilecek miydim? Bir yandan tabakları dolaba yerleştirirken, 'hayır' dedim kendi kendime. Benim yaşantım, bir yerlere ulaşacak mutlak."Yukarıdaki bölüm "Bir Genç Kızın Anıları" adlı eserinden alıntıdır.Kadın olarak kendini yeniden tanımlanmak zorunda hissetmiştir. Ev işlerinin düzenine mahkum edilen bir kadın olarak hayatın devam etmesinin yetersiz olduğunu anlamış ve zamanı geldiğinde harekete geçebilecek gücü içinde böylece büyütüyorsunuz. Varlık ve hiçlik üzerine düşünceleri belki de bu zamanlar oluşmaya başlamıştır.Toplumların çözüm üretirken kadınları her zaman ikinci planda tutarak hareket etmeleri yeni değildir. Sadece erkek üzerinden bu baskıyı tanımlamak da yeterli sayılmaz. Simone bu durumu bu sözlerle tanımlar: "Sadece erkek değildir kadını ezen. Kadın kendi hayatından sorumlu olmaktan vazgeçerek kendi kendini de eziyor."Bu noktada kadınlar, yalnızca dış dünyadan gelen tehlikeler ile değil, başka kadınların yarattığı bu algının sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırlar. Feminizmin özellikle bir disiplin olarak sürekli küçümsenerek, yanlış yorumlanmasının sebepleri vardır. Bir düşmanlık yaratma tablosu olarak anlatıldığı için, kötülük yayan bir ifade biçimi almıştır. Feminizmi yalnızca erkek düşmanlığını ifade eden bir felsefe gibi anlatmak, amacının tam tersine anlatılmak istenen disiplinin içini boşaltmaktadır. Yalnız yaşayan bir kadının, toplum açısından yaratacağı tehlike algısı nedeni ile bu tür amacından saptırmalar sıkça olacaktır. Oysa anlatılan ifadeler birinci dönem feminizmden sonra oldukça gelişmiş ve şekillenmiştir.Simone de Beauvoir, kendi dönemi için önde gelen düşünce insanlarından biri olmuştur. Sadece mesleki hayatı değil, özel yaşamı da özgür bir kadının varolma savaşında herkese örnek olmuştur. Kadın haklarını akademik hayatın çerçevesinde düşünmüş, yazmış ve hayata geçirmiştir.
Sanatçı
06 Aralık 2017 - 20:41
Güncelleme: 06 Aralık 2017 - 21:09
Entelektüel bir yankı: Simone de Beauvoir
"Simone de Beauvoir'un sadece mesleki hayatı değil, özel yaşamı da özgür bir kadının varolma savaşında herkese örnek olmuştur. O, kadın haklarını akademik hayatın çerçevesinde düşünmüş, yazmış ve hayata geçirmiştir."
Sanatçı
06 Aralık 2017 - 20:41
Güncelleme: 06 Aralık 2017 - 21:09