Ali İzzet Keçeci yazdı
İran’da meşhur bir atasözü vardır: “Esfahan nisf-ı cihan, eger Tabriz nebaşed”.Yani, İsfahan şehri dünya güzelliklerinin yarısıdır, şayet tebriz şehri olmasaydı. İran gibi binlerce yıllık tarih ve medeniyete sahip bir ülkenin bu iki güzel kentinin birbiriyle yarışırcasına söyledikleri bu söz yabana atılmamalıdır. Öyle ki; İsfahan şehri gerçekten güzellikte ve tarihi dokuda dünyanın yarısına denktir ve bin yıllık kadim Türk kenti Tebriz, antik dönemden Türklerin hakimiyetine geçtiği günlere ve oradan da bugüne çekiciliğini korumaktadır.
Bugünkü Tebriz şehri için bin yıllık Türk kenti dememiz boşuna değildir; zira Tebriz İran’ın Doğu Azerbaycan eyaletinin de başkenti sayılır ve nüfusunun tamamına yakını İran Türküdür. Şehirde Türkçe hakim dildir. Tebriz şehri binlerce yıllık tarihinde İran’ın Batı’ya açılan kapısı olmuş ve özellikle İpek Yolu üzerinde bulunması sebebiyle ticari ve siyasi önemini hiç kaybetmemiştir. İran’da hakimiyet kuran tüm devlet ve imparatorluklardan izler taşıyan Tebriz, bu güzelliği ve cazibesi ile sürekli işgal ve yıkıma da sahne olmuştur. Öyle ki, yer altı kazıldıkça Tebriz’in tarihi daha eskilere ulaşmakta ve yaşadığı işgal ve yıkımlar kat be kat belgelenmektedir.
Tebriz ve kadim Türk tarihi deyince şüphesiz ilk akla gelenlerden birisi büyük Türk şairi Şehriyar’dır. Tebriz Türklerinden olan Şehriyar, özellikle “Heyder Babaya Selam” isimli şiiri ile bilinmektedir. Bunun dışında yine pek çok esere imza atan Şehriyar’ın dışında yüzlerce şair ve yazarı bağrından çıkaran Tebriz, bu yazar ve şairlerin medfun bulunduğu bir de “Şairler Kabristanı”na sahiptir. Öyle ki; medfun bulunanların tamamının şair ve yazar olduğu başkaca bir mezarlık dünya da bulunmamaktadır.
Köklü tarihin izlerini taşıyan Tebriz, başta Kapalıçarşı’sı ile ticari geçmişin izlerini yansıtmaktadır. İstanbul’da bulunan Kapalıçarşı’dan daha büyük ve eski olan Tebriz Kapalıçarşı’sı içerisinde halı, kilim, kuyumcu, baharatçı ve hediyelik eşya satan dükkanları ile hizmet vermeye devam etmektedir. Şehirde bulunan bir diğer önemli tarihi hazine, İran’ın Kaçar Hanedanı (1794-1925) dönemine ait eserler ve belgelerin yer aldığı Kaçar Müzesi’dir. Kaçar şahlarına ait şahsi eşyalardan tutun da, o dönemde kullanılan diğer pek çok eşyaya kadar onlarca önemli eser bugün Tebriz Kaçar Müzesi’nde sergilenmektedir.
Azerbaycan Müzesi olarak bilinen Tebriz’in arkeolojik değerlerini barındıran müze ise yine şehir merkezinde yer almakta ve Tebriz’in binlerce yıllık izlerini taşımaktadır. Arkaik dönem, Persler, Sasaniler, İslam sonrası İran, Safeviler ve sonrasında gelen Şahlık hanedanlıklarına ait eserlerin periyodik ve tarihsel sırada sergilendiği müze, sadece Tebriz değil dünya tarihi açısından da büyük öneme sahip eserleri barındırmaktadır. Müzede en dikkat çeken bölüm ise, binlerce yıllık Tebrizli aşıklar adıyla bilinen ve bir kadın ve erkeğe ait iskeletlerin birbirine dönük şekilde yatar vaziyette bulunduğu mezardır. Müzenin girişinde sağda ve solda birer adet duran koç başlı mezar taşları ise şüphesiz bölgenin eski bir Türk yerleşkesi olduğunun işaretidir; nitekim koç başlı mezar taşları o bölgede Türklerin yaşadığının en önemli göstergesidir.
Tebriz sadece geçmiş imparatorlukla ve devletler döneminde değil, yakın tarihte de büyük öneme sahip olaylara ev sahipliği yapmıştır. Kaçar hanedanı döneminde başlayan Meşrutiyet krizinin çıkış noktası ve büyük ev sahibi yine Tebriz olmuştur. Anayasal bir İran’ın temellerinin atıldığı Tebriz ilerleyen yıllarda Pehlevi hanedanı döneminde de, İslam devrimi sonrası İran siyasetinde ve kültürel hayatında da yine önemini kaybetmemiştir.
Ülkemize kara sınırı olarak yakın bir konumda olması ve Van ile kardeş şehir olmaları sebebiyle karşılıklı olarak Türkiyeli ve İranlı misafirlerin birbirini ziyaret ettiği bir dönemde, Tebriz; Türkiye’den çok sayıda turiste ev sahipliği yapmaktadır. Hatta şehirde kendinizi turist değil bizzat ev sahibi gibi hissetmenizi sağlayacak güzel bir kitle sizleri beklemektedir.
İran’ın bu güzel kenti, binlerce yıllık eserleri, Türk tarihinin kök saldığı yeşil vadileri ve birbirinden değerli sıcak kanlı insanları sizleri beklemektedir. Unutmayın güneş doğudan doğar ve Tebriz hem güneşin hem medeniyetin doğum yerlerindendir.
Ve evet İsfahan dünya güzelliklerinin yarısıdır, şayet Tebriz olmasaydı. Biz de aynı kanaatteyiz.