İstanbul Medya Akademisi ve Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği’nin düzenlediği 4. Uluslar arası Boğaziçi Film Festivali’nin “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması” Finalistlerinden Derviş Zaim’in “Rüya” filmi, Atlas Sineması’ndeki gösterimiyle İstanbul seyircisiyle buluştu. Film sonrası gerçekleşen söyleşide filmin yönetmeni “Rüya’ filmi ile kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Aralarında genç ve deneyimli sinemacılar ile birlikte Türk ve yabancı seyircilerin olduğu seyircilerle sohbet eden Zaim kendisine yöneltilen sorularla birlikte filmi hakkındaki düşüncelerini onlarla paylaştı…“Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır.”“Filler ve Çimen, Tabutta Rövaşata, Gölgeler ve Suretler, Cenneti Beklerken, Balık…” ve şimdi de ‘Rüya’ ile birbirinden özel ve farklı filmlere imza atan Derviş Zaim’e bu farklı dünya bakış açılarına nasıl geçiş yaptığı ve ne hissettiği soruldu… “Çok teşekkür ederim. Bu tip yorumların olması filmografimle ilgili bana heyecan veriyor. Filmografimin değişik dönemlerine ilişkin farklı yorumlar geliyor. Kimisi, Tabutta Rövaşata’nın keşke aynısını yapsanız! Kimileri, ‘İlk filminizden sonra diğer işleriniz iyi idi. Ama neden bu kadar farklı işler yapıyorsunuz?” Diye soruyorlar. Affınıza sığınarak söylüyorum, yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır. Bundan sonra da diğer filmlerimle ilgisi olmayan işler yapmaya gayret ederek devam edeceğim. Çok farklı işlere imza atmaya devam edeceğim.” Yanıtını verdi. “Film, bir Paralel Evrenler hikâyesi aslında!”Yabancı bir seyircinin “Filmin kadın karakterleri birbirinin yansıması mı?” sorusuna, Zaim; “ Filmde bir karakteri 4 ayrı oyuncu canlandırıyor. Film bir paralel evrenler hikayesi aslında! Bu manada özgürlük ve kader sorusunun ikilemini açmaya çalışan, bunun üzerine sorular sormaya çalışan, bu yolculuğu kendisine temel alan bir film olduğu naçizane söylenebilir. Bu anlamda mitik bir tarafı olduğunu söylemem gerekiyor. Aynı karakterin 4 farklı oyuncu tarafından canlandırılmasının altında yatan sebeplerden bir tanesi de, insanlığın değişik yüzleri ve kahramanın yolculuğunun değişik duraklarına dair maskelerini bir araya getiren bir film yapmak gibi bir amacım olmasından kaynaklanıyor. Özgürlük ve kader üzerine yapılan, mesela Koş Lola Koş (Run Lola Run) ya da Rastlantı’nın Böylesi (Sliding Doors) gibi benzer filmleri hatırlayacaktır seyircilerimiz… Genellikle karakterin başına bir şey gelmesi durumunda neler olabileceğini araştırıyor bir çizgi. Sonra da o karakter o kapıdan çıkmamış olsaydı başına neler gelebilirdi! Diyerek onu araştırıyor. Ve üçüncü aşamada başına başka bir şey gelmiş olsaydı başına ne gelebilirdi? Diyerek üçüncü bir bölümü açıyor. Ama bu film bunu yapmıyor. Sanki zaman lineer biçimde devam ediyor algısı var. Ama lineer olarak gitmiyor. Zamansal karmaşıklığı allak bullak ediyor. Paralel Evren hikâyesi işte…” açıklamasını yaptı. “Filmlerimde Mitlerle hesaplaşmaya devam edeceğim!”Filmde günümüz dünyasında Yedi Uyuyanlar ile onları koruyan Kıtmir adındaki köpek ile ilgili anlatının olmasının ve filmin bir sahnesinde kadın karakterlerinden birinin Yedi Uyuyanlar ile ilgili yaptığı açıklamasının, bu konu hakkındaki kendi fikirlerini de içerdiğini söylüyor Zaim… Ve “ Yedi uyuyanlar mitini kullanma nedenlerimden birisi de Mit’lerin günümüzdeki yansımalarının nasıl olacağı ile ilgili fikir yürütme düşüncemdi. Sinemanın böyle bir tarafının olması beni mutlu ediyor. Başka filmlerimde de başka mitlerle hesaplaşmaya gayret ettim ve edeceğim. “ diyor.
Sinema
15 Kasım 2016 - 23:05
Derviş Zaim: Mitlerle hesaplaşmaya devam edeceğim
Derviş Zaim’in “Rüya” filmi, Atlas Sineması’ndeki gösterimiyle İstanbul seyircisiyle buluştu.
Sinema
15 Kasım 2016 - 23:05
İlginizi Çekebilir