Bu terim, kazlar üzerinde çalışan psikolog Konrad Lorenz’in çalışmalarına dayanmaktadır ve çalışmaları ördekler üzerine de genellenebilir. Yavrular yumurtadan çıktıklarında ,annesi olsun olmasın, gördükleri ilk hareket eden şeyi taklit etmektedir. Lorenz bu şekilde yavru kazları peşine takarak kendisini taklit etmesini sağlamıştır. Hatta bu yavrulara yemek ve yüzmek gibi görevleri öğrettiği ünlü fotoğrafları vardır.
Yavru kuşlar misali insalar da ilk öğrendikleri sisteme bağlı kalmaktadır. Örneğin Linux işletim sistemine alışmış bir kullanıcı ,Linux’un bazı versiyonları da dahil olmak üzere, diğer işletim sistemlerini reddedecektir. Benzer şekilde Microsoft Word’ü öğrenmiş biri çok benzer bir program olan WordPerfect’i pek kullanmayacak, Q klavyenin yazım hızını azalttığı gerçeğine rağmen F klavyeyi tercih etmeyecektir.
Bazıları Bebek Ördek Sendromu ‘nun alternatif sistemlere yönelmesini bilgisayar kullanıcılarına zarar verebileceğini ifade etmektedir. İnsanlar yeni programlara ve sistemlere alışmakta çok zorlanmaktadır. Bir Windows kullanıcısı, Mac bilgisayarların kullanıldığı bir iş yerinde büyük performans kaybı yaşayacaktır. Bu nedenle, kendileri için daha faydalı bile olsa, yeni sistem ve programlara alışmaları bir hayli güçtür.
Bebek Ördek Sendromu ‘nu aşmanın bir yolu da tüm alternatifleri bir arada kullanarak denemektir. Örneğin görüntü ve ses editleme işine yeni başlayan birinin çeşitli programları kullanarak kendisine uygun olanı seçmesi gerekmektedir. Böylelikle versiyonlara bağlı kalmadan en iyi alternatife ulaşabilirsiniz. Diğer bilgisayar kullanıcıları da Bebek Ördek Sendromu ‘nu aşmak için ,ket vurmayı da göze alarak, yeni ve aşina olunmayan alternatifleri uzunca bir süre kullanıp eskiye olan bağımlılıklarını aşmayı deneyebilirler.