Emek KÜLÜR 40 yaşına kadar yaptığı diş hekimliğinde insan ağzının içinde aslında heykeltıraşlıkla çok da farklı işler yapmadığını fark etmiş heykeltıraşlıkla benzer işler yaptığını keşfettikten sonra heykeltıraşlığa yönelişi başlamıştır. Diş hekimliğinde ağız içerisinde olan konsatrasyon yapılan estetik işlemler heykeltıraşlık arasında önemli bir bağlantı vardır.Bu farkındalıktan sonra heykele ilgisi daha da artan Emek KÜLÜR zamanla heykelle ilgili dersler almaya başlamış ve heykeltıraşlık serüveni böylece başlamıştır.Bu serüven onu daha sonra Louvre müzesine kadar götürmüştür.
Katıldığı atölyelerde herkes daha çok bronz heykellere yönelirken kendisi daha farklı bir arayışta olduğunu ifade etmektedir.Böylece yapacağı heykeller için ikinci bir malzeme arayışına giren Emek KÜLÜR öncelikle ahşaba yönelse de daha sonra yapacağı heykeller için ikinci malzeme olarak camda karar kılmıştır. Kendisine cam ve bronzun ısınma derecelerindeki farktan dolayı bunun çok zor olduğu söylense de Emek KÜLÜR kararında kararlı davranıp cam ve bronz ile çeşitli çalışmalara başlamış en sonunda da cam ve bronz malzemelerini birleştirmeyi başarmıştır.Emek KÜLÜR’e göre cam ve bronzla çalışmak zor evet ama kendisi daha çok emek isteyen bu farklı ve zor ürünler elde edebileceği malzemelerle çalışmanın kendisini motive ettiğini ifade etmektedir.
Emek KÜLÜR bu konuda “Heykel yaparken herkes bronz kullanıyor bu noktada başka bir şey katmalıyım . Camı tercih etmeye karar verdim.Fakat bunun olamyacağını ,başka bir dünya olduğunu ve cam ve bronzun birleşmesinin zor olduğunu söylemişlerdi .Fakat ben bunu istedim”diyerek nasıl başladığını açıklamıştır.
Heykellerinde genellikle balık motifi işleyen Emek KÜLÜR bunun nedenini ise şöyle ifade eder:
“Bronz ve camı birleştirken kütle değil de uçuş uçuş bir şey olmasını istedim ve o an aklıma balık geldi balık olarak.Çünkü balığın yüzgeçleri var ve istediğin kadar şekil verebilirsin , rotüş yapabilirsin ,İstediğim görüntü bu olduğu için balık yaptım”.Bu nedenlerden dolayı KÜLÜR’ün çoğunlukla balık motiflerinden oluşan çok sayıda heykeli mevcuttur.
DİŞ HEKİMİ EMEK KÜLÜR NE ZAMANDIR HEYKEL SANATI İLE İLGİLENMEKTEDİR
Çocukluğundan itibaren sanata ilgisi olan elleri ve hayal gücü çocukluğundan beridir çalışan Emek KÜLÜR 40 yaşına geldiğinde aslında insan ağzında yaptığı çalışmayla heykeltıraşlık arasında bir benzerlik olduğunu farketmiştir.Diş hekimliğinde ağız içerisinde olan konsatrasyon yapılan estetik işlemler heykeltıraşlık arasında önemli bir bağlantı vardır.Bu farkındalıktan sonra heykele ilgisi daha da artan Emek KÜLÜR zamanla heykelle ilgili dersler almaya başlamış ve heykeltıraşlık serüveni böylece başlamıştır.Kendisi bu süreci şöyle anlatmaktadır:,
“Aslında şöyle başladı heykel işi zaten ben heykel yapıyorum tüm gün klinikte dişler üzerinde. Yani ciddi anlamda ekliyorum, şekil veriyorum, parlatıyorum, ucunu alıyorum ben bunu tüm gün yapıyorum zaten. Ama heykel ile ilgili şöyle bir şey var çok sevdiğim 2 arkadaşım vardı yaşça benden büyüklerdi Salı günleri biz heykele gidiyoruz dediler. Çok keyifli dediler. Sadece Salı günleri olduğunu ve giriş çıkış saatinin serbest olduğunu söylediler. Bende bu durumun bana uygun olacağını söyledim ve Salı günleri bende artık oradaydım. 15 kişilik bir heykel atölyesiydi. Hoca geldi önce el ayak yapmamı söyledi. Ben özgürlük ve keyif için gitmiştim. Ben heykeltıraş olmak için gitmemiştim. Hocaya öğrenmek istemediğimi ve serbest çalışmak istediğimi söyledim. Amacım sadece keyif almaktı. Hocam kabul etti bu durumu. Çamuru aldım ve etrafımdakilere bakarak bir şeyler yaptım ve güzel oldu. Sonra bir çalışma daha yaptım hoca dedi ki bu yaptığın şey karma sergiye katılır. Heykel Paris’te Lauvre Müzesinde sergilendi. Bu Çok güzel bir duyguydu. Hep beraber Paris’e gittik çok güzel vakit geçirdik. Sonra ben orada üç tane bronz madalya kazandım.
EMEK KÜLÜRÜN KAÇ ADET HEYKEL ESERİ VARDIR?
Heykellerini yaparken daha çok bronz ve camı tercih eden Emek KÜLÜR’ün 80 e yakın balık heykeli vardır.
Yaptığı heykellerle ilgili güzel bir anısını şöyle paylaşıyor Emek Hanım ;
“Bir gün bir firmadan geldiler. İmplant firmasıydı sanırım. İki tane beyefendi geldi benimle konuşmak istediklerini söylediler.Balıklar da klinikte bekleme odasında sehpaların üstünde duruyor. Balıklar çok güzel dediler. Bu balıklar koi balığı dediler. Kafam karıştı bunları kendimin yaptığını ve cinsini bilmediğimi söyledim. Dediler ki bu balıklar çok özel balıklardır. Japonya da akıntının tersine yüzebilen ve kaynağa ulaştığında ejderhaya dönüşen bir hikayesi olan kutsal sayılan balıklarmış. Ve koi balıkları azmin başarının emeğin simgesiymiş. Benim balıklarım yani eserlerim hep tek tür.”
EMEK KÜLÜRÜN HEYKELTRAŞLIKTA EN ÇOK SEVDİĞİ YAN NEDİR?
Yaptığı işle ortak birçok noktasının olmasının yanı sıra Emek KÜLÜR heykel yaparken kendisini son derece özgür hissettiğini keyif verdiğini belirtmektedir.Yaptığı heykellerin üç boyutlu olmasından dolayı daha da bütünleştiğini , yaratma hissini daha fazla hissettiğini bunların ona iyi geldiğini ve rahatlattığını ifade etmektedir. Heykelde en sevdiği yönleri böyle ifade etmiştir Emek KÜLÜR.
EMEK KÜLÜR HEYKEL ESERLERİNİ NEREDE SERGİLEMEKTEDİR?
Emek KÜLÜR’ün heykel eserleri birçok yerde sergilenmiştir. Örneğin haftada bir gün heykel atölyesine gittiğinde ikinci heykeliyle uğraşırken ve mum dökümü için çaba sarfederken Atolye hocası Ayşin Hanımın “bu Louvra gider” dediğini ve buna çok şaşırdığını ifade etti.Sonrasında eser Louvre Art Corousel’de sergilenmiştir Türkiyenin çeşitli yerlerinde sergilenen eserleri İstanbul Şişlide yer alan Smile Istitute de sergilenmektedir. Türkiyenin yanı sıra heykelleri Pariste bulunan Louvre müzesinde de sergilenmiştir