Yeni kitaplar okuyucusuyla buluşmaya devam ediyor. Mart ayında yeni çıkan kitapları Mürekkep Haber olarak sizler için derledik.İşte Mart ayında raflardaki yerini alan kitaplar:Natasha Boyd-Sonsuza KadarJack ve Keri Ann’in hikâyesi devam ediyor…”
Nicholas Sparks’ın Not Defteri sayesinde Noah Calhoun ile tanıştınız. Jamie McGuire sizlere Travis Maddox’u sundu. Ve şimdi sıra Jack Eversea’de, ayaklarınızın yerden kesilmesine hazır olun…
“Boyd, bir kere daha sizi büyülüyor.” – A Bookish Escape“Kayıpların, kalp kırıklığının ve aşkta ikinci şansın etkileyici hikâyesi.” – Tome Tender Book Blog
“Acının, öfkenin ve saf aşkın enfes karışımı.” – All Romance Reviews“Kesinlikle 5 yıldızı hak ediyor.” – Sizzling Pages Reviews
Hollywood yıldızı Jack Eversea, Carolina sahilindeki küçük kasabaya adım attığında, Keri Ann Butler’ın masum kalbine bir anda girmiş ve yedi ay sonra kasabadan ayrıldığında, geride kanayan bir yara bırakmıştı.Jack en yakınındakiler tarafından ihanete uğramış, aldatılmış ve tehdit edilmişti ve neredeyse kariyerinden olacaktı. Aynı zamanda, belki de hayatındaki tek “gerçek” şeyin de parmakları arasından kayıp gitmesine izin verdiğinin farkındaydı.
Ama elleri bağlıydı; bunun olmasını engelleyememişti… En azından şimdiye kadar.Şimdi Jack geri döndü ve gerçek aşkının kalbini kazanmaya kararlı.
Peki, ama Keri Ann’i, hem Jack’e hem de istediği her şeye, sonsuza kadar sahip olabileceğine inandırabilecek miydi?Ayhan Geçgin-Uzun Yürüyüş"Nedir bu, dedi kendi kendine, tüm bu olup bitenler nedir, niçin buradayım, niçin hâlâ yaşıyorum?
"Belki, diye düşündü, bir kazazedeyim, batan bir gemiden kurtulan son kişiyim. Ama bu dağlarda deniz yok. O zaman, dedi, belki gemisi batmış Nuh'um ben. Gemim selde dağlara çarpıp parçalandı, eşim, çocuklarım, kardeşlerim, hayvanlarım, hepsi öldü gitti. Felaketten bir işaret kalsın diye geride bir tek ben kaldım.”Yola çıkarken bedeninin bir soğan zarı gibi tek tek soyulacağını sanan ama aksine bir ağaç kütüğü gibi kat kat kabuk bağlayan, katılaşan bir kahraman. İnsan sesinin olmadığı, işitilmediği bir yere ulaşmak için ülkeyi bir uçtan diğerine kat ediyor. Hiçbir şey arzu etmiyor sanki, hiçbir şey talep etmiyor. Böyle bir varoluş mümkün olabilir mi?
Uzun Yürüyüş Ayhan Geçgin’in dördüncü romanı.YAZAR HAKKINDA: 1970 İstanbul doğumlu. ODTÜ Felsefe bölümünü bitirdi. İstanbul’da yaşıyor. Yeorgios Viziinos-Öyküler : Annemin Günahı Hayatının Biricik Yolculuğu Moskof Selim1849’da –yazın hayatı boyunca geçmişi, kökeni ve imgelemini besleyen bir hatıra olarak soyadında tarihe mal ettiği– Vize’de doğan Yeorgios Viziinos, şiirleri ve özellikle halk diliyle yazdığı öyküleriyle Çağdaş Yunan Edebiyatı’nın kurucu ustalarındandır.Sağlam kurgularıyla öne çıkan öykülerinde Viziinos, anlatımını polisiyeyi andıran şaşırtmacalar ve okuyucuda merak unsurunu canlı tutan baht dönüşleriyle canlı tutar. Ancak Viziinos’un en büyük özgünlüğü cinsiyet, din ve milliyet gibi hassas konuları ele alışındaki ezber bozucu yaklaşımıdır. Hemen hemen bütün öykülerinde kahramanları, ötekiyi algılama konusunda standart dışı davranışlarda bulunurlar. Elinizdeki kitapta yer verdiğimiz Annemin Günahı (1883) öyküsünde on yıllarca saklı kalan bir aile sırrı ve annelik tartışılırken, Hayatının Biricik Yolculuğu (1884) öyküsünde bu kez kadın-erkek kimlikleri sorgulanır. Anlatıcının dedesi Yeniçeriler devşirmesin diye bütün çocukluğunu kız kimliğiyle yaşamak zorunda kalır. Anne babası dışında herkesin kız bildiği erkek çocuğu aynı nedenle on yaşında evlendirilir. Belki de bu nedenle yeni ailede baskıcı, egemen erkek ile edilgen, boyun eğen kadın rolleri yer değiştirir. Son olarak Moskof Selim’de (1895) kendi halkının kötü davrandığı Selim, savaş esiri olarak yanlarında yaşadığı Rusların kendisine iyi davranması sonucu Ruslara yakınlaşır. Bu öykü ayrıca Balkan Savaşlarının arefesindeki coğrafyaya ve insanlarına şaşırtıcı bir bakış sunmaktadır.Günümüzde bile bazı insanların davranışlarını önyargılar ve kendine benzemeyene olumsuz yaklaşım yönlendirirken 19. yüzyıldan bir yazarın kendisinden faklı olanlara ve genel kabul gören kuralların dışına çıkanlara anlayış, sevgi ve empatiyle yaklaşması takdir edilmesi gereken bir özelliktir. Sadece bu yönüyle bile Viziinos hâlâ okunmayı hak etmektedir.Üşüyen Ruhlar- Brendan Kiely Kimlik, huzur ve inanç üçgeninde savrulan ruhların hikâyesi...
Aidan Donovan’ın ailesi yavaş yavaş dağılırken, teselliyi amfetaminlerle, babasının içkileriyle ve ona gerçekten kulak veren tek yetişkin olan, yaşadığı kasabanın din adamı Peder Greg’le bulmaya çalışır.Noel geldiğinde Aidan’ın dünyası, Peder Greg’in samimiyetinin karanlık yanlarını keşfetmesinin ardından yaşadığı güven kriziyle kararır. Aidan bunun üzerine hayatına anlam katma çabası içinde yüzünü bir grup yeni arkadaşına döner: sevebileceği tipte bir kız olan Josie, biraz vahşi bir karaktere sahip olan Sophie ve kendi ıstırap dolu sırları Aidan’ınkilerle örtüşen karizmatik yüzme takımı kaptanı Mark. Ancak anlam katmaya çalıştığı hayatı sakladığı sırların ağırlığı altında bir cehenneme dönmek üzeredir ve ona yardım edebilecek hiç kimse yoktur. Bir kişi hariç...
Üşüyen Ruhlar sevginin masumlara karşı bir silah olarak kullanılabileceği gibi, doğru ellerde, umudun, hatta inancın yeşermesini sağlayabildiğini gerçekçi bir bakış açısıyla aktaran gözü pek ve yürekli bir ilk roman. Elinizden düşüremeyeceksiniz...“Üşüyen Ruhlar, çelişkiler ve karışık mesajlarla dolu bir dünyada birey olmanın zorluklarını ustaca ele alırken, okuyucuyu kimlik, huzur ve inanç arayışındaki bir genç adamın karmaşık hikâyesinin içine çekmeyi başarıyor. Aidan Donovan’ın doğru olanı yapmak için verdiği kavga, aslında hepimizin aşina olduğu bir mücadele; onun acısı ve umutları ses getirici, dönüştürücü bir niteliğe sahip.”
A. M. Homes, Ulusal Roman ÖdülüYAZAR HAKKINDABrendan Kiely New York City Lisesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde yaratıcı yazarlık dersleri almış, yazıları birçok dergi ve gazetenin yanı sıra Fiction, Guernica, Big Bridge ve Mikrokosmos Literary Journal gazetesinde yayımlanmıştır. Boston doğumlu olan yazar, şimdilerde özel bir lisede dersler vermekte ve karısıyla birlikte Greenwich Village’de yaşamaktadır. Emiliano Monge-Bakır GökEmiliano Monge, “Meksika’nın tarihini üzeri beyaz örtüyle kaplanmış bir duvar gibi canlandırır zihninde ve bu örtüde açtığı ufak tefek deliklerden okurun geri kalanı tahmin etmesini” ister. Germán Alcántra, çatışma ve şiddetin anne karnından ölüme, çorak düzlüklerin yegâne kuralı olduğu o coğrafyanın insanıdır. Ve bakır renkli bir gökyüzü altında her tür lirizmin tatlı sarhoşluğundan uzak, neredeyse önüne çıkanı öğüten bir makinenin ritmik soluk alışverişleriyle ilerler onun hikâyesi. Azgın ve soğuk, her taşın altına sinmiş ve bir o kadar öznesiz şiddetin, adeta yazgı gibi, toprağın ve havanın bir unsuru gibi varlığını hissettirdiği o meçhul coğrafya yirminci yüzyılın şiddetle karakterize tüm toplumlarından bir parça sunuyor adeta bize. Latin Amerika’nın en önemli 25 yazarı arasında gösterilen, 2012 Jaén Ödüllü genç yazardan, cesur ve yüzleşmeye ve zorlu bir okumaya hazır okurları için... Hastalıklı yelin var gücüyle beraberinde sürüklediği mikroplu talaş kırpıntıları, taş parçacıkları ve kükürtlü tozun yanı sıra kaynağını fundalık arazinin altından almayan gürültüler ve kokular da yolculuk eder: göremediğimiz kümes hayvanlarının kanat sesleri, ölü bir tavşanın çürüyen cesedi, bir yılanın gergin çıngırağı, dikenli kaktüslerin etrafını saran çiçeklerin açma sesi...Philip Roth-Ve Hayalet Sahneden Çekilir Philip Roth efsanevi alter egosu Nathan Zuckerman aracılığıyla 2000’lerin kent yaşamını, geçmişin bugünde yansıyan yüzünü ve varoluş mücadelemizi ayrıksı bakışıyla sunuyor Ve Hayalet Sahneden Çekilir’de.
On bir yıl önce terk ettiği New York’a birkaç günlük zorunlu bir ziyaret için gelen Nathan, yalnız yaşadığı çiftlik evinde kendini bütünüyle yazmaya adamıştır. Kentin karmaşası, terör tehdidi, kadınlar, kısacası kitaplarından başka hiçbir şey yoktur hayatında. Fakat çok geçmeden, mahremiyeti üç koldan ihlal edilecektir: Kentten bir an evvel uzaklaşmak isteyen genç bir çiftin evine talip olur, ilk edebi kahramanı E. I. Lonoff’un ilham perisi Amy Bellette’le karşılaşır ve Lonoff’un biyografisini yazmak isteyen hırslı bir edebiyat tarihçisinin hedefi haline gelir. Nathan Zuckerman’la son kez buluştuğumuz Ve Hayalet Sahneden Çekilir her anı dolu dolu bir yolculuğun hüzünlü son durağı...“Ve Hayalet Sahneden Çekilir müthiş bir roman...
Roth hâlâ düşünsel karmaşayı en iyi ortaya koyan yazar.”
The New York Times Oyun İçinde Oyun-Cenk ÇalışırKerem bilgisayar konusunda dahi sayılabilecek kadar iyidir. Bir virüsle takibe aldığı bilgisayar kullanıcılarına subliminal mesajlar göndererek, bilinçaltlarını etkiler. Kurbanlarını subliminal mesajlarla transa sokarak cinayetler işletir. Sıradan insanlardan acımasız katiller yaratır. Heyecan arayışı içinde olan, bir hayli zengin üyelerden oluşturduğu sanal kulübün de yöneticisidir. Bu cinayetleri internet üzerinden naklen yayınlayarak üyelerinin heyecan arayışlarına yanıt verir. Bu şekilde yüksek kazançlar sağlar.
Dehası, Kerem’i izleyen uluslararası suç örgütleri ve çıkar gruplarının dikkatini çeker.Sanal gerçeklik ve gerçekliğin karmaşasına farklı bir gönderme Oyun İçinde Oyun.
Roman, farklılığını daha çok kahraman ve yazarın diyaloglarında gösteriyor. Okurun öykünün içine girmesi olarak ifade edebileceğimiz okumadaki üç boyutlu derinlik, zaman zaman yazarın da öyküye dahil olmasıyla yırtılıveriyor. Bu şekliyle yazarın hayalleme dönemini, yazmak eylemini, bu eylemin zorluklarını da öyküyle birlikte işliyor. Öykülemede çok katlılık yaratıyor.
Gerçeküstü öykülemesine karşın, akla yatkın karakterleri ve olabilirlik kurgusuyla yazının sınırlarında geziniyor.
Eğlenceli, düşündürücü, korkutucu.
Bittiğinde iyi ki hepsi sadece bir romandı dedirten bir roman.
Nicholas Sparks’ın Not Defteri sayesinde Noah Calhoun ile tanıştınız. Jamie McGuire sizlere Travis Maddox’u sundu. Ve şimdi sıra Jack Eversea’de, ayaklarınızın yerden kesilmesine hazır olun…
“Boyd, bir kere daha sizi büyülüyor.” – A Bookish Escape“Kayıpların, kalp kırıklığının ve aşkta ikinci şansın etkileyici hikâyesi.” – Tome Tender Book Blog
“Acının, öfkenin ve saf aşkın enfes karışımı.” – All Romance Reviews“Kesinlikle 5 yıldızı hak ediyor.” – Sizzling Pages Reviews
Hollywood yıldızı Jack Eversea, Carolina sahilindeki küçük kasabaya adım attığında, Keri Ann Butler’ın masum kalbine bir anda girmiş ve yedi ay sonra kasabadan ayrıldığında, geride kanayan bir yara bırakmıştı.Jack en yakınındakiler tarafından ihanete uğramış, aldatılmış ve tehdit edilmişti ve neredeyse kariyerinden olacaktı. Aynı zamanda, belki de hayatındaki tek “gerçek” şeyin de parmakları arasından kayıp gitmesine izin verdiğinin farkındaydı.
Ama elleri bağlıydı; bunun olmasını engelleyememişti… En azından şimdiye kadar.Şimdi Jack geri döndü ve gerçek aşkının kalbini kazanmaya kararlı.
Peki, ama Keri Ann’i, hem Jack’e hem de istediği her şeye, sonsuza kadar sahip olabileceğine inandırabilecek miydi?Ayhan Geçgin-Uzun Yürüyüş"Nedir bu, dedi kendi kendine, tüm bu olup bitenler nedir, niçin buradayım, niçin hâlâ yaşıyorum?
"Belki, diye düşündü, bir kazazedeyim, batan bir gemiden kurtulan son kişiyim. Ama bu dağlarda deniz yok. O zaman, dedi, belki gemisi batmış Nuh'um ben. Gemim selde dağlara çarpıp parçalandı, eşim, çocuklarım, kardeşlerim, hayvanlarım, hepsi öldü gitti. Felaketten bir işaret kalsın diye geride bir tek ben kaldım.”Yola çıkarken bedeninin bir soğan zarı gibi tek tek soyulacağını sanan ama aksine bir ağaç kütüğü gibi kat kat kabuk bağlayan, katılaşan bir kahraman. İnsan sesinin olmadığı, işitilmediği bir yere ulaşmak için ülkeyi bir uçtan diğerine kat ediyor. Hiçbir şey arzu etmiyor sanki, hiçbir şey talep etmiyor. Böyle bir varoluş mümkün olabilir mi?
Uzun Yürüyüş Ayhan Geçgin’in dördüncü romanı.YAZAR HAKKINDA: 1970 İstanbul doğumlu. ODTÜ Felsefe bölümünü bitirdi. İstanbul’da yaşıyor. Yeorgios Viziinos-Öyküler : Annemin Günahı Hayatının Biricik Yolculuğu Moskof Selim1849’da –yazın hayatı boyunca geçmişi, kökeni ve imgelemini besleyen bir hatıra olarak soyadında tarihe mal ettiği– Vize’de doğan Yeorgios Viziinos, şiirleri ve özellikle halk diliyle yazdığı öyküleriyle Çağdaş Yunan Edebiyatı’nın kurucu ustalarındandır.Sağlam kurgularıyla öne çıkan öykülerinde Viziinos, anlatımını polisiyeyi andıran şaşırtmacalar ve okuyucuda merak unsurunu canlı tutan baht dönüşleriyle canlı tutar. Ancak Viziinos’un en büyük özgünlüğü cinsiyet, din ve milliyet gibi hassas konuları ele alışındaki ezber bozucu yaklaşımıdır. Hemen hemen bütün öykülerinde kahramanları, ötekiyi algılama konusunda standart dışı davranışlarda bulunurlar. Elinizdeki kitapta yer verdiğimiz Annemin Günahı (1883) öyküsünde on yıllarca saklı kalan bir aile sırrı ve annelik tartışılırken, Hayatının Biricik Yolculuğu (1884) öyküsünde bu kez kadın-erkek kimlikleri sorgulanır. Anlatıcının dedesi Yeniçeriler devşirmesin diye bütün çocukluğunu kız kimliğiyle yaşamak zorunda kalır. Anne babası dışında herkesin kız bildiği erkek çocuğu aynı nedenle on yaşında evlendirilir. Belki de bu nedenle yeni ailede baskıcı, egemen erkek ile edilgen, boyun eğen kadın rolleri yer değiştirir. Son olarak Moskof Selim’de (1895) kendi halkının kötü davrandığı Selim, savaş esiri olarak yanlarında yaşadığı Rusların kendisine iyi davranması sonucu Ruslara yakınlaşır. Bu öykü ayrıca Balkan Savaşlarının arefesindeki coğrafyaya ve insanlarına şaşırtıcı bir bakış sunmaktadır.Günümüzde bile bazı insanların davranışlarını önyargılar ve kendine benzemeyene olumsuz yaklaşım yönlendirirken 19. yüzyıldan bir yazarın kendisinden faklı olanlara ve genel kabul gören kuralların dışına çıkanlara anlayış, sevgi ve empatiyle yaklaşması takdir edilmesi gereken bir özelliktir. Sadece bu yönüyle bile Viziinos hâlâ okunmayı hak etmektedir.Üşüyen Ruhlar- Brendan Kiely Kimlik, huzur ve inanç üçgeninde savrulan ruhların hikâyesi...
Aidan Donovan’ın ailesi yavaş yavaş dağılırken, teselliyi amfetaminlerle, babasının içkileriyle ve ona gerçekten kulak veren tek yetişkin olan, yaşadığı kasabanın din adamı Peder Greg’le bulmaya çalışır.Noel geldiğinde Aidan’ın dünyası, Peder Greg’in samimiyetinin karanlık yanlarını keşfetmesinin ardından yaşadığı güven kriziyle kararır. Aidan bunun üzerine hayatına anlam katma çabası içinde yüzünü bir grup yeni arkadaşına döner: sevebileceği tipte bir kız olan Josie, biraz vahşi bir karaktere sahip olan Sophie ve kendi ıstırap dolu sırları Aidan’ınkilerle örtüşen karizmatik yüzme takımı kaptanı Mark. Ancak anlam katmaya çalıştığı hayatı sakladığı sırların ağırlığı altında bir cehenneme dönmek üzeredir ve ona yardım edebilecek hiç kimse yoktur. Bir kişi hariç...
Üşüyen Ruhlar sevginin masumlara karşı bir silah olarak kullanılabileceği gibi, doğru ellerde, umudun, hatta inancın yeşermesini sağlayabildiğini gerçekçi bir bakış açısıyla aktaran gözü pek ve yürekli bir ilk roman. Elinizden düşüremeyeceksiniz...“Üşüyen Ruhlar, çelişkiler ve karışık mesajlarla dolu bir dünyada birey olmanın zorluklarını ustaca ele alırken, okuyucuyu kimlik, huzur ve inanç arayışındaki bir genç adamın karmaşık hikâyesinin içine çekmeyi başarıyor. Aidan Donovan’ın doğru olanı yapmak için verdiği kavga, aslında hepimizin aşina olduğu bir mücadele; onun acısı ve umutları ses getirici, dönüştürücü bir niteliğe sahip.”
A. M. Homes, Ulusal Roman ÖdülüYAZAR HAKKINDABrendan Kiely New York City Lisesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde yaratıcı yazarlık dersleri almış, yazıları birçok dergi ve gazetenin yanı sıra Fiction, Guernica, Big Bridge ve Mikrokosmos Literary Journal gazetesinde yayımlanmıştır. Boston doğumlu olan yazar, şimdilerde özel bir lisede dersler vermekte ve karısıyla birlikte Greenwich Village’de yaşamaktadır. Emiliano Monge-Bakır GökEmiliano Monge, “Meksika’nın tarihini üzeri beyaz örtüyle kaplanmış bir duvar gibi canlandırır zihninde ve bu örtüde açtığı ufak tefek deliklerden okurun geri kalanı tahmin etmesini” ister. Germán Alcántra, çatışma ve şiddetin anne karnından ölüme, çorak düzlüklerin yegâne kuralı olduğu o coğrafyanın insanıdır. Ve bakır renkli bir gökyüzü altında her tür lirizmin tatlı sarhoşluğundan uzak, neredeyse önüne çıkanı öğüten bir makinenin ritmik soluk alışverişleriyle ilerler onun hikâyesi. Azgın ve soğuk, her taşın altına sinmiş ve bir o kadar öznesiz şiddetin, adeta yazgı gibi, toprağın ve havanın bir unsuru gibi varlığını hissettirdiği o meçhul coğrafya yirminci yüzyılın şiddetle karakterize tüm toplumlarından bir parça sunuyor adeta bize. Latin Amerika’nın en önemli 25 yazarı arasında gösterilen, 2012 Jaén Ödüllü genç yazardan, cesur ve yüzleşmeye ve zorlu bir okumaya hazır okurları için... Hastalıklı yelin var gücüyle beraberinde sürüklediği mikroplu talaş kırpıntıları, taş parçacıkları ve kükürtlü tozun yanı sıra kaynağını fundalık arazinin altından almayan gürültüler ve kokular da yolculuk eder: göremediğimiz kümes hayvanlarının kanat sesleri, ölü bir tavşanın çürüyen cesedi, bir yılanın gergin çıngırağı, dikenli kaktüslerin etrafını saran çiçeklerin açma sesi...Philip Roth-Ve Hayalet Sahneden Çekilir Philip Roth efsanevi alter egosu Nathan Zuckerman aracılığıyla 2000’lerin kent yaşamını, geçmişin bugünde yansıyan yüzünü ve varoluş mücadelemizi ayrıksı bakışıyla sunuyor Ve Hayalet Sahneden Çekilir’de.
On bir yıl önce terk ettiği New York’a birkaç günlük zorunlu bir ziyaret için gelen Nathan, yalnız yaşadığı çiftlik evinde kendini bütünüyle yazmaya adamıştır. Kentin karmaşası, terör tehdidi, kadınlar, kısacası kitaplarından başka hiçbir şey yoktur hayatında. Fakat çok geçmeden, mahremiyeti üç koldan ihlal edilecektir: Kentten bir an evvel uzaklaşmak isteyen genç bir çiftin evine talip olur, ilk edebi kahramanı E. I. Lonoff’un ilham perisi Amy Bellette’le karşılaşır ve Lonoff’un biyografisini yazmak isteyen hırslı bir edebiyat tarihçisinin hedefi haline gelir. Nathan Zuckerman’la son kez buluştuğumuz Ve Hayalet Sahneden Çekilir her anı dolu dolu bir yolculuğun hüzünlü son durağı...“Ve Hayalet Sahneden Çekilir müthiş bir roman...
Roth hâlâ düşünsel karmaşayı en iyi ortaya koyan yazar.”
The New York Times Oyun İçinde Oyun-Cenk ÇalışırKerem bilgisayar konusunda dahi sayılabilecek kadar iyidir. Bir virüsle takibe aldığı bilgisayar kullanıcılarına subliminal mesajlar göndererek, bilinçaltlarını etkiler. Kurbanlarını subliminal mesajlarla transa sokarak cinayetler işletir. Sıradan insanlardan acımasız katiller yaratır. Heyecan arayışı içinde olan, bir hayli zengin üyelerden oluşturduğu sanal kulübün de yöneticisidir. Bu cinayetleri internet üzerinden naklen yayınlayarak üyelerinin heyecan arayışlarına yanıt verir. Bu şekilde yüksek kazançlar sağlar.
Dehası, Kerem’i izleyen uluslararası suç örgütleri ve çıkar gruplarının dikkatini çeker.Sanal gerçeklik ve gerçekliğin karmaşasına farklı bir gönderme Oyun İçinde Oyun.
Roman, farklılığını daha çok kahraman ve yazarın diyaloglarında gösteriyor. Okurun öykünün içine girmesi olarak ifade edebileceğimiz okumadaki üç boyutlu derinlik, zaman zaman yazarın da öyküye dahil olmasıyla yırtılıveriyor. Bu şekliyle yazarın hayalleme dönemini, yazmak eylemini, bu eylemin zorluklarını da öyküyle birlikte işliyor. Öykülemede çok katlılık yaratıyor.
Gerçeküstü öykülemesine karşın, akla yatkın karakterleri ve olabilirlik kurgusuyla yazının sınırlarında geziniyor.
Eğlenceli, düşündürücü, korkutucu.
Bittiğinde iyi ki hepsi sadece bir romandı dedirten bir roman.