Beşir Bayar’ın “Denemeler Serisi” olarak adlandırdığı son dönem resimleri, kurgusal mekânlardan oluşuyor. Antik felsefeden günümüze değin irdelenen kavramlardan biri olan mekân olgusu, Bayar’ın resimlerinde ana imge olarak ön plana çıkıyor. Mekân ile ilişkili olan uzay, yer, kâinat ve boşluk gibi kavramlar sanatın farklı disiplinlerinde temel bir tema olarak ele alınmaktadır. Mekân; insan yaşamına içkin bir olgu olduğundan ve varlığın taşıyıcı zemini işlevinden dolayı sanatçıların ilgilendikleri bir tema olmuştur.
Beşir Bayar “Denemeler Serisi” ile kurguladığı mekânsal resimlerinde, kâğıt vb. malzemeler ile birlikte boyayı kullanarak biçimsel denemelerle kendi sorunsalını çözmeye yönelmiştir. “Uzak Yer” başlıklı sergisindeki resimlerde ışık hüzmesi, bireyin mekan aidiyeti, bilinçaltı gibi yüzey seviyesinden aşağıda kalan yeraltı kent girişleri, dikey olarak yeryüzüne saplanan ve ötesine engel koyan çizgiler ile çizgilerden sızan kontrast bir parlaklık resmin temel kurgu ögelerdir. İnsanlar, asırlardır mekânla ilişkilerini sorgulamaktadır. İnsan tüm göçlerde mekâna anılar, izler bırakır. Sanatçının resimlerindeki figürlerin durağanlığı insan-mekân birlikteliğini sorgulatmaktadır. Resimlerdeki figürler arası öyküsel uyumsuzluklar ve farklı perspektif açılarının kullanılması resme hareket kazandırmaktadır. Sanatçı, belleğimizde ötelediğimiz, bilinçaltına attığımız yaşantıları resimlerine yeraltı kentleri olarak taşımaktadır. Yer altı imgesi, bireydeki geleceğin karanlık yüzüdür. Resmin yüzeyine boya ve kâğıt ile oluşturulan katmanlar mekânın geçmişten günümüze gelen sahiplerini ve yapılarını temsil etmektedir. Tüm bu katmanlar sonucunda mekândaki devinim ve dinginlik, figür ile nesneler (yapılar) arasındaki katmanlar örüntüsü oluşturmaktadır.“Uzak Yer” sergisinin odağında mekânın insan üzerinde etkisi ile figürün mekân üzerinde ki etkisi birlikte irdelenmektedir.
