Dijital dünyayı, internetin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla paralel olarak ortaya çıkan yeni dünya şeklinde tanımlamak mümkün. Üstelik internetin ilk kullanıldığı yıllarda hayatımızın sadece kısmını oluşturan dijital dünya, gün geçtikçe vazgeçilmez bir unsur haline geliyor. Bir nevi uzakları, yakın kılıyor ve imkansızları imkan dahilindeki uygulamalara dönüştürüyor. Altın çağını yaşayan dijital dünya, pandemiyle birlikte ortaya çıkan fiziksel/sosyal mesafe kavramının yarattığı zorluklara rağmen her daim aktif kalmayı başararak gücünü bizlere kanıtlıyor. Bu sebeple dijital dünya ve gerçek dünya ayrımını yapmak mümkün değil, ikisi de hayatımızın odak noktasında yer alıyor.
Dijital dönüşümün birçok tanımı bulunuyor ancak özetle, "dijital teknolojileri kullanarak yeni imkanlar yaratma ve var olan imkanları güçlendirme süreci" olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımı teknolojiden en verimli şekilde yararlanmak şeklinde daha da kısaltabiliriz. Tanımda "süreç" kelimesi dikkat çekiyor. Esasen bir süreç olan dijital dünya; sürekli gelişme eğilimine sahip. Bu sebeple iş sahipleri, teknolojik gelişmelerin yarattığı yeni alanlardan en iyi şekilde faydalanmanın yollarını arıyor.
Eğitim, sağlık, yönetim, güvenlik, adalet ve birçok sistemin merkezinde yer alan dijital dönüşüm insan hayatını kolaylaştırıyor. Örneğin, güvenlik sisteminin gelişimine kısaca bakalım: Mahalle aralarında gezen asayiş memurları, 7/24 vardiyalı bir şekilde çalışmak zorundaydı çünkü tehlikenin hemen bilinmesi oldukça zordu. Telefonun icadıyla birlikte bu hizmet sabit bir hatta bağlandı ve ihtiyacı olan herkes bu hizmetten faydalandı. Ancak bazı durumlarda yardım talep etmek için yeteri zaman olmaması sebebiyle günümüzde aplikasyonlar tasarlanıyor ve yardım talep eden kişinin tek bir tuşa dokunmasıyla konum bilgisi alınarak mağdura ulaşılıyor. Teknolojinin insan hayatını kolaylaştıracak şekilde değişimi, dijital dönüşümün gerekliliğinin en güzel örneklerinden.
Bahsettiğimiz gibi dijital dönüşüm, insanın var olduğu her yerde varlığını sürdürüyor. Dijital dönüşüm bakış açısına göre kararlar alan büyük şirket veya yapılanmalar, farkında olmasalar bile dünyanın kaderini belirleyecek etkilere imza atıyorlar.
Dijital Dönüşüm Nedir?
Dijital dönüşümün birçok tanımı bulunuyor ancak özetle, "dijital teknolojileri kullanarak yeni imkanlar yaratma ve var olan imkanları güçlendirme süreci" olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımı teknolojiden en verimli şekilde yararlanmak şeklinde daha da kısaltabiliriz. Tanımda "süreç" kelimesi dikkat çekiyor. Esasen bir süreç olan dijital dünya; sürekli gelişme eğilimine sahip. Bu sebeple iş sahipleri, teknolojik gelişmelerin yarattığı yeni alanlardan en iyi şekilde faydalanmanın yollarını arıyor.
Eğitim, sağlık, yönetim, güvenlik, adalet ve birçok sistemin merkezinde yer alan dijital dönüşüm insan hayatını kolaylaştırıyor. Örneğin, güvenlik sisteminin gelişimine kısaca bakalım: Mahalle aralarında gezen asayiş memurları, 7/24 vardiyalı bir şekilde çalışmak zorundaydı çünkü tehlikenin hemen bilinmesi oldukça zordu. Telefonun icadıyla birlikte bu hizmet sabit bir hatta bağlandı ve ihtiyacı olan herkes bu hizmetten faydalandı. Ancak bazı durumlarda yardım talep etmek için yeteri zaman olmaması sebebiyle günümüzde aplikasyonlar tasarlanıyor ve yardım talep eden kişinin tek bir tuşa dokunmasıyla konum bilgisi alınarak mağdura ulaşılıyor. Teknolojinin insan hayatını kolaylaştıracak şekilde değişimi, dijital dönüşümün gerekliliğinin en güzel örneklerinden.
Dijital Dönüşüm Ne İşe Yarar?
Bahsettiğimiz gibi dijital dönüşüm, insanın var olduğu her yerde varlığını sürdürüyor. Dijital dönüşüm bakış açısına göre kararlar alan büyük şirket veya yapılanmalar, farkında olmasalar bile dünyanın kaderini belirleyecek etkilere imza atıyorlar.
- Kağıt, posta, arşivleme maliyetleri gibi harcamalar bulut/depolama sistemiyle ortadan kalkıyor.
- Azalan harcamalar sayesinde maliyetten tasarruf ediliyor ve var olan para başka dijital dönüşümler için harcanabiliyor.
- Evrakların kaybolma veya tahrip olma ihtimali ortadan kalkıyor ve şirketin/kurumun yönetim merkezinde yaşanan büyük çaplı bir doğal afet karşısında bile bilgiler, arka planda saklanmaya devam ediyor.
- Zamandan tasarruf sağlanıyor, verileri kaydetme ve eski verilere erişim saniyeler içerisinde gerçekleşiyor.
- Akıllı zeka karşısında çok daha az hata yapılıyor ya da hata riski ortadan kalkıyor
- Son olarak -ve en önemlisi- kağıt kullanımında azalma sebebiyle doğal kaynakların tahribatı minimum seviyede oluyor.