Tennessee Williams’ın “The Glass Menagerie” adlı başyapıtı, Hira Tekindor’un çevirisi ve İbrahim Çiçek’in rejisiyle “Sırça” ismiyle tiyatro sahnesinde seyirciyle buluşuyor. Yapımcılığını BKM, Craft ve IdPro’nun üstlendiği oyun; çok hassas, her an kırılabilir insanların hikâyesini konu ediniyor. 1930’ların Amerika’sında geçen hikâye, bugünün insani sıkışmışlıklarına, baskılara ve arafın fırtınalı denizlerinde verilen kendi olma mücadelesine, hayallerine kavuşma umuduna dair çok şey söylüyor.
“Kırılganlığın tersi kendini koruduğun bir yerdir.”
İpek Bilgin, çok kıymetli bir klasik, bir başyapıt olarak nitelediği oyunu “Aile olmak, terk edilmek, dayatılan bütün sorumluluklara göğüs germek ve bütün bu çabanın altında ezilmek üzerine bir oyun olan ‘Sırça’, sırça insanların hikâyesi,” şeklinde özetliyor. Hikâyeden yola çıkarak kırılganlığın çok önemli olduğunu, hayatta cesareti kamçıladığını söyleyen Bilgin, “Kırılganlık yeni psikoloji terimlerine göre çok da faydalı bir şey. Kırılganlığın tersi kendini koruduğun bir yerdir,” diyor.
“Kırılsan da o ince ruha sahip çıkmak çok önemli.”
Canlandırdığı Laura karakterini “sahip çıkmamız gereken özün vücut bulmuş hâli” olarak tanımlayan Aslı Enver sözlerine “Her şeye rağmen hassasiyetini koruyabilmek, kırılsan da o ince ruha sahip çıkmak çok önemli. Ben bu dönemde hâlâ kırılabiliyor olmanın, hassas olabilmenin, başkalarının inceliklerine özen göstermenin çok büyük bir lüks olduğunu düşünüyorum,” diye devam ediyor.
“Bütün mesele kırıldığımız yerden bir daha başlayabilmek.”
Oyunun bir sahnesinde, anlatıcı kimliğiyle körlükten bahseden Cem Yiğit Üzümoğlu “Körlük aslında her zaman olan ve her taraftan okunabilecek bir şey,” diyor ve ekliyor: “Kendimize, hayatımıza ve arkamızda bıraktığımız şeylere kör olmamalıyız.” Güven Murat Akpınar ise “çok insani bir oyun” olarak tanımladığı “Sırça” için “Minik minik insanların küçük hikâyesini konu ediniyor,” diyor ve devam ediyor: “Aslında hepimiz bu kadarız, insan olmak tam da böyle bir şey ve bütün mesele kırıldığımız yerden bir daha başlayabilmek.”
Ece Saruhan’ın İpek Bilgin, Aslı Enver, Cem Yiğit Üzümoğlu ve Güven Murat Akpınar’la gerçekleştirdiği röportajın tamamı Milliyet Sanat’ın Mayıs 2022 sayısında...
Kitabevlerinde, marketlerde, Getir’de ve dijital uygulamalarda okurlarını bekleyen Milliyet Sanat ayrıca, dergiyi 0850 224 02 22 numaralı çağrı merkezini arayarak satın alan okurların kapısına kadar götürüyor.
“Kırılganlığın tersi kendini koruduğun bir yerdir.”
İpek Bilgin, çok kıymetli bir klasik, bir başyapıt olarak nitelediği oyunu “Aile olmak, terk edilmek, dayatılan bütün sorumluluklara göğüs germek ve bütün bu çabanın altında ezilmek üzerine bir oyun olan ‘Sırça’, sırça insanların hikâyesi,” şeklinde özetliyor. Hikâyeden yola çıkarak kırılganlığın çok önemli olduğunu, hayatta cesareti kamçıladığını söyleyen Bilgin, “Kırılganlık yeni psikoloji terimlerine göre çok da faydalı bir şey. Kırılganlığın tersi kendini koruduğun bir yerdir,” diyor.
“Kırılsan da o ince ruha sahip çıkmak çok önemli.”
Canlandırdığı Laura karakterini “sahip çıkmamız gereken özün vücut bulmuş hâli” olarak tanımlayan Aslı Enver sözlerine “Her şeye rağmen hassasiyetini koruyabilmek, kırılsan da o ince ruha sahip çıkmak çok önemli. Ben bu dönemde hâlâ kırılabiliyor olmanın, hassas olabilmenin, başkalarının inceliklerine özen göstermenin çok büyük bir lüks olduğunu düşünüyorum,” diye devam ediyor.
“Bütün mesele kırıldığımız yerden bir daha başlayabilmek.”
Oyunun bir sahnesinde, anlatıcı kimliğiyle körlükten bahseden Cem Yiğit Üzümoğlu “Körlük aslında her zaman olan ve her taraftan okunabilecek bir şey,” diyor ve ekliyor: “Kendimize, hayatımıza ve arkamızda bıraktığımız şeylere kör olmamalıyız.” Güven Murat Akpınar ise “çok insani bir oyun” olarak tanımladığı “Sırça” için “Minik minik insanların küçük hikâyesini konu ediniyor,” diyor ve devam ediyor: “Aslında hepimiz bu kadarız, insan olmak tam da böyle bir şey ve bütün mesele kırıldığımız yerden bir daha başlayabilmek.”
Ece Saruhan’ın İpek Bilgin, Aslı Enver, Cem Yiğit Üzümoğlu ve Güven Murat Akpınar’la gerçekleştirdiği röportajın tamamı Milliyet Sanat’ın Mayıs 2022 sayısında...
Kitabevlerinde, marketlerde, Getir’de ve dijital uygulamalarda okurlarını bekleyen Milliyet Sanat ayrıca, dergiyi 0850 224 02 22 numaralı çağrı merkezini arayarak satın alan okurların kapısına kadar götürüyor.