Ali İzzet Keçeci yazdıEgo sum via veritas et vitaBen doğru yolum, gerçeğin ve hayatın kendisiyim.Orta Avrupa ülkelerinden olan Macaristan gerek 150 yıllık Osmanlı hakimiyeti sebebiyle gerekse tarihte Hunlar ve Avarlar olarak bildiğimiz Türk kökenli kavimlerin yaşadığı topraklar olması sebebiyle bizlerin her zaman yakın ilgisini çekmektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur Mohaç Savaşı (1526) ile fethettiği bu topraklar yine Osmanlı'nın elinden ilk çıkan topraklar olma özelliğini de gösterir.Macaristan’ın başkenti Budapeşte, Tuna Nehri'nin iki yakasına kurulmuş, tarihi ve doğasıyla insanı kendine hayran bırakan bir şehirdir. Her dönemden tarihi eserleri, doğası, kaleleri ve yemyeşil tepeleri ile bu güzel şehirden etkilenmemek imkansızdır. Her şehirde olduğu gibi Budapeşte’de de simgesel bir dini yapı bulunmaktadır. Macaristan kurucu kralı I. İstvan’a ithafen yapılan Aziz Stephen Bazilikası şehrin hemen her yerinden görülen görkemli kubbesi ile bu simgesel yapı özelliğini belli etmektedir. Yapımına 1851 yılında başlanan ve 50 yıl gibi uzunca bir süre devam eden inşaatı neticesinde 1905 yılında ibadete açılmıştır. İnşaat sürecinin bu kadar uzun sürmesinde ekonomik ve siyasi sebepler sayılmakla birlikte asıl büyük sebep 1868 yılında kubbenin çökmesi ve bunun tüm bina inşaatını etkilemesidir[1]Görkemli giriş kapısını alınlığında yazan ve “Ben doğru yolum, gerçeğin ve hayatın kendisiyim” anlamına gelen “Ego sum via veritas et vita” yazıt ile sizi karşılayan bazilika, içeriye girdiğinizde ayaklarınızı yerden kesecek kudrette detaylar sunmaktadır. Bazilika içerisinde yer alan mermer ve vitray görseller Neo-Rönesans detaylar içermekte olup, azizler ve meleklerin tasvirleri canlı bir şaheser olma özelliği göstermektedir. Çan kuleleri ile şehri görsel bir şölen eşliğinde seyretme fırsatı da bulabileceğiniz bu güzel bazilika, içerisinde yer alan ve dünyanın en büyük orglarından biri olan bazilika orgu ile de önemine ayrı bir değer katmaktadır.İçerisinde bulunan süslemeler ve kubbenin görkemi ile bir nevi Ayasofya’da bulunduğunuz hissi uyandıran bu güzel bazilika, daha önce katedral statüsünde iken Papa oluru ile bazilika statüsüne yükseltilmiştir. Duvarları ve kubbelerinde yer alan ve Macar tarihi ve bazilikaya ismini veren Aziz Stephen’in hayatından kesitler içeren resimler mimari ve sanatsal açıdan birer şaheser niteliğindedir.Avrupa şehirlerinde hakim konumda olan mimari yapılardan biri olan bu güzel eser Budapeşte gibi bir orta Avrupa kentinde kendisine yer bulması ile diğer 19. Yüzyıl eserlerinden ayrılır. İçerisinde gezerken Viyana ya da Berlin katedrallerinden ya da bazilikalarından herhangi birinde olduğunuz hissini vermekle birlikte, camdan dışarı bakıp gördüğünüz Budapeşte manzarası ile sizleri asıl bulunduğunuz yere güzel Tuna kenarına döndürmektedir.Budapeşte’ye yolunuz düştüğünde şüphesiz Tuna Nehri ziyareti sonrası ikinci durağınız Aziz Stephen Bazilikası olsun, girin görün gezin ve herhangi bir sandalyeye oturup o büyülü atmosfere bakın. Yerden kubbeye doğru yükselen manevi ve sanatsal iklime şahitlik edin. Her şehrin bir simgesel yapısı olur dedik ya, işte görkemli Budapeşte’nin görkemli bazilikası Aziz Stephen her şeyi ile sizi kendisine aşık etmeye hazır bekliyor.[1] http://en.bazilika.biz/
Seyahat
Yayınlanma: 21 Mayıs 2018 - 10:41
Güncelleme: 21 Mayıs 2018 - 11:06
Budapeşte Aziz Stephen Bazilikası
"Budapeşte’ye yolunuz düştüğünde şüphesiz Tuna Nehri ziyareti sonrası ikinci durağınız Aziz Stephen Bazilikası olsun; girin görün gezin ve herhangi bir sandalyeye oturup o büyülü atmosfere bakın. Yerden kubbeye doğru yükselen manevi ve sanatsal iklime şahitlik edin."
Seyahat
21 Mayıs 2018 - 10:41
Güncelleme: 21 Mayıs 2018 - 11:06