Dünya değişiyor. Filmler, diziler, sesli kitaplar bir hayli yaygınlaşmışken basılı kitap okuma oranları ülkeden ülkeye farklı gösteriyor. Sahi, hangi ülke güncel olarak neleri okuyor? Klasikler hala popüler mi? Yazarlar kendi ülkelerinde yazar kimlikleri ile değer görüyor mu?
Mürekkep Söyleşiler’in yeni röportaj serisinde Almanya, Hollanda ve İtalya’ya uzanıp kafamızdaki sorulara cevap arayacağız.
İlk ülkemiz Almanya, ilk konuğumuz ise Rebekka Endler.
Rebekka Endler, Almanya'nın Köln kentinde yaşayan serbest gazeteci, podcast yayıncısı ve yazar. İlk kitabı Eşyaların Patriyarkası hayatımızın pek çok yönünün, hafif rahatsızlıktan ölüme kadar her şeyi kapsayan sonuçlarla erkeklere uyacak şekilde yapılan tasarımlar etrafında nasıl döndüğünü gösteriyor. Kitap, aralarında Türkçenin de bulunduğu birçok dile çevrildi ve yayımlandı. Baskı sistemlerinin toplumsal cinsiyet, sınıf, ırk ve cinsellik açısından yaşamları nasıl etkilediğini göstermek çalışmalarının ana odak noktalarından biridir. Ekim 2022 ve Ocak 2023 tarihleri arasında Tarabya Kültür Akademisi'nde asistanlık yaptı ve burada ataerkilliğin sosyal mekanizmaları hakkında araştırma yapıp bir makale ve İstanbul'daki gurbetçi yaşamı üzerine henüz yayınlanmamış bir kısa öykü derlemesi yazdı.
Kendisi ayrıca bu yıl 16. İstanbul Uluslararası Edebiyat Edebiyat Festivali kapsamında Türkiyeli okurlar ile buluşacak.
Mürekkep Söyleşiler'de bu hafta Rebekka Endler ile güncel Alman edebiyatını konuştuk.
Alman okurları güncel olarak neleri takip ediyor?
Dürüst olmak gerekirse, tüm Alman edebiyatı okurları adına konuşmaktan kendimi rahat hissetmiyorum, çünkü çok satan listeleri takip etmiyorum.
Alman okurlar klasik eserlere nasıl bakıyor? Okumaktan keyif alıyorlar mı?
Alman klasiklerinin neredeyse tamamen yaşlı beyaz adamların çalışmalarından oluştuğuna dair artan bir farkındalık var. Dolayısıyla 1900'lerden birkaç on yıl öncesine kadar kadınların eserlerini yeniden keşfetme ve yeniden yayınlama çabası var. İşte dikkatle derlenip yakın zamanda yeniden basılan bir roman dizisi örneği: https://www.rowohlt.de/buch/reihe/rororo-entdeckungen . Yeterince ilginçtir ki, bu romanları baştan sona okurken kalitenin eşleştiğini fark etmek kolaydır. Hatta hepimizin okulda okumak zorunda kaldığı romanların kalitesini bile aşıyor. Hepimizin bu kitapları okumak zorunda kalmasının tek nedeni, bunların erkekler tarafından yazılmış olması ve çoğunun okunmasının zevkli olmamasıdır. Ölen yazarlar aynı fikirde olmasa da yaşlı beyaz adamların bakış açısı evrensel değildir ve edebiyat tarihi daha fazla çeşitliliği hak etmektedir. Şu anda çok heyecan verici olan yeni bir klasikler dizisi oluşturmaya çalışıyoruz!
Türkiye'de son yıllarda sosyal medyanın da etkisiyle kitap okuma oranında bir düşüş yaşanıyor. Bu Alman edebiyatı için de geçerli mi?
Kitap pazarının ticari kısmı hakkında hiçbir fikrim yok. Ancak genel olarak sosyal medyanın kitap okumaya engel olduğunu düşünmüyorum, hatta insanların sosyal medya aracılığıyla bilinmeyen yazarları keşfetme şansı var. En azından ben bu şekilde kullanıyorum. Gördüğüm şey, kitap inceleme ve tavsiye işine ne kadar çok nüfuz sahibi kişi girerse, yayıncılık şirketlerinin duruşunu manipüle etmenin kolaylaştığıdır. Muhtemelen pek çok ünlü kişinin kendi kitap kulüplerini kurmasının ve Oprah, Reese Witherspoon, Dua Lipa gibi yazarlar için kral ve kraliçe haline gelmesinin nedeni budur. Almanya'da bu durum aslında yayıncılık şirketlerini çeşitlendirmeye ve programlarında yeni yazarlara yer açmaya itti. Ayrıca, garip bir şekilde pandemi, kitap kulüplerinin yeniden yaygınlaşmasına yardımcı oldu ve okumayı sosyal bir aktiviteye dönüştürdü ki bu harika ve satışlara yardımcı oldu.
Almanya'da gençler genel olarak ne tür kitapları okumayı tercih ediyor?
Kırk yaşına yeni girdim, dolayısıyla gençler hakkında hiçbir fikrim yok.
Ülkenizde yazar olarak değer gördüğünüzü düşünüyor musunuz?
Beni varoluşsal bir krize mi itmeye çalışıyorsun? Kurgusal olmayan bir yazar olarak, aslında edebiyat sahnesinin bir parçası değilim. Size söyleyebileceğim şey, feminist bir yazar olduğum gerçeğinin algılanma şeklimi değiştirdiğidir. Eskiden gazeteciydim ve beni itibarsızlaştırmaya çalışanların gözünde bir anda aktivist oldum. Öte yandan, birkaç burs ve misafirlik alıyorum, yani bu da güzel bir tanınma biçimi.
Almanya'da Türk edebiyatına ilgi nasıl? Almanya'da Türk yazarları tanınıyor mu?
Elif Şafak, Orhan Pamuk gibi ünlülerin Almanya'da da çok sevildiği kesin. İlginç bir şekilde, Alman edebiyat sahnesinde, Türkiye ile Almanya arasındaki Göçmenlik Çalışma Anlaşması kapsamında 1961'den sonra Almanya'ya taşınan Türk işçilerin torunları olan yazarlarla ilgili pek çok olay yaşanıyor. Uzun bir süredir edebiyat sahnesinde göç sonrası sesler duyulmuyordu ama çok şükür bu durum değişiyor. Özellikle Fatma Aydemir büyük ses getiriyor. Geçen yıl Dschins adlı kitabı en büyük kitap ödülü olan Deutscher Buch Preis'te ikinci olmuştu. Ayrıca 1982 yılında Almanya'da ırkçılığı protesto etmek amacıyla intihar ederek hayatını kaybeden Türk yazar Semra Ertan'ın yeniden basılması bizim için önemlidir. Tezer Özlü'yü bizzat geçen sene keşfettim ve onu Almanya'da daha da meşhur etmeye çalışıyorum.